İsviçre Bankası'nda hesabı olan ve uzun süredir işlem yapmamış isimlerin listesinde Osmanlı döneminin önde gelen Ermeni tüccarlarından Amasyalı İpranosyan Ailesi’nden Garabed İpranosyan da yer alıyordu. Agos'un haberinin ardından varis olduğu iddiasıyla ulaşan son isim Erden Kesapbiçer oldu.
İsviçre Bankası’nda hesabı olup bir süre işlem yapmamış isimlerin listesi, geçen Şubat’ta kamuoyuna açıklanmıştı. O isimler arasında Osmanlı döneminin önde gelen Ermeni tüccarlarından Amasyalı İpranosyan Ailesi’nden Garabed İpranosyan da yer alıyor. 12 Şubat tarihli Agos’ta İpranosyan Ailesi’ne dair çalışmalarda bulunan Yrd. Doç. Dr. Oya Gözel’le bir söyleşi yapmıştık. Söyleşinin ardından İpranosyan soyadlı birçok kişi hem Agos’la hem de Gözel’le irtibat kurdu. Ancak Gözel, kendisiyle iletişime geçenlerin yalnızca soyadı benzerliği olduğunu, varisleri olduğunu kanıtlamak için nüfusa kayıtlı bir belgeye sahip olmaları gerektiğini söyledi.
Konuyla ilgili Agos’la iletişime geçen son isim Erden Kasapbiçer oldu. 25 yıldır Almanya’da yaşayan Kasapbiçer, anne tarafının İpranosyan Ailesi’nden olduğunu iddia ediyor: “Geçen yıl Temmuz’da kaybettiğimiz, Amasya doğumlu annemin evlenmeden önceki soyadı İpranosyan’dı. Ben ve iki kız kardeşim, Elizabet ile Ester, aileyle ilgili yazınızda da yer alan pek çok ayrıntıyı annemizin mahzun sesinden dinleyerek büyüdük. Büyükbabasının varlıklı olduğunu ve Osmanlı devletinin kamu harcamalarının karşılanmasında büyük katkılarda bulunduğunu söylerdi. Ama daha sonra ne yazık ki tüm servetinin elinden alınıp yakınları da ölüm yürüyüşüne gönderildikten sonra talihsiz adamın iki tren vagonu arasında sıkıştırılarak katledildiğini ağlayarak anlatırdı.”
Amasya’dan Ankara’ya
Kayserili bir baba ve Amasyalı bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini belirten Erden Kasapbiçer, ailesinin Ankara’ya göçünü şu sözlerle anlatıyor: “Annem için zamanında ‘Amasya’nın en güzel kızı’ derlermiş. Babam Kayserili Abraham’la evlendikten sonra Ankara’ya taşınmışlar. Yıllar sonra Amasya’da tutunacak dalları kalmayan büyükannem ile büyükbabam Kevork İpranosyan da küçük, ahşap evlerini yok pahasına satıp Ankara’ya yerleşmişler. O denli varlıklı bir ailenin evladı olarak soykırım sonrası Amasya’da tuzculuk, urgancılık gibi zahmetli işlerle geçimini sağlamış, daha sonra da 1980’lerde Ankara’da sıradan bir insan olarak vefat etmiş. Zavallı ailesinin başına gelen ‘büyük felaket’ten korkunç derecede etkilenmiş olmalı ki ölümüne dek kendisi için tabu olan bu mezalimden hiç söz etmemeyi tercih etti.”
Kasapbiçer, ailesinin izini süreceğini de belirtiyor: “Ben ve Ankara’daki kardeşlerim, tabii ki ailemizin izini sürmek için harekete geçtik; zira tarihin karanlık sayfalarında çoktan unutulmuş olduğunu sandığımız atalarımız bu vesileyle ‘uzak diyarlardan’ bize seslenmiş oldular. Bu, onlarla aramızdaki tek bağ ve bu yüzden bahtsız ailenin varisleri olduğumuzu kanıtlayıp, manevi değeri maddi değerinden çok fazla olan mirasımızı alabilmek için elimizden gelen her şeyi yapmaya kararlıyız.”
‘Yan’dan ‘oğlu’ya
Erden Kasapbiçer, sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Kardeşlerim Ankara Nüfus Müdürlüğü’nden aile soy ağacımızı çıkartmaya çalıştı ancak Osmanlıca olduğu için pek bir şey anlamadılar ne yazık ki. Nüfus kayıtları 1927 yılına kadar varmış. Kütükte Kevork dedemin soyadı çıkmazken, anneminkinin de üstünde oynanmış ve İbranosyan olan soyadı, İbranosoğlu olarak değiştirilmiş. Aziz devletimiz bize bu şekilde ‘yan’sızlığını kanıtlamış oldu. Şimdi ise Amasya’da bir tanıdığımızın yardımıyla kara kaplı ‘Osmanlı Defteri’ni açtırmaya çalışıyoruz. Ancak bir sonraki adım ne ve nasıl olacak bu konuda fikrimiz yok.”
Gözel’in görüşü
Akademisyen Oya Gözel ise konuyla ilgili Agos’a şunları söyledi: “Röportajdan sonra bana da birçok kişi ulaşarak İpranosyan Ailesi’yle bir ilgileri olup olmadıklarını sordu. Ancak bu isimlerin hepsi ne yazık ki yalnızca soyadı benzerliğinden oluşuyordu. İpranosyan Ailesi’nin mirasçısı olmak için nüfus müdürlüğünden aile fertlerinden uzak da olsa akrabalık derecelerinin bulunduğuna dair bir ispat belgesi gerekiyor. Şimdiye kadar bana ulaşan isimlerin hiçbirinde böyle bir belgeye rastlanmadı.”
ABD’de yaşayan Areen Ibranossian da gazetemizle iletişime geçip, Amasyalı tüccar İpranosyan Ailesi’yle bir bağı olup olmadığını öğrenmek istemişti. Ancak araştırmacı Oya Gözel, Ibranossian’la görüşmelerinden sonra durumun yalnızca bir soyadı benzerliğinden ibaret olduğunu belirtti. Ibranossian da kendi ailesinden başka bu soyadına sahip kimseyle karşılaşmadığını ifade etmişti: “Aslen İranlıyım, 25 yıldır ABD’de yaşıyorum. Ailem dışında hiçbir İpranosyan tanımıyorum. Bu yüzden Osmanlı dönemindeki aileyle bir bağımız var mı, merak ediyorum. Röportajı okuduğumda köklerimi bulabilir miyim diye çok heyecanlandım.”