Seyfo Center ya da Süryani Soykırım Araştırmalar Merkezi Başkanı Sabri Atman,Nobel Barış Ödülü Komitesi’ne mektup yazarak Almanya’daki Ermeni Soykırımı tasarısının kabul edilmesi yönünde oy veren Türkiye kökenli vekillerine Nobel'e verilmesini önerdi.
Almanya merkezli Seyfo Center Süryani Soykırım Araştırmalar Merkezi Başkanı Sabri Atman, Nobel Barış Ödülü Komitesi’ne yazdığı mektupla Almanya Federal Parlamentosu’nda kabul edilen Ermeni Soykırımı Tasarısını hazırlayan Yeşiller Partisi’nden Cem Özdemir ile tasarıya evet oyu veren Türkiye kökenli diğer milletvekillerine Nobel Barış Ödülü verilmesini önerdi.
Almanya ve Holokost
Sabri Atman, Seyfo Center’ın resmi sitesinde yayınlanan mektupta “Soykırım bir insanlık suçudur. Bu suçu işleyenlerin çoğu ilk etapta inkar yolunu seçtiler. Ancak bazı halklar bunun bir insanlık suçu olduğunu kabul etme olgunluğuna eriştiler. Soykırımı lanetleyip, demokrasiyi seçip uygarlık düzeyine eriştiler. Buna örnek olarak Almanya gösterilebilir. Eğer Almanya Nazi döneminde gerçekleşen Holokost gibi bir insanlık suçuyla arasına mesafe koymaz ve bu bunu lanetlemeseydi elbette bugünkü uygar dünyada yer bulamayacaktı” dendi.
Türkiye inkarı seçti
Atman, kendi coğrafyalarında soykırım yaşanmış ülkelerin hepsi Almanya’nın yolunu seçme olgunluğunu gösteremediğini söyleyerek, şöyle dedi: “Kendi ulusları adına ve kendi coğrafyalarında gerçekleşen soykırımı birçok sebeple inkar yolunu seçtiler. Bu ülkelerden bir tanesi de Türkiye’dir. Osmanlı Türk yönetimi Birinci Dünya savaşı sıralarında, iki milyonunun üzerinde Ermeni, Asur (Süryani) ve Rum’u katliamdan geçirerek 20’ci yüzyılın ilk büyük soykırımını gerçekleştirdi. Ne var ki aradan 101 sene geçmesine rağmen Türkiye tarihiyle yüzleşmeyi değil; inkar etmeyi seçti. Bu inkar politikası yalnızca Türkiye’nin demokratikleşmesini engellemekle kalmıyor, aynı zamanda soykırım kurbanı halkların yarasını da açık tutuyor.”
Milletvekilleri vicdanlarıyla oy kullandı
Oylamaya katılan ve “evet” oyu veren Almanya Federal Meclisi vekillerinden Türkiye kökenli milletvekillerine yönelik başlatılan linç kampanyasına tepki gösterilen açıklamada, “’Kanı bozuklar, hainler, Alman gavurları’ onlar için kullanılan deyimlerin başında geliyordu. Erdoğan bunların Türk olamayacağını ‘kanlarının laboratuvar testinden geçmesi’ gerektiğini söyledi. Bütün bu söylemlerden sonra on bir milletvekiline karşı yöneltilen tehditlerin haddi hesabı kalmadı. Söz konusu milletvekilleri ne yapmışlardı da böylesi söylemlere ve tehditlere maruz kalmışlardı? Evet, söz konusu milletvekilleri vicdanlarına uymuşlardı. Soykırımın bir insanlık suçu olduğunun bilincindeydiler ve Türkiye’nin bu tabudan kurtulmasını, tarihiyle yüzleşmesini ve demokratikleşmesini istemişlerdi, bu yüzden evet oyu kullandılar. İnsanlığı savunmuşlardı ve bu yüzden böylesi bir linç kampanyasına ve tehditlere maruz kalmışlardı. Süryani Soykırımı Araştırmalar Merkezi Başkanı olarak, insanlığı ve demokrasiyi savunan yukarıda isimleri geçen on bir milletvekilinin yalnız bırakılmamalarını ve Nobel Barış Ödülü’yle onurlandırılmalarını öneriyorum” dedi.