Hrant Dink Vakfı, Boğaziçi Üniversitesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi ile Sabancı Üniversitesi’nin girişimleriyle düzenlenen ‘Yok Edilen Medeniyet: Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Dönemlerinde Gayrimüslim Varlığı’ başlıklı konferanstaki bir konuşma dikkat çekti. Giresun Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde Tarih Bölümü’nden Doç. Dr. Sezai Balcı, sunumunda, Giresun’da 19 yıl belediye başkanlığı yapan Kaptan Yorgi Paşa’yı anlattı. Konferans vesilesiyle, Balcı’yla, Kaptan Yorgi’den Giresun’daki gayrimüslim nüfusa kadar birçok konuyu konuştuk.
Öncelikle Kaptan Yorgi kimdir?
1829’da doğan ve 1885-1904 arasında 19 yıl Giresun’da belediye başkanlığı yapan Kaptan Yorgi, tipik bir Osmanlı vatandaşıdır. Kaptan Yorgi, aslen günümüzde Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı olan Kopuz köyündendir. Kaptan Yorgi’nin dedesi Kopuz köyünde ikamet eden Ioannis/Yani/John Kiziroğlu isminde bir madenci ustabaşısıdır.
Kaptan Yorgi ve Konstantinidis ailesi hakkındaki ilk bilgileri, 1835-1845 arasında işlem gören 1133 Nolu Nüfus Defteri’nden öğreniyoruz. Buna göre Kaptan Yorgi’nin babası orta boylu, kara bıyıklı 1797 doğumlu Kaptan Kostantin’tir. Giresun’un Gonca Mahallesi’nde oturan ailenin zenginliği baba Kaptan Kostantin’in ‘a’lâ’ derecede cizye vermesinden de anlaşılıyor. Kaptan Yorgi’nin Yani, Haralambo ve Devonis/Divanis isminde üç kardeşi var. Ailenin Konstantini ya da Konstantinidis soyadları ile anılmaları baba Kaptan Kostantin’den kaynaklanıyor.
Küçük yaşta babasını kaybeden Kaptan Yorgi, Giresun’da okudu. Denizcilik ve gemicilikle ilgilenmeye başladı. Önce gemilerde tayfa yamağı olarak çalıştı. Yetenekleri sayesinde kısa sürede gemi kaptanlığına terfi etti. Kaptan olarak Karadeniz ve Rusya’nın kıyı kentlerinde ticaret yapmaya başladı. Kaptan Yorgi, Trabzonlu Hacikakuloğlu ailesinin kızı Elizabet ile evlendi. Bu evlilikten 1856 yılında Kaptan Yorgi’nin tek erkek çocuğu olan Konstantin Konstantinidis ile üç kızı dünyaya geldi.
Aile, Giresun’un en itibarlı tüccarlarındandı. Ailenin ticari faaliyetleri sadece Karadeniz ve Giresun ile sınırlı değildi. Aileden Kaptan Yorgi’nin kardeşi Devonis de Marsilya’da ticari faaliyette bulunuyordu. 1878’de Konstantin Konstantinidis de Marsilya’ya amcasının yanına taşındı ve 1883’te kendi şirketini kurarak Marsilya’da Batı Avrupa’nın en büyük fındık ihracatçısı oldu. Oğul Konstantinidis aynı zamanda kurutulmuş meyve ticareti ile de ilgileniyordu.
Ailenin Giresun’a getirdiği yeniliklerden biri de fındık kırmayla ilgili. Fındık, ilk zamanlarda tokmaklarla ve sonra elle dönen taş değirmenlerde iç haline getirilerek kabuğundan ayrıştırılmaktaydı. Kaptan Yorgi’nin kardeşi Devonis, fındık kırma makinesini ilk defa Giresun’a getiren kişi olarak biliniyor. Bundan önce kullanılan el değirmenlerinde bir amele günde 40-50 kantar fındık kırabiliyorken Kaptan Devonis, bu makine ile fabrikalarında günde 150 kantar fındık kırabiliyordu.
Kaptan Yorgi’nin belediye başkanlığı görevi süresince Giresun’a kattıklarından bahsedebilir misiniz?
