New York Eyalet Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde çatışma ve çözüm süreçleri üzerine doktora çalışması yapan Harun Ercan, AGOS’un sorularını yanıtladı.
Seçimlerin ardından çözüm süreci, yerini çatışmalara bırakmış durumda. Her gün ölüm haberleri gelmeye devam ediyor. HDP’den, çeşitli sivil toplum kuruluşlarından ve aydınlardan, PKK’ye dönük silah bırakma çağrıları da geliyor. Ancak, çağrılar şimdiye kadar karşılık bulmuş değil; çatışmaların şiddeti artmaya devam ediyor.
New York Eyalet Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde çatışma ve çözüm süreçleri üzerine doktora çalışması yapan Harun Ercan, AGOS’un sorularını yanıtladı.
Suruç Katliamı’ndan sonra savaş tırmandı. Özellikle PKK son dönemde saldırıları yüksek boyuta taşıdı. PKK, HDP'nin ve çeşitli kesimlerin çağrılarına rağmen savaşı neden yükseltiyor?
PKK yetkilileri tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında, yaşanan çatışmaların başlangıcına dair iki temel vurgu göze çarpıyor. Birincisi, savaşı PKK'nin değil AKP'nin başlattığı diğeri de yaşanan sürecin Rojava'daki gelişmelerden bağımsız okunamayacağı. Aslında PKK, son 9 yılda süregiden inişli çıkışlı barış ve çatışma sürecinden ne öğrenmişse ona göre hareket ediyor. "Askeri alanda PKK devlet şiddetine mukabil caydırıcı karşı-şiddet kullanamazsa T.C. asla yeniden müzakere masasına oturmaz". Hem Oslo süreci hem de son çatışmasızlık süreci, PKK'nin askeri alanda yenilemeyeceğini göstermesi sonrası başlamıştı. Ama son PKK eylemlerini tetikleyen dinamikler tamamen aynı değil. Tarih tekerrür etmiyor. AKP, çatışmasızlık sürecinde yitirdiği tüm siyasi ve askeri inisiyatifi geri almak için HDP'nin en fazla oy aldığı ilçelere dönük operasyonlar başlattı. Burada sivillere dönük yaşanan yoğun katliamlar PKK eylemlerini tetikleyen birincil faktör. İkincisi ise, Erdoğan'ın başkanlık ısrarı doğrultusunda oluşturulan yeni savaş bloğunun savaşma iradesini kırma gayesi. PKK bu iradeyi kıramazsa, AKP'nin kontrollü savaşla istediğini elde edebilmesi söz konusu. Kırabilirse, AKP'nin savaş bloğunun harç tutmadan dağılması gerçekleşebilir.
HDP'ye dönük PKK'den eleştiriler geliyor. PKK açısından HDP şu anda nasıl bir yerde duruyor. Özellikle son seçim sonucu göz önüne alındığında?
PKK'nin yapılan eylemlerin HDP projesi üzerinde yaptığı yıpratıcı engelleri "kaçınılamaz zarar" olarak gördüğü kanısındayım. PKK, HDP projesinin hep desteklendiğini, bu projenin seçimlerde görüldüğü üzere başarılı olduğunu ama AKP'nin demokratik olmayan yollarla HDP'ye siyaset yaptırmamanın yolunu bulabileceğine inanıyor. Farklı bir deyişle, PKK'nin AKP'ye duyduğu korkunç güvensizlik, temel belirleyici faktör. Savaşın seçimden büyük olduğu algısı söz konusu. "PKK, HDP'nin önünü kapatmaya çalışıyor" hipotezini ortaya koyanlar ise çatışma sahasına Türkiye ve Kuzey Kürdistan diye baktıkları için resmi tam göremiyorlar. Tek bir çatışma durumundan değil, Çatışma Analizi ve Çözümü literatüründe "çatışma kompleksi" olarak geçen birbirleriyle bağlantılı bir dizi silahlı çatışmayı göz önünde bulundurmadan PKK'nin politik şiddet eylemlerini anlamak zor. AKP, İncirlik anlaşmasıyla IŞİD'e karşı YPG/J ilerleyişini oldukça yavaşlattı. PKK, savaş bloğunun çatlamasının Rojava'da IŞİD'e karşı yürüttüğü mücadeleyi de rahatlatacağını hesap ediyor. Aksi halde Rojava'daki insani ve siyasi kazanımların tehlikeye girmesi ve Afrin kantonundaki Kürtlerin yeni katliamlarla karşı karşıya kalması söz konusu olabilir.
Son haftalarda HDP'ye dönük PKK eleştirilerinin bir diğer teması da barış siyasetini örme konusunda yetersiz kaldığı yönündeydi. Bir siyasi parti olarak HDP kadrolarının yeni çatışma sürecine değil müzakere & barış sürecine göre hazırlandığı göz önünde bulundurulursa, bu eleştirinin HDP'nin siyasi sınırlarını zorladığı söylenebilir. Bir siyasi parti olarak HDP'nin yeni siyasi süreçlere adapte olabilme hızının yavaşlığı esas siyasi yükün ve beklentinin Selahattin Demirtaş üzerinden ifade edilmesine yol açıyor. HDP'nin son saldırılara karşı vereceği sınavın ve yaptığı Cizre hamlesinin sonuçları PKK eleştirilerinin haklı olup olmadığını da ortaya koyacak.
Abdullah Öcalan, nasıl devreye girebilir? Öcalan'dan gelecek bir ateşkes çağrısı, PKK üzerinde etkili olur mu?
Abdullah Öcalan, ancak yapacağı ateşkes çağrısının pratik uygulanma koşulları olursa devreye girer. Şu anda bu koşullar yok. Öcalan'ın yapacağı her türlü çağrının siyasi ve toplumsal etki yapacağına dair kuşku yok. Ama sorunları çözen lider konumu olan Öcalan'ın, her iki tarafından yaptığı hamlelerin sonuçları net şekilde ortaya çıkana kadar veya doğrudan devlet ile görüşüp bir mutabakata varmayana kadar devreye girmesi pek olası görünmüyor.