Başepiskopos Ateşyan’a yönelik muhalefetiyle bilinen Harutyun Şanlı’nın vakıf başkanlığını yaptığı Gedikpaşa Surp Hovhannes Kilisesi’nin pederi Der Zaven’in Patrikhane tarafından başka bir kiliseye atanması, Şanlı’nın istifası üzerine bu karardan geri dönülmesi gündemdeki yerini koruyor. Geçen hafta “Der Zaven’in ve kilisenin zarar görmemesi için Ateşyan’ın istifa şartını kabul ettim” diyen Harutyun Şanlı ile gelinen son durumu konuştuk.
Yetvart Danzikyan
İşhan Erdinç
Aram Ateşyan’ı kamusal alanlarda eleştiren ender vakıf yöneticilerinden birisiniz. Kendisine yönelik muhalefetiniz ne zaman başladı?
Bu süreç Beykoz arazisi meselesiyle başladı. Hovagim 1461 Vakfı’nın kuruluşunda ciddi hatalar yapıldı. Sayın Sırpazan sürekli kendi başına hareket etti ve kimseye danışmadı. Aram Sırpazan’ın yaptığı yanlışları bu cemaat kaldıramazdı. Hukuki anlamda yanlışlar yapıldı. Avukatlık komisyonunun yüzde 15’ten yüzde 20’ye yükselmesi yanlış oldu. Ayrıca davadan kazanılan paranın alınması için Ankara’da komisyonlar verilmesi ve bu komisyonların Sırpazan üzerinden yürümesi bana çok ağır geldi ve benim mücadelem başladı.Komisyon dışında fark ettiğimiz başka usulsüzlükler de oldu. Biz heyet halinde toplantılar yaptık ve Beykoz’la ilgili iki dava için avukatın alacağı oran yüzde 11’e indi.Biz bu çalışmaları yapmasaydık topluma gelecek olan 4 milyon lira heba olacaktı. Yöneticiler olarak buna dur dememiz gerekiyordu. Episkopos Sahak Maşalyan’ın kast ettiği ‘lağım kokuları’ mevzusu da budur.Biz Ateşyan Sırpazan’ı uyardık fakat kendisi bizi dinlemedi. Zaten Hovagim Vakfı’nı bize danışmadan kurdu. Vakfın kuruluş senedine bakacak toplum ile ilgili herhangi bilgi yok. Ne okullarımız, ne hastanemiz ne de fakirlerimiz vakfın senedinde yer alıyor. Sadece patrikhane çalışanları ve giderleri yer alıyor. Ermeni toplumu yararına yapmadığın sürece o senet geçerli değil.
Dzınunt resepsiyonunda da Aram Ateşyan ile münakaşanız oldu.
Ateşyan’ın Ermenistan’da basına verdiği demeçte kendisine desteklemeyen yöneticiler ve halk için ‘Angirt’ ifadesini kullanması benim zoruma gitti. 27 yıl toplumda hizmet etmiş biri olarak Dzununt resepsiyonunda kendisine üslubunun hoş olmadığını söyledim. Bize yapılan hakareti anlaması için bayram günündeo çıkışı yaptım. Ben son dönemde sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Kamu Denetçisi (Ombudsman) Şeref Malkoç ile yapılan toplantıda Ermeni toplumunun 10 yıldır patrik seçemediğini, bu koltuğun doldurulması için patrik seçiminin elzem olduğunu ilettim. O koltuğa kim gelirse gelsin boş kalmasından daha iyidir. Bizim patrik seçim tüzüğü hazırlamamız gerekiyor. Yöneticilik vasfı olmayan bir Sırpazan’ın oyuncağı olmayı ben hazmedemiyorum. Toplumu da anlamakta güçlük çekiyorum. Yönetici arkadaşları da tenkit ediyorum. Dik duran insan yok. Bu toplum hepimizin. Bizim geleneklerimizde vekalet denen bir konu yok. Biz neye göre Aram Ateşyan’ı kabul edeceğiz? 