Kaptan Yorgi, 1864’e ait bir belgeye göre, daha belediye başkanlığına seçilmeden evvel, Giresun’da yol yaptırmak, Rumlar için okul açmak, kazaya su getirmek ve Rusya’ya gitmek isteyen gayrimüslimlerin göçlerine engel olmak gibi birtakım kamu hizmetinde de bulundu.. Kendisi ticaret erbabından olduğu için şehirde ticaretin yaygınlaşması hususunda da gayrette bulundu. Bu hizmetleri zamanın Trabzon Valisi tarafından da takdir edildi.
Kaptan Yorgi’nin belediye başkanlığı döneminde yapılan binalar arasında günümüzde Giresun Üniversitesi Rektörlüğü olarak kullanılan eski hükümet konağı, askerî kışla ve telgrafhane binaları yer alıyor. Kaptan Yorgi’nin modern şehircilik planına uygun olarak geniş caddeler ve meydanlarla şehri bir Avrupa kentine dönüştürdüğü gayet net bir biçimde anlaşılıyor. Bizzat onun döneminde inşa edilen hükümet konağı, telgrafhane binası, kilise, okul ve parklarla şehir olağanüstü bir estetik de kazanmış.
Kaptan Yorgi’nin belediye başkanlığında bulunduğu süre zarfında şehirde yaptığı imar ve bayındırlık faaliyetleri, Giresun’u gören yerli ve yabancı birçok seyyah ve gazetecinin dikkatini çekmiş. Giresun’a hizmeti görev bilen gerçek bir Osmanlı paşası olan Kaptan Yorgi zamanında şehrin ilk Arnavut kaldırımı döşenmiş, Millet Bahçesi’nin görkemli ve oymalı taş kapısını dönemin kaymakamı Ziya Bey’le birlikte yapmış.
1903 tarihli Trabzon Vilayet Salnamesi’nde Kaptan Yorgi’nin şehirde yapmış olduğu imar faaliyetlerinden övgüyle bahsedilmiş. Salname’ye göre Giresun, Karadeniz sahilinin en güzel ve en ma’mur şehirlerinden biri. Şehir, İzzetlü Kaptan Yorgi Paşa’nın seneden seneye vücuda getirdiği muntazam caddeler, umumi bahçeler, çeşmeler sayesinde bir kat daha önem kazanmış. Kaptan Yorgi, kasabanın denize doğru açılan kısımları üzerinde mükemmel caddeler açtırdığı gibi (günümüzde Gazi Caddesi olarak bilinen cadde) Giresun Kalesi’ne de tepenin her iki yanından çıkılabilen yollar yaptırmış. Yine halkın yardımı ile yapılan Hükümet Konağı bitişiğinde bugün Millet Bahçesi olarak adlandırılan bir memleket bahçesi yaptırmış. Bahçenin açılışı da Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkış yıldönümünde gerçekleştirmiş. Giresun sokaklarının intizamı, başlıca caddelerinin muntazam kaldırım taşları ile döşenmesi ve hemen her noktada göze çarpan eserlere bakılırsa Kaptan Yorgi’nin gayret ve himmeti takdire şayan. Kaptan Yorgi’nin Giresun’da yaptığı çalışmalar Serasker Ali Saib Paşa tarafından 23 Ağustos 1887’de Sadrazam Kamil Paşa’ya bildirilmiş, böylece Kaptan Yorgi, dördüncü rütbeden bir kıta Osmanî Nişanı ile de ödüllendirilmiş.
Giresun halkının Kaptan Yorgi’ye yaklaşımı nasıldı?
Aslında bu sorunun cevabını Kaptan Yorgi, 5 Mayıs 1902’de kendisi ile görüşen Osmanlı Bankası ve Reji İdaresi genel müdürlüklerinde bulunmuş olan İsviçreli Seyyah Lui Ramber’e vermiştir. Lui Ramber, ‘Gizli Notlar’ adıyla yayınlanan anılarında şehrin düzgün yollarını anlatıyor. Kaptan Yorgi’ye bu yolların yapımı sırasında herhangi bir zorlukla karşılaşıp karşılaşmadığını sorduğunda şu cevabı almış: “Burada herkes ailemi sever. Babama karşı olan hürmeti şimdi bana gösteriyorlar. Birisini çağırıp umumi menfaat için birinin evini ve bahçesini istimlak edeceğimi söylersem asla itiraz etmez...”
