Seçimlere bir ay kaldı. Bu hafta partiler, teker teker seçim beyannamelerini açıklıyorlar. Son zamanların en gergin seçim süreçlerinden birinin içindeyken, HDP’nin alacağı oy en büyük merak konusu. 2 Ekim’de seçim kampanyasının startını verecek olan HDP’nin Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, son dönemde parti etrafında yaşanan tartışmaları değerlendirdi.
Gözaltında işkenceyle ilgili, İçişleri Bakanı Selami Altınok’un yanıtlaması talebiyle bir soru önergesi verdiniz. Kötü muamelede nasıl bir artış var?
Özellikle 7 Haziran’dan itibaren işkencenin eskiden olduğu gibi sistematik olarak uygulanmaya başladığına dikkat çekmek istedik. Bize gelen çok fazla şikâyet var. Yakından takip ettiğim birkaç vakayı örnek vereyim: Bursa’da 16 yaşlarında iki tane Vanlı işçi çocuk, ciddi işkencelere maruz kaldı ve zorla sahte ifadelere imza attırıldı ve o ifadeler üzerine başkaları tutuklandı. Kadınlara yönelik olarak gözaltında çıplak arama artıyor, Adana’da Figen Şahin, Ankara’da Diyarbakır Sur Belediyesi Eşbaşkanı Fatma Şık Barut ve Silvan Belediyesi Eşbaşkanı Yüksel Bodakçı, basına yansıyan sadece birkaç olay. 7 Haziran’dan sonra, merkez,a gidecek olanlar arasındaimkave zorlalanmeye başladı. dum, uykusuz olmama rağmen dikkatim iyiydi. hiç ki, bu farkındalık bazî bir konsept devreye sokuldu, haklar askıya alındı, yeni bir dönem başlatıldı. Gözaltında kötü muamelenin yanı sıra, çok fazla sivil ölüm var. Barış söylemimize karşı, savaş söylemini göklere çıkaran bir politika mevcut.
Bismil’de roketatar nedeniyle 8 yaşındaki Elif Şimşek’in hayatını kaybetmesi üzerine, Diyarbakır Barosu geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapmış, PKK’ye sivil yaşam alanlarında çatışmaya girmemesi yönünde bir çağrıda bulunmuştu. Örgütün şehir yapılanmasının dahil olduğu çatışmaların HDP’nin demokratik siyaset alanını daralttığına yönelik eleştiriler var. Yorumunuz nedir?
Bu konuda ifadelerimiz ve görüşümüz çok net. Savaşın olduğu ortamda, seslerin duyulmadığını düşünüyoruz. Demokratik siyaset alanı daralıyor. Birileri bunun üzerinden propaganda yapıyor, ama bunu kesinlikle yanlış buluyoruz. Silahların derhal, iki taraflı susması gerekiyor. Bunun mümkün olduğunu biliyoruz. Şu anda İmralı’da bekleyen bir masa, bir muhatap var. İki buçuk yıl görüşmelerin sürdürüldüğü Sayın Öcalan orada duruyor ve 5 Nisan’dan beri kendisine ağır bir tecrit uygulanıyor. KCK, “Biz tahkim edilmiş bir ateşkesi konuşmaya hazırız” açıklaması yaptı. Ama buna rağmen AKP, “Biz beton dökeceğiz, öldüreceğiz” şeklinde açıklamalarla, savaşı derinleştirmeye çalışıyor.
YSK’nın sandıkların taşınmasına yönelik kararını açıklaması bekleniyor. YSK’nın kararının ne yönde olacağını tahmin ediyorsunuz?
YSK, hukuki ve bağımsız bir kurumsa, yetkisini Anayasa’dan alıyorsa, mevcut seçim kanunlarına bağlıysa, bu kararı kesinlikle veremez. Mevcut Anayasa’ya göre, seçmenlerin nerede oy kullanacağı önceden ilan edilir, sandıkların kurulacağı yer bellidir ve seçim buna uygun olarak yapılmak zorundadır. Bunu HDP’nin görüşü olmaktan ziyade, mevzuat ve Anayasa gereği söylüyoruz. Aksi halde, ortada bir seçim olduğundan, halkın iradesinin sandığa eksiksiz yansıdığından bahsetmek olanaklı değil. Bu, seçimi gayri meşru ilan etmek anlamına gelir. Geçmişte de aynı talepler YSK’nın önüne gitti ve reddettiler. 2002’de, bizzat Erdoğan’ın seçildiği seçimler Siirt’te iptal edildi, çünkü bazı yerlerde sandık kurulmamıştı. Aynı durumu, bu dönem yürürlüğe koymak istemelerinin başka bir anlamı var. Seçmeni zorlamak, oy kullanmasını önlemek, baskı altına almak, HDP’nin oy oranı düşürmek gibi amaçlar güdülüyor. Zaten seçimlere daha bir ay varken, sandık kurulup kurulamasına karar vermek mümkün değil.
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen’in ‘seçimi boykot’ açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bilgen, medyaya, YSK’dan sandıkları taşıma kararı çıkarsa boykotun tartışılacağı yönünde bir açıklama yapmış; sonrasında Twitter hesabından bir açıklama daha yapıp, “Boykotu değil, bizi kapatma ya da baraj altında bırakma hayalleri kuranlara, en güçlü demokrasi dersini vermenin imkânlarını tartışıyoruz” demişti. Boykot gündemde mi?
Boykot bizim gündemimizde değil. Böyle bir tartışmamız yok. Ayhan Bilgen’in açıklaması yanlış yorumlanmış diye düşünüyoruz. Bir kısım medya, aylardır HDP’siz HDP’yi tartışıyor. Boykot da bilinçli bir şekilde gündeme getirildi. Ama sandıkların taşınması durumunda halk ne yapar? Kesinlikle gidip oyunu verir. Önemli olan, halkı taşıma kararıyla zora sokmamaktır. Engellisi, yaşlısı, hastası var. Devlet, vatandaşın güvenliğini, huzur içinde oy vermesini sağlamakla yükümlü. “Senin sandığını taşıyorum” demesi, ciddi bir tartışmayı beraberinde getirir.