Samatya’da Maritsa Küçük’ün öldürülmesiyle ilgili olarak tutuklu yargılanan Murat Nazaryan, ilk defa olay gününe ait bilgiler verdi. Nazaryan, cezaevinde kendisiyle görüşen akrabalarına ve avukat Eren Keskin’e olay günü yalnız olmadığını söyledi.
84 yaşındaki Maritsa Küçük’ü 28 Aralık 2012 günü Fatih Samatya’daki evinde uğradığı saldırı sonrasında hayatını kaybetmiş, Murat Nazaryan olayla ilgili olarak tutuklanmıştı. Yargılama süreci boyunca olay gününe ilişkin sorulara ‘hatırlamıyorum’ diye yanıt veren Nazaryan, ilk kez olay gününe ait bilgiler verdi. Nazaryan, olay günü yalnız olmadığını, kendisini ziyaret eden ailesine ve avukat Eren Keskin’e anlattı.
Nazaryan’ın anlattıkları, İHD İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon tarafından, Samatya cinayetine ilişkin hazırlanan rapora da yansıdı.
‘3 kişi vardı’
Nazaryan’ın akrabaları olay gününe ait anlattıklarını şöyle aktardı:
“Nazaryan’ın zaman zaman yanına gittiği, bir kahve işleten ve ayrıca para ticareti ile uğraşan, tahsilatlara da zaman zaman Nazaryan’ı yanına alan A. isimli şahıs, Maritsa Küçük cinayetinin işlendiği gün Nazaryan’a belirttiği saatte “park”ta buluşmalarını söylüyor. Nazaryan parka gidiyor ve beklemeye başlıyor. Beklediği sırada bir su dağıtım aracında üç kişi geliyor, kendisini isim ve soyadıyla çağırıyorlar. Nazaryan polis zannederek korkuyor. Araca biniyor, kendisine bir hap veriyorlar. Gösterdikleri apartmana girmesini söylüyorlar. Başka üç kişi apartmanın arka kapısından giriyor. Maritsa Küçük’e saldırı başlıyor. Nazaryan daha önce duruşmada anlattığı gibi durumu görünce çok korkuyor, ağlayarak oradan kaçıyor.”
Nazaryan, kendisini ziyaret eden avukat Eren Keskin’e de olay gününe ait bilgiler verdi. Nazaryan’ın avukat Keskin’le olan görüşmesi İHD raporuna şöyle yansıdı:
“Nazaryan kahve işleten A. isimli kişiden bahsetti. Yalnızca cinayet günü üç kişiyle karşılaşmasını anlatırken, A. ile buluşacakları yere giderken adamların yolda önüne çıktıklarını anlattı. Nazaryan ayrıca Eren Keskin’e “ben yapmadım, ben yapsaydım sonraki günlerde kimliğimi vererek her gece kilisenin misafirhanesinde kalır mıydım, yine orada yakalanır mıydım?” dedi. Eren Keskin’in, bütün gerçekleri anlatması gerektiğini, bu kişilerin en azından eşkallerini mahkemeye vermesi gerektiğini ısrarla söylemesi üzerine Nazaryan, aldığı hap nedeniyle her şeyi bulanık gördüğünü, çok az hatırlayabildiğini söyleyerek ilk kez eşkal denebilecek bir tarif verdi ve “Saçsız değillerdi, esmer değillerdi, orta boylu bir kişi vardı,” dedi.
İHD yargılama sürecine ilişkin olarak hazırladığı raporda, Samatya cinayetinin üzerinin örtülmek istendiğine dikkat çekildi.
Hazırlanan raporda, cinayette halen karanlıkta kalan yönler olduğuna dikkat çekilerek, “Samatya saldırılarının sorumluluğu evsiz barksız, işsiz, yetenekleri sınırlı, bu nedenle de bunları tek başına örgütlemesi imkânsız bir Ermeni’ye yüklenerek işlenen suçların üstü örtülmeye çalışılmaktadır” denildi.
Soruşturma ve yargılama sürecine ilişkin bilgi verilen raporda, tutuklu sanık Murat Nazaryan’ın “Samatya saldırganı” olarak lanse edilmesine rağmen sadece Küçük’ün öldürülmesiyle ilgili olarak yargılandığına, semtte meydana gelen diğer saldırılarla ilgili sorgulanmadığı belirtildi.
Raporda, “Yetkililerin Samatya saldırıları olayının üzerini kapattığı, Maritsa Küçük cinayetini tekil bir olay olarak ele aldığı, dolayısıyla ırkçı nefret saiki yönünde en azından güçlü bir olasılığı görmezden geldiği yönündeki kanaatimizi güçlendirmiştir” ifadelerine yer verildi.
DNA raporu gelmiyor
Küçük’ün öldürüldüğü evde, müdahil avukatı Eren Keskin’in yaptığı inceleme sonrasında, üzerine kan bulaşmış örtü ve bıçak bulunarak mahkemeye sunulmuştu. Mahkeme tarafından Adli Tıp’a gönderilen eşyalar üzerinde Nazaryan dışında başka şahıslara ait DNA örnekleri bulunduğu ortaya çıkmıştı. DNA örnekleri mahkeme tarafından eşleşme için Emniyet ve Jandarma Kriminal Şubesine gönderilmiş ancak yanıt verilmemişti.
İHD tarafından hazırlanan raporda bu duruma dikkat çekilerek “DNA profillerinin yetkililerin elinde bulunması gereken arşivlerdeki örneklerle aylardır karşılaştırılmaması, hatta “Elimizde arşiv yok” cevabının verilmesi, gerçeğin ortaya çıkarılmasına engel olunduğu gözlemimizi doğrulamaktadır” denildi.
‘Tehdit edildi’
Raporda, Nazaryan’ın polis tarafından tehdit edildiğine ilişkin iddialara da yer verildi. Nazaryan’ın 8 Temmuz’da yapılan son duruşmada sivil polislerin kendisini cezaevinden alarak sahile götürdüklerini, burasının kayalık bir yer olduğunu, polislerin kendisini denize atmakla tehdit ettiklerini, “Taşlar yerine oturdu, suçu kabul et” dediklerini anlattığı hatırlatılan açıklamada başka tehditlerin olduğu belirtildi.
Raporda, Nazaryan’ın akrabalarına verdiği bilgilere de yer verildi. “Polisler yıllar önce, akrabası olan, küçükken birlikte oyun oynadığı, aile bireyleri tarafından evlatlık verilmiş olan, hiçbirinin görüşmediği, izini de kaybettikleri, varlığından çok az kişinin haberdar olduğu bir kızın adını vererek, suçu kabullenmezse bu kızının “başına iş geleceği”ni söylemişlerdi. Nazaryan korktuğu için mahkemede bu bilgiyi vermemişti. Nazaryan ayrıca, polisin küçük yaşlardan itibaren ne yaptığını, nereye gittiğini, tüm hayatını ve akrabalarının isimlerini, hayatlarını ayrıntılarıyla bildiğini de akrabalarına anlatmış.”