‘Sorun hendek sorunu değildir’

DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, "Sorun artık hendek sorunu olmaktan çıkmıştır. Daha da büyüyen halkımızın özgürlük taleplerini tümden tasfiyeye yönelmiştir. Özyönetim talebi bir haktır, bu uluslararası sözleşmelerde de tamamen güvenceye alınmış bir taleptir, haktır ve meşrudur. Biz DTK ve bütün kurumlarımızla bu mücadeleyi sahipleniyoruz” dedi.

Demokratik Toplum Kongresi, Halkların Demokratik Kongresi, Halkların Demokratik Partisi ve Demokratik Bölgeler Partisi eşbaşkanları Diyarbakır'da bölgede yaşanan çatışmalara dair açıklama yaptı. DTK binasında yapılan basın toplantısında konuşan DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, yaşananların artık hendek sorunu olmaktan çıktığını belirterek özyönetim talebinin altını çizdi.  

Dicle’nin konuşmasının satır başları şöyle:

"Bir çözüm önerisi geliştirmeye çalıştık. Bu demokratik özerklik çözümüdür. 26-27 Aralık tarihinde Diyarbakır'da yapılacak DTK kongresinde tartıştıktan sonra kamuoyunun ve ilgili herkesin dikkatine sunmak istiyoruz. Umarız bu çözüm önerisi, bu kaostan çıkmanın yolları olur ve tekrar çözüm imkanı sağlar.”

Cumhurbaşkanı diyalog masasını yıktı

“Neredeyse iki yıllık görüşmeler ve diyalog ortamında Dolmabahçe Mutabakatı olan resmi bir mutabakatla, bir aşamaya gelindi. O mutabakatta 10 madde üzerinde yapılacak görüşmelerden sonra yerli bir izleme heyeti gözetiminde yapılacak olan müzakerelerde ve belli bir mutabakat sağlandıktan sonra Sayın Öcalan PKK'yi olağanüstü kongreye davet ederek, silahların bırakılması yönünde çağrı yapacaktı. Her şey olumlu giderken yine hafızalardadır, Sayın Cumhurbaşkanı mutabakatın yanlış olduğunu Kürt sorunun olmadığını, aslında izleme heyetine gerek olmadığını belirten olumsuz bir yaklaşımla 2-2.5 yıldır kurulan diyalog masasını yıktı. Bu herkes açısından büyük bir kayıptır.”

Her türlü sorun konuşularak halledilebiliyor

“Bugün hendeklere sıkıştırılan halkın özyönetim talepleri o günlerde masada açığa çıkıyor, konuşuluyor, tartışılıyordu. Hatta en son Sayın Öcalan demokratik özerklik yerine yerel demokrasiyi kullanacağım demişti ki, bu süreç bitirildi. Yine hatırlarsınız, Cizre'de yine tutuklamalara karşı açılan hendekler müzakere masasında görüşülerek kapatılmıştı. Demek ki her türlü sorun konuşularak hal edilebiliyor.”

“Aslında Kürtlerin Ekim 2014'ün sonlarına doğru başlayan MGK toplantısında alınan savaş konseptinin gündeme alınması şeklindeydi.”

Masadan kaldırmaya zorlayan üç konu

“Bize göre üç konu devleti masadan kalkmasına zorladı. Birincisi, Rojava'daki gelişmeler ve PYD'nin gittikçe meşruiyet kazanması, ikincisi Rojava'da iki kantonun birleşmesi ve AKP'nin aldığı yenilgi ile HDP'nin başarısı eklenince bu süreç bitirildi ve artık acılı bir ortam yaşanmaya başlandı. Tüm Türkiye halklarını olumsuz etkileyen gerek ekonomik alanda gerek siyasi alanda zorlayan süreç başlamıştı. Aslında Dolmabahçe Mutabakatı'nda ulaşılan süreç devam etseydi, bugünkü ortamda olmayacaktı.” 

Özyönetim talebi bir haktır

“Bugün geldiğimiz aşamada sorun artık hendek sorunu olmaktan çıkmıştır. Daha da büyüyen halkımızın özgürlük taleplerini tümden tasfiyeye yönelmiştir. Özyönetim talebi bir haktır, bu uluslararası sözleşmelerde de tamamen güvenceye alınmış bir talep ve haktır ve meşrudur.”

“Hükümetin sürdüğü savaş konsepti ahlaksız, hukuksuzdur. Bu tür durumlarda Meclis'in de devreye sokulduğu OHAL veya sıkıyönetim kararları ile harekete geçirilirdi. Oysa Meclis'in de devreden çıkarıldığı hukuksuz bir savaş söz konusudur. Bu hukuk, özel savaş hukukudur. İnsan yaşamını hiçe sayan bir suç pratiği taşıyan bir seyir izlemektedir. Ahlaksızlıktır, çünkü savaşın da bir ahlakı vardır. Ahlaksızcadır, çünkü kentlerin tanklarla toplarla dövülme yaklaşımı yoktur. 15 merkezde yürütülen bu savaşta şehirleri harabeye çevirmekte ve büyük acılar yaşanıyor.”

