‘Patriğimizi çoktan seçmiş olmalıydık’

Ermenistan’ın Gugark Bölgesi Dinî Önderi Sebuh Çulcuyan: Geçen sekiz yıl içinde toplum çok şey kaybetti. Genç bir nesil, ruhani bir önderin ihtimamından mahrum yetişti.

Sekiz yıldır görevini yerine getiremeyecek durumda olan Patrik II. Mesrob’un yerine geçecek yeni patriği belirleyecek olan seçimin bir türlü yapılamayışı, toplumun gündemini belirlemeye devam ediyor. II. Mesrob’un annesi Mari Mutafyan’ın mahkeme kararıyla vâsi tayin edilmesiyle yeniden alevlenen beklentileri ve odağında görevi halen vekâleten sürdüren Başepiskopos Aram Ateşyan’ın yer aldığı tartışmaları, “Kişisel çıkarları bir yana bırakıp harekete geçmek gerekir” diyen, Ermenistan’ın Gugark Bölgesi Dinî Önderi Sebuh Çulcuyan’la konuştuk. Çulcuyan, “Kişisel  çıkarları bir yana bırakıp harekete geçmek gerek” diyor.

Patrik Mutafyan için vâsi tayin edilmesi son dönemde önemli bir gelişme olarak gündeme yansıdı. Sizce bu durum, patrik seçimi yapılması gibi bir sonuç doğurur mu?

Patrik II. Mesrob’a vâsi tayin edilmesi, patriklik seçimine giden yollardan biridir. Meseleyi bu aşamaya getirmemenin pek çok yolu vardı, ancak toplumun dinî ve sivil yetkilileri bu yollara başvurmadılar. Sonuçta, üzülerek belirteyim ki, benim kutsal biraderim II. Mesrob’un iş göremezliği mahkeme kararıyla belgelendi. Ancak yapay olarak yaratılan ve bizim birlik olamamamız sebebiyle ertelenen patriklik seçimi için bu alternatifi de bir çıkış sayabiliriz. Tabii, toplum içinde etkisi olan mevcut ruhani ve sivil sorumlular İstanbullu Ermenilerin sesini duyar ve gitgide kötüleşen durumu görürlerse...

Bu davanın sonucunda, Patrik Mutafyan’ın sağlık raporu adli tıp onayıyla çıkmış oldu. Raporun çıkmasını sağlayanlar, Başepiskopos Ateşyan’ın ağır ithamlarına maruz kaldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Doktorlar Patrik II. Mesrob’un sağlık durumuna ilişkin olarak çok önceden de yazılı açıklamalarda bulunmuşlardı. Yeni bir durum yok. Sanırım bizim için bu meselenin yargı sürecine taşınması utanç verici bir durum, zira olayın yargı kararına ihtiyacı yoktu. Ama kimlerin ve ne sebeple yıllar boyunca bu bilgileri halktan sakladıklarını bilemiyorum. Her halükârda, İstanbullu Ermeni vatandaşlarımızın, toplumun onurunu koruyarak bu rezil durumdan çıkmak için çaba göstermelerini ve bu yolda yargıya başvurmalarını takdir ediyorum. Doğrusu, Aram Sırpazan’ın bu konudaki kızgınlığı benim için anlaşılır değil.

Patrikhane sekiz yıldır patriksiz. Bunda en büyük sorumluluk sizce kime ait?

Bu durumun şüphesiz herkes tarafından bilinen sorumluları vardır. Dahası Ermenistan’da ve Diaspora’da da bu konu çoğu insan için gayet açık. En büyük sorumluluk, yıllarca anlamsız şekilde bu meseleyi erteleyenlerde. Nihayet sorumluluklarının Tanrı’ya, Ermeni toplumuna ve İstanbul’daki Ermeni Patrikhanesi’ne karşı olduğunu düşünüyorum, zira bu erteleme onlara zarar vermiştir. Geçen sekiz yıl içinde toplum çok şey kaybetti. Genç bir nesil, ruhani bir önderin ihtimamından mahrum yetişti. Şüphesiz, tarih bütün bunları yargılayacaktır. Benzer olayların 1923-27 ve 1944-50 yılları arasında da yaşandığını akıldan çıkarmamak gerekir. Görevimiz, makam, görev ve yetki sahibi olarak bu meseleyi çözmekle görevli olanları yargılamak değil, tam tersine, onlara toplumun çıkarlarını kendi kişisel çıkarlarının önüne koymalarını telkin etmektir.

Almanya Ermenileri Ruhani Önderi Başepiskopos Karekin Bekçiyan: Seçime tek engel Ateşyan

Gelenek neyi gerektiriyor? Bugüne kadar nasıl bir yol izlenmesi gerekiyordu?

Patriğimizi çoktan seçmiş olmalıydık. Eşpatrik veya patrik seçmek için gereken bütün koşullara sahiptik. Çok büyük bir şey istenmiyordu, tabii eğer tüm bunların içinde gizlenmeyen kişisel çıkarlar söz konusu olmadıkça... Ana taht Surp Eçmiadzin’deki Yüksek Episkoposlar Şurası’nda Tüm Ermeniler Katolikosu II. Karekin, Patrik Vekili Ateşyan’a seçim için gereken çalışmaları yapması talimatını verdi ama sanki duvarlara konuştu.

Patrik seçimi yapılması için sizce Ermeni toplumunun ne yapması gerekiyor?

Kişisel çıkarları bir yana bırakıp harekete geçmek gerekir. Patriklik seçimi, Türkiye Ermeni toplumu için varoluş meselesidir. Ermeni kilisesinin bu asırlık makamının kurtuluşu için her inançlı Ermeni, yıkıcı sessizliğe karşı sesini yükseltmelidir. Ermeni toplumunun patriklerini seçmek için sürdürdüğü çabaları saygıyla selamlıyorum. Bu, Ermeni kilisesi mensubu ve Türkiye vatandaşı olarak, onların en doğal hakkıdır.

2009’da seçim yapılması gündeme geldiğinde adaylığınızı açıklamıştınız. Seçim söz konusu olduğunda adaylığınızı tekrar koyacak mısınız?

Bilindiği gibi Türkiye’de doğmuş bir din adamı olarak patrikliğe aday olma hakkını haizim ve geçmişte de bu hakkımı kullandım. Şimdi de aday olmamın önünde hiçbir engel yok. İstanbul Ermeni toplumunun ve İstanbul Patrikhanesi’nin sorunlarının çözümü için toplum beni uygun görürse, bunu çok yüce bir görev olarak telakki ederek hizmet etmeye kararlıyım.

Kategoriler

Toplum Kilise



Yazar Hakkında

1979 İstanbul doğumlu. Toplum bölümünün editörü, demokratikleşme, insan hakları, inanç özgürlüğü ve azınlık vakıflarıyla ilgili haberler yapıyor.