O zamanlar belediye başkanlığı seçimleri nasıl yapılıyordu?
Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’tan sonra yapılan düzenlemelerle taşra idaresinde yeni birim ve kadrolara olan ihtiyaçlar daha da artmıştı. Özellikle vilâyet ve kazalarda belediye teşkilatları kurulması yoluna gidilmişti. Vilayet Nizamnamesi’nin 111. maddesine göre vali, mutasarrıf ve kaymakamın bulunduğu her kentte bir belediye meclisi oluşturulacaktı. Belediye meclis üyeliğine seçilebilme şartları ise şunlardı: 30 yaşını geçmemiş olmak, Türkçe okur-yazar olmak, kaza merkezinde oturanlar için yılda 150 kuruş vergi vermiş olmak, cinayetle mahkûm olmamak, medeni haklara sahip bulunmak, zabıta ve memur olmamak. Üyeler iki yılda bir seçimle değişiyorlardı. Müslüman ve gayrimüslimlerin nüfuslarına göre eşit oranda temsil edilmeleri öngörülüyordu.
Meclise üye seçiminde uyulan yöntem ise şöyleydi: Her iki yılda bir kentin yöneticisi, müftü ve dinî temsilcilerden oluşan bir kurul, meclis üye sayısının üç katı kadar aday belirlerdi. Bu adayların mahalle meclislerinde seçilip en çok oy alan üçte ikisinin arasından mutasarrıf altı kişiyi belirleyerek atanmalarını ister, valinin onayı ile de süreç tamamlanırdı. Belediye Meclisi Başkanı ve üyeleri fahri olarak çalışırlar yani maaş almazlardı. Meclis haftada iki gün üyelerinin üçte birinin hazır bulunmasıyla toplanırdı. Bu nizamnamenin hemen ardından Giresun’da da belediye teşkilatının kurulduğu 1869 Trabzon Vilayeti Salnamesi’nden anlaşılıyor. Bu ilk belediye meclisi üyeliğinde Kaptan Yorgi de bulunuyor.
O dönem Giresun’daki gayrimüslim, özellikle de Rum nüfusundan bahsedebilir misiniz?
Kaptan Yorgi belediye başkanlığına 1885’te seçilmiştir. Kaptan Yorgi’nin uzun yıllar belediye başkanlığında bulunması şehrin merkez nüfusunun daha net bilinmesini de gerektiriyor. Vital Cuinet ve Münir Şeref Bey’in şehrin merkez nüfusuyla verdikleri rakamlar, Kaptan Yorgi’nin nasıl uzun yıllar belediye başkanlığı yaptığını açıklamaya biraz daha yardımcı oluyor. 1880’lerin sonunda Giresun’u ziyaret eden ve Düyun-u Umumiye İdaresi adına araştırma yapmış olan Fransız Cuinet’e göre , 1887’de merkez kasabada 3.588 Müslüman, 3.906 Rum, 946 Ermeni olmak üzere 8.440 kişi yaşıyor. Bu bilgi 1885’te belediye başkanlığına seçilmiş olan Kaptan Yorgi’nin kariyeri bakımından çok önemli. Yani bu tarihte şehir merkez nüfusunun yüzde 46,2’si Rumlardan ve yüzde 57,4 ise tamamen gayrimüslimlerden oluşuyor. Bu rakamlar Milli Kütüphane’de ‘Giresun’ adında bir yazma eseri bulunan Münir Şeref Bey tarafından da doğrulanıyor. Yani 1885’te Giresun’da Hıristiyanlar şehir merkezindeki nüfusun yarıdan biraz fazlasını oluşturuyorlardı. Böylece Kaptan Yorgi’nin uzun yıllar belediye başkanlığında bulunması, şehrin gayrimüslim nüfusunun Müslüman nüfusundan daha fazla olmasının sonucudur denilebilir. Bununla birlikte Kaptan Yorgi, Müslümanlar tarafından da sevilen bir kişiydi.
Kaptan Yorgi dışında Giresun’da belediye başkanlığı yapmış gayrimüslim var mıdır?
