NAZAR BÜYÜM

Nazar Büyüm

DÖNÜP BAKTIĞIMDA 

Ne oluyor? Neler oluyor?...

Önce bir tespitle başlayalım.

Son 30-40 yılda dünya tarihinde yaşanan en büyük terör ve katliamlar dine dayandırılan korkunç eylemlerdir:

Taliban. El Kaide. Boko Haram. IŞİD.

Bunların tümü de İslam dinini esas alan, doğru yorum/yanlış yorum, İslam sancağı altında dehşet saçan örgütlerdir. Tespit bu.

Bunları, bu ezeli, öncesi olmayan çeteleri, örneğin PKK ile, PYD ile karıştırmamak, karşılaştırmamak, denk tutmamak gerekir. Birinci ve ölümcül hata, böyle düşünmek, böyle davranmak olur. 

Saydığımız bu örgütlenmelerin hepsi de bugün ayakta. Aktif. Ölümcül. En yakındaki ve en tehlikeli olan şu anda IŞİD. Irak Şam İslam Devleti.

Bunların farklı yapıları olabilir. Var zaten. Ama hepsi de İslamı öne sürüyor kafa keserken, çocuk, kadın katlederken, toplu katiamlarla dehşet saçarken. 

Onlarla dini, İslamı öne sürerek savaşmak anlamsız ve yararsız. Yok, İslam o değil, bu! Münazaradayız sanki. Geçiniz.

Yaygınca benimsenen bu tutum, dünyanın geri kalan bölümüne bir mesaj: ‘Olanlara bakmayın, İslam bu değil...” Bu yaklaşım Taliban’a, El Kaide’ye, Boko Haram’a, IŞİD’e işlemez. Geçiniz.

Eskileri bırakın, dün Ankara, bugün Paris. Kızım Londra’dan yazıyor, “Bakalım bizim burda, nereye gelecek ölüm...”

Bunlar, tarihte eşi olmayan bu 30-40 yıl, nasıl başladı?

Önce Afganistan. Ruslar. Sonra gene Afganistan. Amerikalılar. Peşinden Irak. Kuveyt. Yıl 1991.  Baba Bush. Sonra gene Irak. 2001. Bu kez işgal. Oğul, George ‘Dablyu’ Bush.

Sonra, desteklenen, OLEY’lerle kadeh kaldırılan Arap Baharı. Tunus. Libya. Mısır. Ve sonra, en yakınlarda, Suriye.

Hatırlayalım: Oralarda vuku bulduğu varsayılan, batıda coşkuyla karşılanan neydi? Diktatörlüklerin yıkılması, halkın özgürleşmesi, insan hakları, demokrasinin kurulması... Değil mi? 

Ne oldu?

1.500.000 çocuk, BİRBUÇUKMİLYON ÇOCUK öldü, katledildi. 6 milyon insan yerinden yurdundan edildi. Dört milyon ölü, üç misli yaralı... Demokrasi kuruldu mu? Hayır. Ne elde edildi? Ölüm! Zulüm! Bunu yaratanlar -hadi cömert ve hayırhah davranalım- belki saftılar, iyi niyetliydiler, ama kitlesel katliamın faili, katili oldular. Bush’lar, Blair’ler, Clinton’lar...

Ve işte... dünya bunların yönettiği bir yer öyle mi?

Bugün, şu yazıyı yazdığım sırada, Obama Antalya’da konuşuyor. IŞİD’in nasıl korkunç, insanlık dışı bir terör örgütü olduğunu, onunla nasıl savaşılacağını, bu konuda 64 ülkeli koalisyonun ne denli kararlı olduğunu anlatıyor.

Aynı saatte Hollande Fransız parlementosunun birleşik toplantısında konuşuyor. Fransa halkının korkmadığını, sebatını, 10 savaş uçağının IŞİD komuta merkezini nasıl vurduğunu anlatıyor. 

Eyvah! Biz bunlarla mı dünyayı yaşanır hale getireceğiz? Bu muhteremler mi kuracak çocukların geleceğini?

Kim çıkıp söyleyecek tüm bunlardan vahşi kapitalizmin sorumlu olduğunu? Kim itiraf edecek tüm bunlara Vietnam’da, Afganistan’da, Irak’ta, bugün Suriye’de yapılanların yol açtığını? Kim açıklayacak yüzbinlerce insanın Akdeniz, Ege sularında boğulmayı niçin ve nasıl göze aldığını? Bunlar yakın zamandakiler; ya iki yüz yıldır tüm dünyaya yaşatılan zulüm? Sömürgecilik? Kölecilik? Tahakküm? Despotizm? Kapitalizm? Ve şimdi globalizm, yani modern sömürgecilik?... Kim anlatacak bunları? Kim diz çökerek günah çıkartacak bunlar için? Kim yakıp yok edecek bu kahrolası, insanlık dışı düzeni?

