Hrant Dink cinayetinde sorumluluğu olan kamu görevlilerine dair iddianamenin Başsavcılık tarafından iade edilmesi, soruşturmayı yeni bir boyuta taşıdı.
Dink Ailesi avukatı Bakırcıoğlu, Başsavcılığın istediği şekilde, iddianameden Engin Dinç, Ahmet İlhan Güler ve Reşat Altay’ın çıkarılması durumunda iddianemenin meşruluğunun zedeleneceğini yineledi. Başsavcılığın iade gerekçesinde, İstanbul İl Jandarma İstihbarat’ın olay yerinde bulunduğunu söylemesi ise davanın gidişatı açısından önemli bir gelişme.
Hrant Dink cinayetinde kamu görevlileriyle ilgili soruşturmada Savcı Gökalp Kökçü tarafından hazırlanan iddianamenin Başsavcılık tarafından iade edilmesiyle ilgili tartışmalar sürerken, yeni ve kritik bilgiler de iade gerekçesiyle ortaya çıktı.
Başsavcılık, iade gerekçesinde, soruşturmayla ilgili önemli bir detaya yer vererek, cinayet gününe ait kamera kayıtlarında, Trabzon ve İstanbul İl Jandarma personellerinin olduğunun tespit edildiğini açıkladı. Böylece İstanbul Jandarma İstihbaratı’nın da cinayetin şüphelileri arasında yer aldığı, resmî yargısal bir makam tarafından beyan edilmiş oldu.
‘Suç örgütü kurma’
Başsavcılık tarafından gönderilen yazıda, soruşturmanın, eylemin suç örgütü kurularak işlendiğine dair birtakım delil ve emarelere ulaşılması üzerine, dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı ile Trabzon ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında, “Suç örgütü kurma, kasten öldürme, ihmali surette ölüme neden olma, resmî belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanma” suçlarından yürütüldüğü vurgulandı.
Daha önce hakkında kamu davası açılan sanık Ogün Samast ile suç ortaklarının, olay günü ve öncesinde istihbarat görevlilerince takip edildiğinin aktarıldığı yazıda, bu haliyle olayın işlenmesinde iştiraki olduğundan bahisle, bazı kamu görevlileri hakkında iddianame tanzim edildiği kaydedildi.
Kamera kayıtlarında jandarma tespit edildi
Olayın geçtiği yerde bulunan iş yeri kamera kayıtlarında, sanık Ogün Samast’a yardımcı-gözlemci ve takipçi olduğu düşünülen bir kısım şüphelilerle ilgili yapılan çalışmalara göre, bu kişilerin Trabzon ve İstanbul İl Jandarma personelleri olduğunun tespit edildiği belirtilen yazıda, örgütsel yapı içinde hareket ettikleri yönünde ciddi delil ve emare bulunan bu kişilerle ilgili evrakın soruşturma dosyasından ayrıldığı aktarıldı. Yazıda, diğer 25 kamu görevlisi şüpheliyle ilgili evrakın ise iddianameye bağlandığı anlatıldı.
‘Dinç, Altay, Güler’ krizi
Başsavcılığın iade yazısında, sonradan toplanacak delillerin, şu an hakkında dava açılan şüphelilerin durumunu değiştirebileceği vurgulandı. Yazıda, mevcut duruma göre haklarında, “ihmal suretiyle ölüme neden olma” suçundan hapis cezası istenen bazı şüphelilerle ilgili yeterli delil olmadığı halde, suçla irtibat ve illiyet bağı kurulmasının hakkaniyete uygun düşmeyeceği değerlendirmesi de yapıldı.
Soruşturma savcısı Gökalp Kökçü’nün hazırladığı iddianamede, 25 kamu görevlisi hakkında ceza istenmişti. Başsavcılığın iade gerekçeleri arasında, halen İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yapan Engin Dinç, dönemin Trabzon İl Emniyet Müdürü Reşat Altay ve dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’in iddianameden çıkartılması da var. Başsavcılık, söz konusu üç isimle ilgili suçlamaların yeterince delillendirilmediğini iddia etti.