2010 yılında devlet seçim konusunda iyi yaklaşımlarda bulundu fakat Ateşyan Sırpazan buna engel oldu. O dört senelik süreçte patriğin hastalık raporları devlete verilmedi. Verilseydi olayın şekli farklı olurdu. Yaşanan son olaylarda Ateşyan Sırpazan seçilemeyeceğini bildiği için valiyle görüşmek istiyordu fakat Valilik kendisine randevu vermiyordu. İki aylık süreçte neler değişti de sayın sırpazanİçişleri Bakanı ile görüştü? Bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Okulların ve gençliğin büyük zorlukları varken insanlar toplumsal hayatta varolmak için mücadele ederken sırpazan bu işlere ara vermeden devam etti. Ben de dur demek için harekete geçtim. Benim kiliseme haksızlık yapıldı ve sesimi çıkarmaya devam edeceğim. Kimsenin Aram Ateşyan’ı bu toplumun önderi diye dayatmaya hakkı yok. Bu kilise hiyerarşisidir ve hiyerarşide makam 7 yıl boş kaldığı takdirde o boşluk kabul edilir. Biz bunu devletimize iyi anlatabilirsek bu sorun çözülür. Özellikle sol ve HDP sempatizanlarının patrikhaneyi ele geçireceğine dair algı oluşturuluyor. Fakat böyle birşey yok. 3 milletvekilimiz var. Ben milletvekillerimizi de suçluyorum. Onlar Ermeni toplumunun oylarıyla, onların sorunlarını dile getirmek için oraya geldiler.Üç milletvekili bir araya gelmeli ve patrik seçimi için çalışmalar yapmalı. Hrant Ahparig’te gördüğümüz Anadolu’nun sevecen, sıcak yapısıyla muhalefet yapma başarısını gösteremedik. Mesela Garo Paylan bazen sert çıkışlar yapıyor. Ortak uzlaşılarda bir bütün olmamız gerekiyor.
Gedikpaşa meselesinde der Zaven’in geri dönmesinden sonra patrikhane bir açıklama yayınladı. Orada Der Zaven’in dönüşü için ‘Zadig’e kadar’ anlamına gelebilecek bir cümle var. Bir de “pazarlık yapılmadı’ deniyor.
Cuma günü yayınlanan yazı komedi bir yazı ve anlayamadık. Telefonda bire bir benimle pazarlık yapan, “İstifanın Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne gönderilip gönderilmeyeceğini emin olacağım” diyen bir Sırpazandan bahsediyoruz. Sayın Bedros Şirinoğlu ve Parseh Saraylı bu konunun şahitleri. Diyecek birşey yok. Geri adım atmayacağız ve Zadig’i bekliyoruz. Vakıf yönetimi ve halk sosyal medyadan benim istifa etmemem için kampanya başlattılar. İstifamı kilise yönetim kurulu henüz onaylamadı ve istifa Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne gitmedi.. Vakıf yola ikinci başkan Murat Özçelik ile devam edecek. Benim yönetimde olup olmamam birşey ifade etmiyor. Biz bir duruş sergiliyoruz. Ben bu tepkileri dile getirmeye devam edeceğim.
Yaşanan son vakada Ateşyan’ın bir fotoğrafı Facebook’a yansıdı. Bu fotoğrafa yazdığınız yorumlar mı olayları tetikledi?
Fotoğrafın altında bir yazmış olduğum yorum var. Her seferinde bana bu yorumu yazmasaydın diye sözler geliyor. Ateşyan Sırpazan bu yorumu herkese gösteriyor. Ben yanlış birşey yapmadım.
O fotoğrafta Ateşyan bir ev toplantısında bulunuyor. Yanında kadınlı erkekli bir grup var. Ateşyan’a muhalefet elbette olabilir. Ancak yapmış olduğunuz yorum o fotoğraftaki diğer insanların kişilik haklarını zedelemez mi?