Geleceğimiz yer yine çözüm masasıdır

Dicle’nin ardından DTK EşBaşkanı Selma Irmak söz aldı.  

Irmak’ın Kürtçe yaptığı konuşmasının satır başları şöyle,

"Biz artık çözümsüzlük aşamasında değiliz. Kendisini tekrarlayan devletin şiddetidir. Biz artık çatışma, savaş diyemeyiz. Ancak buna işgal diyebiliriz. Yaralar kanıyor, ancak bu kendisiyle barış getirmez. Kan kanla temizlenmez. Bu süreç 30 yıl daha sürse de yine de geleceğimiz yer çözüm masasıdır. Kürt sorunu katliamlarla, yok etme ile çözülmedi, çözülmeyecek. Bu sorun ancak masada ve müzakereler ve halkın taleplerinin yanıtlanması ile karşılanacaktır. Olağanüstü bir şekilde kongremizi topluyoruz. Biz tartışacağız halkımızın isteği nedir, devlet hangi yöntemlerle neden bu özerkliği ezmeye çalışıyor ve bunun çözümü nedir? Bunları tartışacağız."

Bugün sadece Kürtlere hendeklerin yolu açılmış. Dün dağda vardı bu çatışma, bugün şehirlerde devam ediyor” 

“Artık yol ayrımındayız. Bunu kendi içimizde halkımızla ve dostlarımızla tartışacağız. Elbette yeni bir yol bulacağız. Umuyoruz ki demokrasinin yolları tıkanmamış olsun, biz bütün kurumların eşbaşkanları olarak toplanmışken umuyoruz ki müzakerenin yolu kapanmamış olsun" 

Mesele Kürt sorunudur

Irmak’ın ardından Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek konuştu. Yüksek şunları söyledi:

“Kan dökülen ağır bir süreç yaşanıyor. Bu Türkiye toplumuna hendek ve barikat sorunu olarak manipüle edilen bir mesele. Mesele kesinlikle bir hendek ve barikat meselesi değildir. Mesele Kürt sorunudur. 100 yıldır çözülmeyen Kürt sorunudur. Mesele her hak talep ettiğinde ezilmeye çalışılan Kürt halkı sorunudur. Kürtler ne zaman haklarını talep etmişse ya eşkıya ya şaki ya da günümüz tabiriyle terörist olarak tanımlanmış ve başı ezilmesi gereken bir unsur olarak tanımlanmıştır.”

“Bir yıl önce barikat ve hendek var mıydı? O zaman niye hakları tanımadı. Hendek ve barikat var demek devlettin şiddetini meşrulaştırmaktır. Devlet halkını dinlesin, Kürt halkını dinlesin, o barikatların arkasında halk ne söylüyor? Bunlara kulak vermesi lazım. Bu noktaya gelinmesini sağlayan AKP hükümetidir. O bunun olmasını böyle olmasını ve bu zemine çekilmesini istedi."

Sorunu çözemeyen çözüldü

HDK Eşsözcüsü Ertuğrul Kürkçü ise şunları söyledi:  

“Kürt sorunu yoktur dedikleri an, sonlarını görürler. Erdoğan'ın kudretli iktidarı da bu sonu görecektir. Biz sorumluluk üstleniyoruz. İsterse hükümet sorumluluk üstlenmesin, bunu üstlenecek DTK, HDK vardır, bütün yurttaşlar bu sorumluluğu üstlenecektir.”

“Bu meseleyi askerler çözmez, askerin işi öldürmektir, öldürerek çözemezsiniz. Halkın üzerine asker göndererek bu işi çözemezsiniz."

Bugün değilse ne zaman kardeşliğimizi göstereceğiz

“Onlar isteklerini elbette dile getirecekler. Ama diğer halklar bu sorunun çözümüne destek sunmalıdır. İzmir'e seslenmek istiyorum. Daha önce Kürtler bizim kardeşlerimizdir dediler. İzmirliler Kürt kardeşleriniz zordadır, hükümet onlar üzerine asker ve ordu göndermektedir. Tıpkı yarın size olacaklar olanlara karşı bugün sesinizi yükseltin. Ya kardeşinize elinizi uzatın ya da bir daha kardeşlikten bahsetmeyin. Kardeşlik bugün değilse ne zaman gösterilecek? Bu meseleyi çözme işini hükümet, meclis yapamıyorsa halk ne güne duruyor? STK'ler, örgütler yok mu? Onlar sadece kendi dar mesleki sınırlarında mı kalacaklar?” 

Kategoriler

Güncel