“Yorum; söylemin talihini, bir kimlik oyunu ile sınırlandırır.”
Michel Foucault
Kimlik oyununda, saklayamadığımız isimlerimiz ve yorumlanan kimliklerimiz üzerine, Rezal Koç’la söyleştik.
‘Rezal’ ne demek?
Bir manası yok. Benim isim hikâyem biraz karışık. Esasında, bana dedemin adını vermek istemişler – Rızkallah, yani Allah’ın rıskı. Rısk ‘s’ ile yazılıyor ama Mardin’de bu isim nüfus cüzdanlarına geçirilirken 25 tane versiyonu türemiş, bizimki de ‘z’ ile yazılan versiyonu olmuş. Rıskullah’ın kısaltılmalarından biri Rezzuk, bana aile içinde Rezzuk diye seslenirler. Doğduğum sene, Mardin’deki bir yakın akrabamızın daha oğlu olmuş. Onlar orijinal olsun diye oğullarının adını Rezzuk değil de Rezar yapmak istemişler. Halam “Hadi bizimkinin adı da Rezar olsun, iki yakın akraba iki oğlanın adı aynı olsun” demiş. Fakat olmamış, çünkü Nüfus Memurluğu’na gidince bizimkiler “Rezar” demiş, memur ‘Rezal’ yazmış.
Aileniz bu yazım hatasını düzeltmeye çalışmış mı?
Yok, dava açmaları gerekiyormuş. Teferruatlı iş. Uğraşmak istememişler, “Ha Rezar, ha Rezal” demişler ve öyle gitmiş. Yıllar sonra, adımın bir anlamı olup olmadığını araştırdım, hiçbir manası yokmuş. Malezya’da bir isim olarak kullanılıyormuş, buradaki Murat gibi bir isim orada. Bunu da internet çıktıktan sonra öğrenebildim; o zamana kadar kendi kendime birtakım manalar yükledim ismime.
Ailede çocukların isimlerini kim belirler?
Genelde aile büyükleri... Eğer ailenin ilk oğluysanız, genelde ya dedenin ya da çok yakın bir akrabanın ismi veriliyor. İlk kızsanız, bu sefer de ninenin ismini verirler. Sabit bir gelenek, Musevilerde olduğu gibi geleneksel bir kural yok ama genelde bu yapılıyor. Bizimkiler de onu takip etmişler. Ben ailedeki büyük oğlan olduğumdan, bana dedemin ismini vermek istemişler.
Kişinin ismini taşıdığı insana benzediğine inanır mısınız?
Ben inanıyorum. “İsmiyle gelir” diye Arapça bir deyim vardır, “isme çekmek” denir. Yeğenlerimden biri amcamın, biri babamın ismini taşıyor. Birinin amcama, birinin babama çektiğini söylüyorlar.
Siz dedenize benziyor musunuz?
Dedem ben doğmadan bir sene evvel vefat etmiş. Benziyor muyuz bilmiyorum ama dedemin adını taşığım için halalarım beni daha çok sevdiklerini söylüyorlar. İlk çocuk olunca bir kayırma durumu da oluyor galiba. İsim insanın kişiliğini etkiliyor. Bunu çevremde de gözlemliyorum. Kişi kendisiyle ismini birleştiriyor bazen. İsmi Emin olan, kendini daha emin hissedebiliyor. İsmi Aslan olan kendini daha yırtıcı görüp daha agresif davranabiliyor. Bu tabii ki sadece bir gözlem, bir varsayım bile değil.
Adaş olmak, aynı isimleri - soyisimlerini taşımak da böyle bir şey mi? Aret adına ya da Cohen soyadına sahip olmak, dünyanın her yerinde sizi birilerine bağlarken, birilerinden uzaklaştırır mı?
Tabii. Mesela yurtdışından biri gelse ve “Benim adım Gabro” dese, ben onun Hıristiyan ve Süryani olduğunu hemen anlarım. Bu bir yandan bir kayıp; isimle beraber kişinin kimliğinden kaybı oluyor. Bir yandan da olumlu; sisteme daha kolay entegre oluyorsunuz, daha az kendinizi savunmak zorunda kalıyorsunuz, otokontrole daha az ihtiyaç duyarak toplumda daha rahat gelişebiliyorsunuz.
Başkalarıyla iletişim kurmada, daha az otokontrole ihtiyaç duymanın nasıl bir önemi var?
Eğer önyargılı bir ortamda değilseniz önemi yok. İsminizin ne olduğunun da bir önemi yok. Önyargılı bir ortamdaysanız, isminiz ne olursa olsun, size aynı gözle bakılacaktır. Bu ilk karşılaşmalarda önemli oluyor. Tanınmanız, anlaşılmanızda da etkili oluyor. Bir süre yan yana kaldıktan sonra kişi sizi isminizle, kimliğinizle değil şahsiyetinizle birleştiriyor. Benim kanım bu. Biriyle karşılaştığınız ilk an, ilk görüş, iletişim açısından çok önemli. İlk saniyelerde kişi hakkında fikirler oluşuyor ve o saniyelerde isminizle de belirli bir yere koyuluyorsunuz. Fakat dediğim gibi, o kişi sizinle yakın bir bağ kuracaksa şahsiyetinizi sorgulamaya başlıyor ve sorular geliyor: “Nerelisin?”, “Kimlerdensin?”, “Ne yapıyorsun?”... Benimki bilinen bir isim olmadığımdan bana hep “Nerelisin? İranlı mısın?” derler. İran’da Rıza, Reza çok var. Bu yüzden Ahmet’e Mehmet’e sorulmadığı kadar bana sorulmuştur; “Sen nerelisin?” “Mardinliyim” dediğimde ikinci soru gelir: “Arap mısın, Kürt müsün, Süryani misin?” Israrla bir farklılık aranır. Bu da tabii ki senin kimliğini, kişiliğini ve otokontrol ihtiyacını etkiliyor. Sonuçta ismini saklayamazsın ki, neyse onu söylüyorsun.
Mardin’de bir Süryani ismiyle, Süryani kimliğiyle yaşamak nasıl bir şey?
Bugün Mardin’de bizim Süryanilerin isimleri toplumla genelde aynı; Cem, Can, İlyas... Ermenilerdeki gibi bir fark yok. Onlar daha belirgin isimler kullanıyorlar. Rumlar da öyle, Yorgo gibi mesela. Bizde de şimdilerde, erkeklere de kızlara da daha çok Hıristiyan isimleri verildiğini gözlemliyorum. Fakat önceki dönemde, bununla ilgili özel bir şey söylenmemekle beraber, bir otokontrolle, genelgeçer isimler verilmiş. Mesela erkek çocuklar için “askerde daha rahat etsin” mentalitesi hâkim olmuş. Mardin’de yaşarken, gündelik hayatta bunun bir önemi yok aslında, çünkü Mardin çok küçük olduğundan herkes bilir kim Süryani, kim değil. Bir de, orada lakaplar önemlidir, hayat lakaplar üzerinden gider. Bizim ailenin lakabı ‘koç’muş mesela biz öyle tanınmışız, soyadımız da Koç.
Deyrulzafaran Manastırı’nda da soyadları, lakaplar kayıtlı mı? Orada da nüfus kayıtları tutuluyor mu?
Manastır’da asırlar evveline kadar detaylı kayıtlar var. Babası kim, annesi kim, vaftiz babası kim... Birinin doğum tarihini bilmek istiyorsanız, o kayıtlar daha güvenilirdir.