Merhaba,
Bir kitabı okumuş ve okumamış olmak arasındaki ayrım hiç de o kadar keskin değildir. Hatta sadece birkaç sayfasına göz attığımız bir kitap hakkında yorum yapmak baştan sona okuduğumuz bir kitap üzerine konuşmaktan daha kolaydır. Edebiyat profesörü Pierre Bayard, ‘Okumadığımız Kitaplar Hakkında Nasıl Konuşuruz?’da, okuma edimiyle ilgili olarak ezber bozan bir deneme kaleme almış. Artun Gebenlioğlu yazdı.
‘Kedi Murr’un Dünya Görüşü’, Hoffmann’ı Cervantes’ten sonra kurmaca hikâye anlatımının moderniteye açılan bir kanalı yapar. 19. yüzyıl romanlarında genel olarak rastladığımız aristokrasi-burjuva çelişkisini Hoffmann, olay örgüsü içerisinde kurgusal bir araç olarak kullanıyor. Can Ulusoy yazdı.
Özge Samancı’nın Farrar Straus Giroux Yayınevi tarafından basılan ‘Dare to Disappoint: Growing Up in Turkey’ (‘Hayal Kırıklığına Uğratmaya Cesaret Et: Türkiye’de Büyümek’) isimli resimli otobiyografik romanı, 1980’li yıllarda çocuk olmayı, çizimler ve metinlerle çok etkileyici bir şekilde anlatıyor. Bürkem Cevher yazdı.
‘Son Sözler’, William Burroughs’ın 1996 ve 1997 yılları arasında tutmuş olduğu günlüklerden oluşuyor. Yapıp ettikleri, yazılabilir hâle gelen eylem ve tavırları kadar yazarın, onu William Burroughs olarak anlamamızı sağlayacak en özel, en gizli düşünce ve hassasiyetlerini okurla paylaştığı metin olma özelliğine sahip olan ‘Son Sözler’i Esra Ertan yazdı.
Keyifli okumalar.
Ferda Balancar
ferda@agos.com.tr