Doğal kaynakları kısıtlı, neredeyse hiçbir zenginliği olmayan, nüfusu üç milyonun altında, yüzölçümüyle de küçük bir ülke, Ermenistan. Savaş, deprem, sınırların kapalı olması ve türlü zorluklarla mücadele etmek zorunda. Türkiyeli Ermenilerin daveti üzerine İstanbul’a gelen TUMO Yaratıcı Teknolojiler Merkezi Direktörü Marie Lou Papazian, tüm bu olumsuzlukların ötesinde, bambaşka bir Ermenistan tablosu gösterdi. Yarattıkları merkezde çocukların yüzü gülüyor, gelecekten umutlular ve sürekli olarak üretiyorlar.
2011’de Yerevan’da kurulan merkez, dünyanın da ilgisini çekmiş. CNN, Euronews gibi haber kanallarında yer bulan ve birçok mecrada adından söz ettiren TUMO, Lübnan, Moskova, Tiflis’te benzer merkezler kurmak isteyenlerden davetler alıyor. Bu kapsamda, Papazian, merkezle ilgili bilgi vermek ve deneyimlerini paylaşmak üzere, genç girişimci Kamer Toker ve Kalfayan Okulu yöneticilerinden Tamar Karasu’nun davetiyle İstanbul’a geldi. İstanbul’da çeşitli temaslarda bulunan Papazian, 26 Şubat Cuma akşamı Feriköy Kilisesi Nazar Şirinoğlu Salonu’nda okul müdürleri ve eğitimcilerle bir araya geldi. Ufuk açan bir sunum yapan Papazian, katılımcılara böyle bir merkezin kurulması için neler gerektiği konusunda da fikir verdi.
İstanbul’da neden olmasın?
TUMO’nun Temmuz ve Ağustos aylarında düzenlediği ücretli yaz kampına, İstanbul Ermeni okullarından 10 öğrencinin bursla gönderileceğine dair haberi daha önce paylaşmıştık. Bu 10 öğrencinin kurs ve barınma giderlerini sponsorlar, seyahat masrafları ise Hrant Dink Vakfı’nın Türkiye Ermenistan Seyahat Fonu karşılayacak. Bunun dışında masrafları karşılayarak çocuklarını göndermek isteyen aileler için de program açık. Program, çocukları ile birlikte gitmek isteyen ailelere imkan sunuyor. Yaz kampına gitmek isteyenler, info@tetajanda.com adresine e-posta yazarak bilgi alabilirler.
Papazian’la birlikte Agos’u da ziyaret eden Toker ve Karasu, İstanbul’da böyle bir merkez açılmasının düşünüldüğünü, Ermenistan’a gidecek ilk grubun bu yönde bir adım olmasının hedeflendiğini söyledi. Kalfayan ve Tıbrevank okullarının bütünleşme projesi kapsamında inşa edilecek olan kampüs alanında, böyle bir etüt merkezinin kurulması şimdilik düşünce aşamasında. Kurumun direktörü Papazian, bu konudaki deneyimlerini paylaşmaya hazır olduğunu ifade etti.
21. yüzyılın şartı: Uzmanlık donanımı
12-18 yaş arası gençlerin bilgisayar kullanarak sergilediği işler, Feriköy’deki sunuma katılanlar arasında da heyecan yarattı. Sunumunda “Hangi alanda olursa olsun tüm uzmanlıklar için belirli donanımlara sahip olmak, günümüz rekabetçi koşullarında şart” diyen Papazian, TUMO’nun odaklandığı dört alan olan animasyon, film yapımı, web tasarımı ve oyun geliştirme konularında yapılan çalışmaları anlattı. “Bu alanları seçme nedenimiz, bunlar için bir bilgisayar, yazılım ve birkaç ek donanımın yeterli olmasıydı. Atölye çalışmalarına katılan her öğrenciye programlama konusunda eğitim veriyoruz. Öğrencilere, robotik, fotoğrafçılık, bilgisayar programlama, üç boyutlu modelleme, iki boyutlu grafik, çizim, müzik ve metin yazma alanlarında da beceri kazandırmaya çalışıyoruz.”
Özgür öğrenme ortamı
TUMO, gençlerin yaratıcılığını destekleyen özgür bir atmosfer sunuyor. Masaların ve oturma düzeneklerinin tamamı tekerlekler üzerinde, hareketli olarak tasarlanmış. Atölye çalışmaları dünyanın dört bir yanından gelen uzmanlar tarafından, gönüllü olarak yaptırılıyor. TUMO, Rusçanın yabancı dil olarak egemen olduğu Ermenistan’da İngilizceyi kabul ettirmeyi başarmış. Bu sayede, merkezde eğitim gören öğrenciler, dünyaya daha etkin biçimde entegre olma şansını yakalıyor.