Savcı şikâyet edildi
İddianamenin ikinci kez iade edilmesinin ardından, gözler soruşturmayı yürüten Savcı Gökalp Kökçü’ye çevrildi. Savcı Gökalp Kökçü’nün, hazırladığı iddianameden dolayı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikâyet edildiği yönünde basında haberler yer aldı.
Hakan Bakırcıoğlu: İddianame onaylanmalıdır
Dink Ailesi avukatı Hakan Bakırcıoğlu ise, Başsavcılığın iade gerekçelerine ilişkin olarak şunları söyledi:
“Dink cinayeti soruşturmasını, 2014 yılında Savcı Yusuf Hakkı Doğan devraldı ve cinayette sorumluluğu olan kamu görevlilerinin şüpheli sıfatı ile ifadeleri alınmaya başlandı. Doğan’ın Yargıtay’a atanması üzerine, 2014 yılı Aralık ayında soruşturma dosyası Savcı Gökalp Kökçü’ye devredildi. Savcı Kökçü, bir yandan Dink cinayetini organize eden, icra eden örgütü ve bir yandan da Dink cinayetinde sorumluluğu olan kamu görevlilerini etkili bir şekilde soruşturdu. Dink cinayetinde sorumluluğu olan kamu görevlileriyle ilgili kısmı tamamlayınca, bu konuyla ilgili iddianame düzenledi. Savcı Kökçü tarafından düzenlenen iddianamede, yargılanmasını istediğimiz kamu görevlilerin tümü yer almasa da bütünsel sorumluluğu ve kasten öldürme suçunu düzenleyen Ceza Kanunu’nun 82 ve 83. maddelerini esas alarak düzenlenmesi, suçlamaların delil ve belgelerle desteklenmesi nedeniyle müşteki taraf olarak tarafımızdan önemsendi ve olumlu bulundu.
“Örgüt soruşturması sürüyor”
Savcı Gökalp Kökçü, iddianame düzenlerken Dink cinayetini işleyen örgütün üst yapılanması ve bağlantılarını açığa çıkarmak üzere de soruşturma dosyasını açık tuttu. Bugün de örgütün soruşturulmasına devam ediliyor. Başsavcılığın iade nedeni olarak belirttiği örgüt soruşturmasının tamamlanmamış olduğu gerekçesi, kabul edilebilir bir gerekçe değildir; çünkü, örgüt soruşturması kapatılmamıştır, bu soruşturma devam etmektedir.
Öncelikle Engin Dinç, Ali Fuat Yılmazer, Ahmet İlhan Güler, Reşat Altay ve Ramazan Akyürek’in de aralarında bulunduğu 25 kamu görevlisi hakkında Savcı Kökçü tarafından düzenlenen, fakat Başsavcılık tarafından iade edilen iddianamenin iadesi kararından dönülmeli ve iddianame onaylanmalıdır. Zira, Dink cinayetinin işlenmesinde ağır sorumluluğu olan Ahmet İlhan Güler, Reşat Altay ve Engin Dinç’in iddianameden çıkarılması kararından vazgeçilmemesi, kamu görevlilerinin Dink cinayetindeki bütünsel sorumluluğunun bertaraf olunması sonucunu doğuracak ve bu durum, iddianamenin meşruluğunu ciddi şekilde zedeleyecektir.
‘Soruşturma Kökçü tarafından yürütülmeli’
Sonrasında da muazzam önemde olan Dink cinayetini işleyen örgütün üst yapılanması ve bağlantılarının açığa çıkarılması için soruşturma derinleştirilmeli ve sonlandırılmalıdır.
Cinayeti işleyen örgütün üst yapılanmasının açığa çıkarılması için yürütülen soruşturmanın, dosyaya hâkim olan ve soruşturma dosyasını devraldığı tarihten itibaren etkili bir soruşturma yürüten Savcı Gökalp Kökçü tarafından yürütülmesi gerekliliğinin özel önemini de beyan etmek isterim."