Kaptan Yorgi dışında Matos Ağa, 1912-1914 senelerinde Giresun’da belediye başkanlığı yapmış. Bununla birlikte vilayet nizamnamesi gereğince Müslüman ve gayrimüslim topluluklar, nüfusları oranında belediye meclisinde temsil edilmişler. Trabzon Vilayeti Salnamesi’ne göre 1888, 1898, 1901-1903 yıllarında Giresun Belediye Meclisi’nin beş üyesinden üçü gayrimüslimdi.
Kaptan Yorgi’nin ailesi, kendisi vefat ettikten sonra Giresun’da herhangi bir ayrımcılığa maruz kaldı mı?
Kaptan Yorgi’nin vefat tarihi ne yazık ki net değil, ancak 1904 veya 1905 olduğu biliniyor. Kaptan Yorgi’nin ölümünden sonra ailesi Giresun’da 1919’a kadar sorunsuz bir şekilde yaşamış. Kaptan Yorgi’nin oğlu Konstantin Konstantinidis, Pontusçuluk hareketinin fikir babalarından olduğu için hakkında birçok bilgi ve belge bulunuyor. Kaptan Yorgi’nin bir başka çocuğu ise Yorgi Pavlidi ile evlenen Herakliya Pavlidi. Bunların damadı ise bir ara Topal Osman Ağa ile ortak gaz yağı ticareti yapan Kayserili Panayotoğlu Murat Efendi’dir. Bunlarla ilgili ilk bilgimiz, Giresun’da yaptırdıkları kârgir bir binanın belediye tarafından yıktırılmasıyla ilgili. Söz konusu bina Giresun çarşısının yeniden imarı sırasında Kasım 1915’te yıktırılmış, fakat daha sonra ruhsat verilerek yeniden yaptırılmış.
Kaptan Yorgi Paşa, ölmeden önce mezarını bir anıt şeklinde yaptırmış. Giresun’un eski resimlerinde de görülen bu anıt, duvarında meydana gelen bir çatlağın etrafa tehlike saçması üzerine Topal Osman Ağa tarafından 1922’de yıktırılmış. 1950’lerde bugünkü Giresun-Trabzon sahil yolunun inşası sürerken, Kaptan Yorgi’nin mezarı, yol üzerinde bulunduğu için tamamen yıkılmış. Kaptan Yorgi ve ailesine ait olan kemikler, Marsilya’da bulunan yakınlarına haber verilerek koruma altına alınmış, daha sonra Rumlar, Kaptan Yorgi ve ailesinin kemiklerini ve mezar kalıntılarını gemi ile götürmüşler.
‘Giresunlular Kaptan Yorgi’yi yeterince tanımıyor’
Bugünkü Giresun halkı, Kaptan Yorgi’ye dair ne kadar bilgiye sahip?
Bugünkü Giresun halkı, şehirde 19 yıl belediye başkanlığı yapmış olan Kaptan Yorgi Paşa’yı yeterince tanımıyor. Bu normal bir durum. Bu bilinmemezlik, Kaptan Yorgi ile ilgili değil. Kaldı ki 30 yıl önce seçilen belediye başkanları da tanınmıyor. Giresun belediye başkanları arasında şehrin hafızasında yer etmiş bir isim varsa, o da Topal Osman Ağa. Köylüsünden kentlisine kadar Giresunluların tanıdığı belki de, tek isimdir. Yalnız şehirde üniversite mezunu, kentli ve tarihe ilgi duyan kişiler Kaptan Yorgi Paşa’yı tanıyor. Ben Türk tarihçiliğindeki bu bilinmezliği ortadan kaldırmak amacıyla 2012’de Libra Kitabevi tarafından yayımlanan ‘Giresun Rumları ve Gayrimüslim Bir Belediye Başkanı: Kaptan Yorgi Konstantinidi Paşa’ adlı bir kitap kaleme aldım. Bu kitapta Giresun’a hizmeti görev bilmiş olan Kaptan Yorgi’yi, dönemin Türk, Rum ve Ermeni nüfusunu, Rumların ticari faaliyetlerini, Giresun’da Rumlar tarafından yapılan kilise ve okulları Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgelerine göre inceledim. Böylece özelde Giresun ve genelde Türk ve Rum halklarının tarihine dair bir bilinmezi açıklamaya ve ortaya koymaya çalıştım.