Papazian’ın aktardıkları arasında, geçen yılın en çok öne çıkan atölyelerinden biri, Çinli fotoğraf sanatçısı John Lee’nin çalışması. Savaş muhabirliği yapmış, ödüllü bir fotoğrafçı olan Lee, kariyerini Amerika’da, yemek fotoğrafçılığı alanında sürdürüyor. Daha önce Ermenistan’ın haritadaki yerini dahi bilmeyen Lee, TUMO’nun davetiyle Ermenistan’a gidip bir ay çalışmış. Ülkenin çeşitli bölgelerine çocuklarla birlikte seyahat eden Lee, geleneksel ürünlerle hazırlanan yemekleri, tarladan sofraya gelene kadarki tüm aşamalarında fotoğraflamış. Sunumda gösterilen fotoğraflar, çalışmaya katılan çocuklar tarafından çekilmiş oldukları halde, profesyonellerin elinde çıkmış işler gibi duruyordu. TUMO Direktörü, “Bir diğer atölye çalışması da dünyaca ünlü İtalyan fotoğraf sanatçısı Pier Paolo Cito tarafından yapıldı. Ermenistan’a gelen ve çocukların gözlerindeki ışığı gören tüm eğitmenler artık bizim gönüllülerimiz oluyor, fırsat buldukça tekrar gelmek istiyorlar” ifadelerini kullandı.
10 bin kişilik aile
2011-2015 yılları arasında 18 bin öğrenci TUMO’dan geçti. Yerevan’daki merkezin yanı sıra Dilican, Gümrü ve Stepanagert’teki kollarında da eğitim veriliyor. Merkeze bir program için kayıt yaptıran öğrenciler, ömür boyu üyelik hakkını da kazanıyor. Öğrencinin yönelimleri, gördüğü eğitim ve yaptığı çalışmalar bir veri bankasına kaydediliyor. TUMO, 10 bin aktif üyesi olan, büyük bir sivil toplum örgütüne dönüşmüş. Gün boyu açık olan merkeze her gün yüzlerce genç gidiyor, orada vakit geçiriyor.
Üretmeden çıkmak yok
Öğrenciler, sıfırdan başladıkları alanlarda aldıkları eğitimin sonunda, üniversitelerdeki diploma projeleri gibi final projeleri üretiyor. Papazian’ın sunumda sergilediği örnekler hayranlık uyandırıcı. Örneğin, bir videoklip neredeyse tüm disiplinleri ortaya koyuyor. Videonun kaydedilmesi, montajlanması, müziğin yaratılışı, stüdyo kaydı, hareketli animasyonlar ve dijital efektler... Tümü, sıfırdan başlayan öğrencilerin iki haftalık çalışmanın sonucunda ürettikleri çalışmalar. Üstün yetenek gösteren öğrenciler, TUMO binasının ikinci katında yer alan ‘startup’ sınıflarına davet ediliyor. Burada çalışmaları için özel odalar tahsis edilen bu yetenekli gençlerin alanlarında profesyonelleşmesi için kurum tarafından her şey sağlanıyor. Atölye çalışmaları üç aşamadan oluşuyor; bu aşamaları tamamlayanlara sertifika veriliyor. Papazian bu sertifikaların uluslararası tanınırlık kazanması için de girişimlere başladıklarını belirtti.
Yolları Ermenistan’a çıktı
Papazian’ın kişisel yolculuğu ilham verici. Merkezin fikir aşamasından kuruluşuna dek tüm kademelerini şekillendiren Papazian, Beyrut’ta başlayan, Amerika ve Barcelona’dan geçtikten sonra Ermenistan’a ulaşan bu yolculuğu şöyle özetliyor: “Beyrut’ta mühendislik eğitimi aldım. Eşimle henüz evlenmemiştik. 23 yaşındaydım. İkimiz de yeni mezun olmuştuk ve ülkede savaş vardı. Amerika’ya gitme kararı aldık. Eşim mimarlık mezunuydu. Amerika’da bilgisayar bilimleri üzerine yüksek lisans yaptı. Ben de gündüzleri çalışıp akşam üniversiteye giderek kendi dalımda master yaptım. Sonrasında Barcelona’ya gitme kararı aldık. İlk üç çocuğumuz o tarihlerde dünyaya geldi. Barcelona’dayken, çocuklarımdan birinin okulu sayesinde internet tabanlı bir eğitim sistemiyle tanıştım. Yıl 1996’ydı, internet henüz yaygınlaşmamıştı. Bu örnek bana ilham verdi. Abimle birlikte ‘Narod Network Project’ adlı programı hayata geçirdik. Ermenistan’daki ve diasporadaki eğitim kurumları arasında bağlantı kurmayı amaçlayan bu proje, 1997’de ilk kez Ermenistan’a gitmem için vesile neden oldu. Çocukların Ermeni okuluna gitmesini istediğimiz için Barcelona’dan Los Angeles’a dönmüştük. Dört yıl boyunca sık sık Ermenistan’a gitti. Sonunda, 11 yıl önce Ermenistan’a taşındık. TUMO’nun kurucu hayırseverleri Simonian ailesinin bizi bulması da bu döneme denk geliyor. Yaklaşık 10 yıldır TUMO için çalışıyoruz.”
Ermenistan’ın geleceği TUMO’dan geçiyor
2020’ye kadar, Ermenistan’daki gençlerin %10’unun yolunun TUMO’dan geçmesi hedefleniyor. Papazian, TUMO’nun bir sonraki hedefinin ise üniversite eğitimine yönelik çalışmalar olduğunu ifade ediyor: “Ermenistan’ın geleceğinin inşasında üniversite eğitiminin de çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden ‘Peki ya TUMO’dan sonrası?’ diyerek çalışmaya başladık. Şu anda yaptıklarımızın çok iyi sonuç verdiğini gözlemleyebiliyoruz. Ancak, esaslı bir sonuç elde etmek için üniversite eğitimini tamamlayıcı çalışmalar da yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle lisans eğitimi süreci ve mezuniyet sonrası programlar için de planlamalara başladık.