Hrant Dink Cinayeti Davası'nda, dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler, tanık olarak ifade verdi. Güler, Dink'in öldürüleceğine dair İstanbul Emniyeti'nin bilgisi olmadığını ve kendisine de herhangi bir bilgi verilmediğini öne sürdü. Güler, Trabzon Emniyeti ve İstihbarat Daire Başkanlığını işaret etti.
Hrant Dink cinayeti yaşandığı dönemde İstanbul Valisi olarak görev yapan eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, Dink Cinayeti Davası'nda tanık olarak dinlendi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz bazı sanıklar katıldı.
Güler, cinayetle ilgili TBMM Araştırma Komisyonu ve başka değişik kuruluşlara daha önce bilgi verdiğini hatırlattı.
Valilik görüşmesi
Hrant Dink, 24 Şubat 2004 tarihinde Sabiha Gökçen'le ilgili haberi yayımladıktan sonra İstanbul Valiliği'ne çağrılmış, Vali Yardımcısı ve MİT görevlileri kendisiyle görüşme yapmıştı. Dink görüşmeye dair yazdığı yazıda ''Zaten de konuşmaların içeriğinden, beni hangi amaçla oraya çağırdıkları belliydi. Haddimi bilmeliydim... Dikkatli olmalıydım... Yoksa iyi olmazdı!” diye yazmıştı. Daha önce soruşturma aşamasında ifade veren dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, söz konusu görüşmenin, Genelkurmay Başkanlığı tarafından MİT Müsteşarı aranarak talep edildiğini ve bu talebin kendisine Vali Güler tarafından iletildiğini iddia etmişti. Güler ise Ergun Gungör'ün görüşmeye dair kendisine bilgi verdiğini, kendisinin talimat vermediğini iddia etti.
Güler, görüşmeye dair şunları söyledi,
''Sabiha Gökçen yazısı üzerine kamuoyunda infial oluştu. Basının ve değişik kurumların açıklamaları oldu. O görüşme cinayetten 2 yıl 10 ay 25 gün önce yapıldı. Ancak Hrant Dink, ölümünden bir hafta önce yazdı. Sanki öldürülmeden bir hafta önce Valiliğe çağrılmış gibi kamuoyunda yanlış bir kanaat oluştu. Görüşme kendisinden bilgi alınması ve hassasiyetlerin aktarılması ve haber kaynağının sorulmasıydı. Görüşmeyi yapan kişi Valilik'teki azınlıklardan sorumlu vali yardımcısıdır. Tehdit ve baskı yoktur. Aradan geçen zaman zarfında da Dink'in bir beyanı olmamıştır. Daha sonra müfettiş incelemeleri de yapıldı. Müfettişlerin talepleri yerine getirildi.''
''Görüşmenin cinayetle hiçbir bağı yoktur. Kamuoyundaki hassasiyet paylaşılmıştır. Vali Yardımcısı Ergun Güngör'ün, bana böyle bir görüşme talebi olduğunu ilettiğini hatılıyorum. Başka detay hatırlamıyor. Sabiha Gökçen, haberindeki bilgiyi nereden aldığı sorulmuştur. Basın özgürlüğü kapsamında yapılan bu haberin sıkıntılar yarttığı ifade edildi. Baskı ve tehdit söz konusu değildir. Hrant Dink, aradan geçen zaman içinde hassasiyetlerini yazabilir ilgili kurumlara başvurabilirdi. Ama ölümünden hemen önce yazdığı için sanki baskı oluşturulduğu, gözdağı verildiği gibi bir algı oluştu.''
''Bu tip görüşmeler resmi organizasyonla yapılmaz. Azınlık işlerinden sorumlu olduğu için Vali Yardımısı'nın odasında yapılması uygun görüldü. Bu aba altından sopa göstermek gibi bir durum değildir.''
''Görüşmenin talimatını kimden geldiğinin bir önemi yok. Ben Ergun Güngör'ün beni bilgilendirdiğini hatırlıyorum. Önemli olan görüşmenin yapılmasıdır. Valilik'te yapılmış olması samimiyetin göstergesidir.''
''Görüşmenin Genelkurmay'dan istendiğini bilmiyorum. Benim tasarrufumda değil. O kısımları beni alakadar etmez.''
''Görüşmeden sonra bir değerlendirmede bulunmadık. İçişleri Bakanlığı'na da bilgi verilmedi. MİT'le de görüşmedim. İstihbarat kendi işini yapar. Hrant Dink'ten belge alındığından da haberim yok''
'Bana bilgi verilmedi'
Güler, Trabzon Emniyet İstihbaratı'ndan İstanbul Emniyet İstihbarat Şubesi'ne, cinayet öncesinde Yasin Hayal'in İstanbul'da Hrant Dink'e yönelik ses getirici eylem yapacağı bilgisinin gönderildiği ve kardeşi Osman Hayal'in İstanbul'da olduğu yönündeki yazıyla ilgili olarak da açıklama yaptı.
''Trabzon Emniyet'inde 11 ay boyunca yürütülen soruşturması ve takibi var. Dinlemelerin yapıldığını biliyoruz. Benim bu yazıdan cinayet sonrasında bilgim oldu. Emniyet Genel Müdürlüğü'ne 20 'ya yakın yazı yazılmış ve bunlardan sadece bir tanesi İstanbul'a gelmiş. Ham bir bilgi notu olduğunu biliyoruz. İstihbarat Şube Müdürü ve İl Emniyet Müdürü'nün bilgisi olmamış. Şahsıma da bilgi verilmedi. Çok önemli olan konularda İl Valisi'ne bilgi verilir.
'Koruma talebi yoktu'
Güler, Hrant Dink'e dönük koruma tedbirlerinin neden alınmadığına ilişkin de konuştu.
''Kendisinin bir koruma talebi olmadı. Koruma Yönetmeliği açıktır. Bu yönetmelik hükümleri gereğince istihbarat birimleri koruma tedbiri konusunda teklif yapar. Teklif yapılmamış. Yasal süreç başlatılmadı.''
''Dink'in koruma istemediği konusunda emniyetten bana kanaat iletildi.
''Hrant Dink'in 301. Madde'den dolayı yargılamaları çerçevesinde protestolar olduğunu biliyorum. Bu tip protestolar zaman zaman olur. Rahmetli Mutafyan'ın talebi üzerine Ermeni kurumlarında koruma tedbiri alınmıştı. Agos ve çevresi de dahil edilerek.''
''Konunun asıl dayanağı Trabzon'daki soruşturma. Takip sonucunda İstihbarat Dairesi ve Trabzon'dan bilgi gelmediği için İstanbul Emniyeti de böyle bir talepte bulunmamıştır. İl Emniyet Müdürü böyle bir teklif getirseydi önlem alırdı.''
''İstanbul İstihbarat'a gönderilen yazı ham. Yer, zaman, kişiler, ihtimaller yok. İstihbarat inceleme yapmış, öyle biri olmadığını tespit etmiş. Trabzon Emniyeti, elindeki bilgileri İstihbarat Daire Başkanlığı'na bildirmesine rağmen İstanbul Emniyeti'ne bilgi verilmedi. Bilgi intikal edilseydi gereken yapılırdı''
Cinayet günü ve sonrası
Güler, cinayet günü ve hemen sonrasında Bakanlıkların olaya el koymasının doğal olduğunu ve süreci İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ın yürüttüğünü söyledi. Güler, cinayetin hemen ardından failin yakalanmasına dönük çalışma yapıldığını ve daha önce gelen istihbarat yazısının gündeme gelmediğini söyledi.