“Ben gerçek asmayım ve Babam bağcıdır... Ben asmayım, sizler çubuklarsınız.
İsa Mesih, Yuhanna 15: 1, 5
Geçen hafta yılın en lezzetli zamanlarını arkamda bıraktım. Çünkü Paskalya demek, bol Paskalya çörekli, likörlü akraba ziyaretleri ve topik, dolma ve lakerdayla bezenmiş sofralar demektir. Aslında balık yemek de âdettendir ve mümkünse kalkan yenir ama, her sene daha da cimri olan denizlerimiz bize reva görmediklerinden bu sene kalkan yiyemedik.
Büyük Oruç’un son perşembesine yani İsa Mesih’in son akşam yemeğine denk gelen günde ise mercimek yenir. İsa Mesih’in son akşam yemeğinde yaptıkları, ona inananların aynen tekrarladıkları bir ritüele dönüşmüştür. O gün kiliselerde, tıpkı İsa Mesih’in son gününde yaptığı gibi, kilise önderleri çocukların ayaklarını yıkarlar. Bu sene Papa, üçü Müslüman, biri Hindu, üçü Kıpti ve beşi Katolik Hıristiyan olmak üzere, 12 göçmen ve bir İtalyan’ın ayaklarını yıkadı. Onların önünde diz çöken Papa, yıkayıp havluyla kuruladığı ayakları tek tek öptü. Bunu, Hıristiyanların taşıması gereken alçakgönüllülüğün bir göstergesi olarak yaptı.
Bu akşam yemeğinin en önemli ritüeli ise bambaşka; kendini “gerçek asma” olarak tanıtan İsa Mesih’in şaraba olan ilgisini biliyoruz. Onun yaptığı ilk mucize, Kana’da bir düğünde şaraplar bitince herkese yetecek kadar suyu şaraba çevirmesidir. Ölüme gideceği günün akşam yemeğinde de şarabı onurlandırması garip değildir. Ben o gün o sofrada ne yendiğini hep merak etmişimdir. Ama son yemekte, İsa Mesih, şarabı Batı dünyasının en popüler içkisi haline getirir.
İsa Mesih, Matta ve Markos İncillerine göre önce ekmeği, Luka İncil’ine göre ise önce şarabı, sonra ekmeği takipçilerine sunar: “Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. ‘Alın, yiyin’ dedi, ‘Bu benim bedenimdir.’ Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek ‘Hepiniz bundan için’ dedi, ‘Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır. Size şunu söyleyeyim, Babamın egemenliğinde sizinle birlikte yenisini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim’.” Bu ayetlere bakarak cennette şarabın olduğunu bilmek pek çok insanın içini ferahlatıyor.
Şarap dünyasında bilinen fıkralardan biridir; öteki dünyada şarap olup olmayacağını merak eden bağcı, bu soruyu papaza sorar. Papaz “Bir-iki gün araştırıp sana cevap verebilirim” der. Birkaç gün sonra papaz bağcıyı bulur ve der ki, “Sana bir iyi, bir de kötü haberim var. İyi haberim, cennette şarap var, uçsuz bucaksız Bordo bağlarından daha büyük, verimli bağlar... Hem de bu bağlarda ne don olacak ne dolu, sadece çok iyi şaraplar veren devasa bağlar ve iyi şarap olacak.” Bağcı sorar: “Peki kötü haber ne?” Papaz cevap verir: “Bütün o bağları siz budayacaksınız.”
Çalışmaktan kendine vakit ayıramayan milyarlarca insanın yaşadığı bir dünya için iyi bir alternatif olmayabilir, ama cennet cennettir…