Aslında her şey bir maçla başladı. 6 Ağustos’ta Azerbaycan’ın Gebele ve Kıbrıs’ın Apollon Limassol takımları arasında oynanan rövanş maçında Azeri futbolcu Cavit Hüseynov penaltıda attığı gol sonrasında hakaret amaçlı el kol hareketi yaptı. Kıbrıs takımı, UEFA’dan Hüseynov ve takıma karşı yaptırım beklerken, UEFA ortada bir sorun olmadığını söyledi ve Hüseynov’un takımda oynamaya devam etme hakkı kazandırdı.
Söylentiye göre, maç sırasında Kıbrıslı takımın attığı ilk golden sonra Apollon fanları Azerbaycan bayrağını yakmaya çalışmışlar. Hüseynov’un hem el kol hareketi, hem de maç sonrasında Türkiye bayrağını sallaması bunlara bir tepkiydi.
Maç sonrası yapılan basın açıklamasında Kıbrıslı gazetecinin Azeri futbolcuya “Neden Türk bayrağını salladınız?” sorusuna ise futbolcu sert biçimde “Çünkü Azerbaycan ve Türkiye böyle” diyerek gazetecinin nerdeyse yüzüne değecek şekilde ellerini yumruk yaparak toplantıyı terk etti.
Kameralara yansıyan bu hareketi, Rasim Aliyev de izledi. Azeri futbolcunun sergilediği tavır ve hareketlerinden rahatsızlık duyan Rasim Aliyev, duyduğu rahatsızlığını sosyal medyada şöyle ifade etti: ‘Bu kadar ahlaksız, terbiyesiz ve kendini kontrol edemeyen bir futbolcunun beni Avrupa sahalarında temsil etmesini istemiyorum.”
Kısa bir süre sonra telefon geldi Rasim Aliyev’e. Kendisini Cavit Hüseynov’un halasının oğlu olarak tanıtan kişi, Aliyev’e telefonda küfür etti. Ardından Aliyev’i futbolcunun kendisi aradı ve hareketlerinin yanlış anlaşıldığını, onun sadece Azerbaycan ve Türkiye arasındaki arkadaşlığı vurgulamak istediğini dile getirdi. Aliyev, bunların hepsini anlayışla karşıladı ve ortada bir sorun olmadığını söyledi. Yalnız olay burada bitmedi. Cavit’in aramasından kısa süre sonra, Aliyev’i tekrar Cavit’ın halasının oğlu aradı. Israrla Aliyev’le görüşmek istediğini söyledi. Aliyev, her ne kadar da buna ihtiyaç olmadığını söylese de ikna edemedi ve buluşmayı kabul etti.
Rasim Aliyev, bir saat sonra arabasıyla Cavit Hüseynov’un kuzeni olan kişiyle buluşmaya gitti. Tam elini sıktığı an, arkadan Rasim’in sol kulağına ağır bir darbe geldi. Yere düşen Rasim, 5-6 kişilik bir grup tarafından saldırıya uğrayarak 30-40 saniye boyunca dövüldü. Sonrasında Rasim’in telefonunu ve cüzdanını çalıp kaçtılar.
Bütün bu ayrıntıları, Rasim Aliyev’in kendisi, dövüldükten birkaç saat sonra hastanede anlatıyordu.
Yetersiz müdahale
Rasim Aliyev, başına gelen korkunç saldırıyı anlattıktan birkaç saat sonra, hayatını yitirdi. Hastanedeki doktorların da Rasim’in yaşaması için yeterince çaba göstermediğinden de kuşkulanılıyor. Dört kaburgası kırık olan Rasim’i, sadece koluna serum takarak sıradan bir hastane odasına yerleştirmeleri, bu kuşkuları arttırıyor. Yaralı olarak hastaneye getirilen Rasim’e bir an önce gereken müdahaleler yapılsaydı, kırılan kaburgaların akciğerine baskı yaptığı da anlaşılabilirdi. Rasim Aliyev, gecenin ilerleyen saatlerinde fenalaşınca iç kanaması olduğu anlaşıldı ve ameliyata alındı. Ameliyat sonrasında yoğun bakıma alınan Rasim Aliyev, hayati tehlikeyi atlatamadı ve 9 Ağustos’ta hayata gözlerini yumdu.
Futbolcu Cavit Hüseynov’un akrabası olan kişi tutuklandı. Ayrıca Rasim Aliyev’e hastanede müdahale eden doktor da soruşturmaya davet edildi. Cavit Hüseynov, olaydan kısa bir süre sonra takımdan uzaklaştırıldı ve polisin yürüttüğü araştırma bitene kadar da takım dışı kalacağı açıklandı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, konuyla yakından ilgileneceğini söyleyen bir açıklamada bulundu. Bu açıklama kamuoyunun vicdanını tatmin etmedi. Rasim Aliyev, Azerbaycan’da öldürülen ilk gazeteci değil. 2005’te evinin kapısının önünde vurularak öldürülen Elmar Hüseynov’un katilleri, hâlâ bulunabilmiş değil. 2011’de bir başka gazeteciyi, Rafig Tagı’yı bıçaklayarak öldürenler de hâlâ aranıyor.