Türkiye'deki sığınmacıların BM'ye yaptıkları başvurularda randevu tarihi 2022'ye kadar uzuyor. İltica ve Göç Araştırma Merkezi'nden Metin Çorabatır, “Artık sığınmacıların üçüncü bir ülkeye yerleştirme ihtimali imkânsız denecek kadar az; çünkü Avrupa ve diğer ülkelerin, Türkiye’den giden sığınmacılar konusunda bir kotası var ve o kota doldu" diyor.
Türkiye’nin, Avrupa dışından gelen sığınmacıları mülteci statüsünde kabul etmemesi, herkes tarafından bilinen bir gerçek. Şu an Türkiye sınırları içerisinde bulunan iki milyonu aşkın sığınmacı, 2014’te yürürlüğe giren yasayla birlikte altı farklı statüde toplanıyor. Avrupa Birliği’yle müzakereleri süren geri kabul anlaşması da dahil pek çok konuda, Türkiye’yi sığınmacılar konusunda büyük bir imtihan bekliyor. İki milyonu aşkın sığınmacı, şu an Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış durumda. Sığınmacıların büyük bir çoğunluğu Suriyeli olmasına karşın, Türkiye’de 240 bini aşkın Iraklı, Afgan ve İranlı da bulunuyor. 2014’ten önce Birleşmiş Milletler’e iltica başvurusunda bulunan Türkiye’deki sığınmacılar, bu başvuruyu bugün yaptıklarında randevu tarihi 2022’ye kadar uzayabiliyor. Bunun son örneğini, geçen hafta haberini yaptığımız Yozgat’taki 72 Iraklı Ermeni’de gördük. Peki, randevu tarihlerinin 2022’ye verilmesinin nedeni ne? Türkiye’deki sığınmacılar ne durumda? İltica ve Göç Araştırma Merkezi’nden Metin Çorabatır, Agos’a değerlendirdi.
Altı kategori
Çorabatır, Türkiye’nin 2013’te Avrupa Birliği üyeliği kapsamında bir yasa hazırladığını söyledi: “Türkiye, Avrupa Birliği üyeliği kapsamında 2013 yılında bir yasa hazırladı. AB’nin de isteği üzerine hazırlanan bu yasa, 2013’te Meclis tarafından kabul edildi, 2014’te de yürürlüğe girdi. Bu yasayla birlikte, sığınmacılar altı farklı kategori altında toplandı. Bunlar sırasıyla: ‘Sığınmaya başvuran’, ‘mülteci’, ‘şartlı mülteci’, ‘ikincil koruma altındaki kişi’, ‘geçici koruma altındaki kişi’, ‘insani ikameti olan kişi’. 2014’ten bu yana Türkiye’ye gelen sığınmacılar, bu altı kategori altında değerlendiriliyorlar.”
‘Kitle göçü’
‘Mülteci’ statüsünün yalnızca Avrupa’dan Türkiye’ye iltica edenler için kullanıldığını ifade eden Çorabatır, Suriyelilerin hangi kategoride sınıflandırıldıklarını da belirtti: “Altı farklı statüde sığınmacı var, ancak yalnızca Avrupa’dan gelenler mülteci statüsünde kabul ediliyor. Bunun nedeni ise Türkiye’nin 1951’deki Cenevre Sözleşmesi’ne taraf olması. Türkiye o sözleşmedeki coğrafi kısıtlamaya taraf. Avrupa dışından Türkiye’ye gelen sığınmacılar, mülteci sayılmıyor. Suriyeliler içinse özel bir statü belirlendi: Geçici koruma statüsü. Bu durum yalnızca Suriyelileri kapsıyor. O da yasadaki bir sözleşme gereği böyle. Kitle göçü olduğunda, yani binlerce kişi aynı anda göç ettiğinde, o insanlara geçici koruma statüsü veriliyor.”
Kota doldu
Metin Çorabatır, sığınmacıların randevu taleplerinin bazen 2022’yi bulmasını ise şu sözlerle anlattı: “Artık sığınmacıların üçüncü bir ülkeye yerleştirme ihtimali imkânsız denecek kadar az; çünkü Avrupa ve diğer ülkelerin Türkiye’den giden sığınmacılar konusunda bir kotası var ve o kota doldu. Sadece çok özel durumlarda izin veriliyor. Buna örnek olarak, çok ciddi, Türkiye’de tedavisi mümkün olmayan bir hastalık, sakatlık veya hiçbir akrabası hayatta kalmayan çocukları verebiliriz. 2013’te yasayla birlikte Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kuruldu, bu müdürlükle birlikte Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği hizmet vermeye başladı; randevuları bu dernek veriyor. 2022’ye verilme nedeni ise yeni yasanın yürürlüğe girmesiyle ilgili. 2014’ten önce başvuranlar, çok daha kısa sürede randevu alıp yurt dışına iltica edebiliyorken, şimdi bu yasayla birlikte taleplerde büyük bir yoğunluk oluştu. Randevular, 2022’ye verildi; ancak sanıyorum ki sistem biraz daha yerine oturdukça, bu randevular erken bir tarihe alınacaktır.”
Sistem BM’nin sorunu
Türkiye’de sığınmacıların Birleşmiş Milletler’e randevu talebi, Sığnımacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği aracılığıyla yapılıyor. Dernek yöneticisi İbrahim Vurgun Kavlak, randevuların 2022 yılına verilme nedenini Agos’a anlattı: “Şu an Türkiye’de üç milyona yakın Suriyeli ve diğer ülkelerden sığınmacı bulunuyor. Bunların 2 milyon 400 binini Suriyeliler oluşturuyor. Geri kalanlar ise genellikle İranlı, Afgan ve Iraklı. Bu insanlar gelip iltica için randevu talep ediyorlar. Biz de bu talepleri, Birleşmiş Milletler’in sistemine kaydediyoruz; ancak neredeyse yarım milyon Suriyeli dışında sığınmacı var ve BM her gün ortalama 20 kişiyle mülakat yapabiliyor. Bu da randevu tarihlerinin uzamasına sebep oluyor. Şimdi bir Iraklı başvursa, bu tarih 2022 de değil artık, 2023. Afganlara tarih verilmiyor örneğin, uygun görüldüklerinde kendilerine telefon edilip çağrılıyorlar. Biz de BM’ye randevu tarihlerinin uzunluğundan bahsettik. Bu tarihler, BM’nin kendi sisteminin yönelttiği tarihler. Ancak bu durum, bazı istisnalar barındırıyor; mesela ağır hastalar, hamile kadınlar, anne babası hayatını kaybetmiş çocukların randevuları, birkaç ay sonrasına veriliyor.”