O resmi paylaşan hanımefendinin düşünmesi gerekir. Aynısını sayın sırpazana söyledim. Dedim ki ‘bu yorumdan dolayı bana kızacağınıza özel yaşantınızı gözler önüne serdiği için fotoğrafı paylaşan hanıma kızmalıydınız’. Ben bu olaydan yani der Zaven’in gövden alındığını haberini aldıktan sonra patrikhaneye gittiğimde yarım saat görüşmek için beklerken o hanımefendileri patrikhaneden çıkarken gördüm. Yani toplum bu kadar çalkalanmış kendisi hala rahat rahat patrikhanede bu insanlarla görüşüyor. Fotoğrafın altına yorum yapanları dava edeceklermiş. Yorum yapanların yerine sen kendini dava et.. “Ben bir sırpazanım bana yakışmayan resimlerin içinde olmamam gerekir” demesi gerekirdi, kendisi düşünmeliydi.. Fakat kendisi bunu umursamıyor. Ben o hanımefendilere saygısızlık yapmadım. Bu durumda sırpazan iffet yeminine sahip çıkmıyor demektir. Özel yaşamınızsa bunu kapalı kapılar ardında yapacaksınız. Milleti suçlamaya hakkı yok.
Krize dönelim. Vakıf başkanı olmasanız bile sürecin içinde mi olacaksınız? Bundan sonra neler olacak?
Toplum olarak birlikte hareket etmemiz lazım. Özellikle kadınları çok önemsiyorum ve bu olayın içerisine olmalarını istiyorum. Devletle istişareler yaparak, platformlarda toplantılar tertipleyerek bu süreci yürüteceğiz. Bu benim sorumluluğum ve geri adım atmayacağım. VADİP’teki çalışmalarım bana göre devam edecek. Eğer oylama yapılıp orada yer almam istenmiyorsa yapacak birşey yok. Ateşyan Sırpazan VADİP toplantısında kilise vakıf başkanlarının olması gerektiğini belirtebilir ve beni istemeyebilir. Biz de oylama yaparız ve tahminim herkes lehime oy kullanır. Bakırköy, Feriköy’de toplantılar yapmayı düşünüyoruz. Toplantılarda patrik seçimi ile ilgili halkı bilinçlendireceğiz. Yaklaşık 14’e yakın vakıf benimle beraber hareket edeceğini belirtti. İnşallah tüm vakıflar bu sürece dahil olur ve seçimi gerçekleştiririz. Yeter ki süreç başlasın. Türkiye şuan hassas dönemden geçiyor. Ankara’dan “Seçim beklesin” denirse o da olabilir. Ama Kaymakam seçimini yaparız, süreç başlar, öyle bekleriz. En büyük sıkıntımız Ateşyan’ın bize dayatılması. AteşyanSırpazan kendini ve toplumu yeterince yıprattı. Bugüne kadar çok zor dönemlerde patrik seçtik. Demokrasinin az çalıştığı dönemlerde patriğimizi seçtik. Yine seçmememiz için bir sebep yok.
Patrikhane’den açıklama
Der Zaven’in önce GedikpaşaKilisesi’ndan alınması sonra iade edilmesi üzerine Patrikhane’den Aram Ateşyan imzasıyla bir açıklama yapıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Ruhani bir kurum, ruhani işlemlerini yaparken sivil bir kuruma danışmaz, kendi ruhani hak ve yetkilerini kullanır. Ayrıca hiçbir kişi veya kurum ile pazarlık söz konusu olamaz. Biz Patrikhane olarak sadece kilisemizin ve cemaatimizin ruhani yetkinliği ve barışçıl sosyal hayatını gözetiriz. Bütün bu hususlar dikkate alındığında, cemaatimizin en üst ruhani temsil makamı ve kilisemizin başı olarak, sadece yetki ve görevimin bir parçası olan bu konuda, özellikle ruhani konularda yetkisi olmayan kişilerle herhangi bir pazarlık yapmam söz konusu olamaz. Gedikpaşa Vakfı Başkanının ısrarla Patrik Genel Vekili olarak şahsımı yıpratma gayretine bir anlam veremediğim gibi kendisini hakkaniyet içinde ve sağduyuyla davranmaya davet ederim.Gedikpaşa ruhanisi Der Zaven Bıçakçı, mevcut kilisemizde yine Patrik Genel Vekili olarak şahsımın kararı gereği Büyük Oruç döneminde aynı kilisemizde görevine devam edecektir. Patrikhane olarak bizlerin görevi hakkı ve hakikatı gözetmek, şefkat ve merhametle muamele etmektir. İhtiyacın hasıl olacağı herhangi bir durumun sözkonusu olması halinde kiliselerimizin rahiplerine ilişkin tayin yetkimi kullanmaktan çekinmeyeceğim şüphesizdir.”