Kim, mesela, cesaretle açıklayacak Saddam’ı, Kaddafi’yi, Esad’ı tahttan indirmenin barışçı yolları mümkünken bu korkunç 30 yıla kendilerinin yol açtığını? Petrol için. Silah satmak için.

Kim anlatacak bize, Saddam’ı, Kaddafi’yi indirmek, “halkları despottan kurtarmak, o ülkelere demokrasi getirmek için” açılan bu korkunç savaşlar ortadayken, Suudi’lerin, Kuveyt, Katar şeyhlerinin nasıl ve niçin baştacı edildiklerini? Ürdün’de kralla, Sudan’da El Beşir’le niçin müttefik olduklarını? Batı’nın şımarık evladı İsrail devletinin niçin kayıtsız şartsız destek bulduğunu? 

Bunlar mı, bu yöneticiler, bu afra-tafralı taşra-safralı, kendini iki bok sanan kuklalar mı? İkiyüzyıldır kurulmuş sahnenin ortasında başrole çıkartılan bu biçare gölgeler, bu nöbetçi dublörler mi? Eyvah ki ne eyvah! 

Ve gelelim bugünkü soruya:

Kim açıklayacak, anlatacak, izah edecek, pasaportları, sınırları, bayrakları, tanınmışlıkları yokken, IŞİD’in 4 yıldır, tam DÖRT  yıldır, nasıl silah, cephane bulduğunu? 

Başlangıçta, evet, silahlarını, cephanelerini bırakıp kaçan Irak ordusunu söylediniz...

Başlangıçta, evet, Suriye ordusundan ellerine geçen silah ve mühimmatı anlattınız...

Peki de, dört yılda bunlar bitip tükenmedi mi? Bunlar, IŞİD, şimdi, bugün, silahı mühimmatı nereden buluyor? 

Bunlar Türkiye’den geçen birkaç TIR’la olmaz!

Silah parayla alınır. Parayı nereden buluyor?

Parayı işlettiği petrolden buluyor; peki, o petrolün nerede, hangi kuyulardan çıkartıldığı belli... Çölde bir cigara paketinin markasını okuyabilen casus uydularınız o kuyuları bulamıyor mu? Yoksa, Kuveyt’te yediğiniz halttan ders aldınız da, “Yarın bizim elimize geçer, kuyuları ateşe vermeyelim,” diye geri mi duruyorsunuz?

Peki, o petrolü nasıl, kim aracılığıyla, kime satıyor IŞİD? 

Bu kadar istihbaratınız var, bunu bilmek, bulmak zor mu?

Biliyorsanız, buluyorsanız, niçin söylemiyorsunuz? Niçin önlemiyorsunuz?

Yoksa sakın, epi-topu 30-40 bin kişiden oluşan bu sergerdeleri ortadan kaldırmak işinize mi gelmiyor?

Yoksa sakın, dünyayı diken üstünde yaşatmak hesabınıza daha mı denk düşüyor? 

O zaman Ankara için, Paris için döktüğünüz göz yaşları, döktürdüğünüz söylevler iğrenç ötesi, rezil ötesi itiraflar olmuyor mu?

Koca koca adamlar, kürsülerde, koca koca sözler söylüyorsunuz! Niçin işin aslını açıklamıyorsunuz?

Niçin kurduğunuz, her on-yirmi yılda “yeni düzen” diye pişirip ısıtıp önümüze sürdüğünüz bayat yemeği artık çöpe atmayı, dürüst olmayı, dünyaya gerçek ve yeni, taze, sağlıklı bir ufuk açmayı denemiyorsunuz? 

G20’niz, Birleşmiş Milletleriniz, Avrupa Birliğiniz, NATO’nuz, IMF’niz, Dünya Bankanız, her şeyiniz var. Stratejik ortaklıklarınız, model ülkeleriniz, uluslararası toplumunuz, demokratik ilkeleriniz, batı uygarlığınız, medeniyetler ittifakınız, her şeyiniz yerli yerinde. Güvenlik Konseyi gibi bir icra kurulunuz da mevcut. Paranız pulunuz tankınız tüfeğiniz maşallah! NİÇİN DÜNYA DEDİĞİMİZ BU KÜÇÜCÜK GEZEGENİ TORUNLARIMIZIN YAŞAYABİLECEĞİ BİR YER HALİNE GETİRMEYİ AKLINIZDAN GEÇİRMİYORSUNUZ???

Kurumla taşıdığınız acınası, gülünç kartvizitinizi lacivert yakanızdan söküp bunu bir düşünün, sizi gidi papucumun başbaşkanları... Eski beyler, yeni beyler, sizi gidi bey eskileri!