Dadyan Okulu, 2015-2016 eğitim dönemini yeni binasında açmaya hazırlanıyor. İki yıldır süren yeni binanın inşasında artık son aşamalara gelindi. Bakırköy Surp Asdvadzadzni Kilisesi Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Özdemir, binanın resmî açılışını okulların başlamasıyla aynı tarihe denk getirmeye çalıştıklarını belirtiyor. “Dadyan Okulu’nun daha büyük bir binaya taşınması her yönetim kurulu üyesinin hayaliydi” diyen Özdemir’le, yeni binaya ilişkin meşakkatli süreci konuştuk.
Okulu yeni bir binaya taşıma fikri ne zaman ortaya çıktı?
Burada yöneticilik yapmış herkes, kilisenin yanındaki 170 yıllık binanın, 400 öğrencisi olan bir semte yetmediğinin, bugününü ihtiyaçlarına cevap vermediğinin farkındaydı. Yeni bir okul binası yapıp tüm eksikleri gidermek, yöneticilik yapan herkesin ortak arzusuydu. Yönetime geldiğimizde de böyle bir fikir vardı, bunu hayata geçirmek bize nasip oldu. ‘Yeni yerde nelerimiz olmalı?’ diye düşünüp ona göre bir proje çizdirdik. Yaklaşık iki yıldır süren inşaatın ardından, okulumuzu 2015-2016 eğitim yılında açmayı düşünüyoruz.
Bakırköy, Ermeni nüfusunun en yoğun olduğu semt. Yeni bina ihtiyacın tamamını karşılayabilecek mi?
Yeni binada 500-600 öğrenci eğitim görebilecek, zaten projemiz buna göre tasarlanmıştı. Toplamda 6 bin metrekarelik bir inşaat. Tüm ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak yapıldı – spor salonu, yemekhanesi, konferans salonu... Tüm bunlar cemaate açık olacak elbette. Eski binamızda yerimiz olmadığından, çocuklar evlerinden sagarla (sefertası) yemek getiriyorlardı, burada ısıtma hizmeti veriyorduk. Bu sıkıntıyı gidermek için büyük bir yemekhane yaptık. Okulun önemli alanlarından biri de spor salonu. Spor malzemesi koyabileceğimiz ekstra alanlar, çocukların masa tenisi oynayabilecekleri, jimnastik yapabilecekleri ve duş alabilecekleri yerler de var. Çocuğunu okula getiren velinin oturup çay-kahve içebileceği yerler de düşünüldü.
Yeni binanın projesi hazırlanırken, Bakırköylülerle iletişime geçip onların fikirlerini de aldınız mı?
Zaten öğrencilerimizin velileriyle her an iletişim halindeyiz; sıkıntılarının ne olduğunu en bire bir biliyoruz. Dolayısıyla o konuda bir sorunumuz olmadı, doğrudan onlardan aldığımız bilgiler ve fikirlerle yola çıktık. Ancak, biraz modern bir bina olduğu için, Ermeni motiflerinin bulunmamasına ilişkin bir eleştiri geldi. Öyle bir bina yapmamız zordu.
Eski bina ne olacak?
Bu konuda henüz kesin bir karar bulunmuyor. Vakıf Başkanı olarak benim kişisel fikrim, bir vakıf üniversitesi kurmak. Bazılarına hayal gibi geliyor olabilir ama her şey bir hayalle başlıyor. Birkaç arkadaşıma söylediğimde başta yadırgadılar ama sonra “Niye olmasın?” diyenler de oldu. Gönlümde yatan, iki-üç bölümlük bir vakıf üniversitesi. Bunun yanında, binanın giderlerini karşılamak için gelir getirecek bir şeyler yapma düşüncesi de var. Üçüncü bir fikir de, burayı kendi misyonuna uygun, sosyokültürel bir mekâna dönüştürmek. Bu kararlar alınırken Bakırköy cemaatine ve Ermeni cemaatine fikirleri kesinlikle sorulacak. Görüş alışverişinde bulunacağız, çünkü bu insanlar orada eğitim aldı, orada bir geçmişleri var, bu geçmişi bir anda yok edemeyiz.
Binanın maliyeti hayli yüksek, bu zorluğun üstesinden nasıl geldiniz?
Bugüne kadar okullar olarak eğitimi nasıl devam ettirdik? Cemaatin hayırseverlerinin desteğiyle... Burada da ciddi bir destek var. Hayırseverlerimiz iş kollarına göre bağışlarını yaptı; doğrama grubunu yapan oldu, tesisatları yapan oldu... İşin mali zorlukları bu kalemlerde. Okul içindeki mekânlara, bağışta bulunan hayırseverlerimizin isimlerini vermeyi uygun bulduk. Belediye’nin de desteğini gördük, yeni Belediye Başkanı bize destek olacağını söyledi.
Binanın masraflarını karşılamak için yeni dönemde kayıt ücretlerinde bir değişikliğe gidecek misiniz?
Bizim öğrenci kayıtlarında aldığımız ücret, tamamen öğretmen endeksli. Öğretmenlerin bize getirdiği maliyetleri, SSK’larını belirleyip ona göre bir fiyat çıkarıyorduk. Bunun içine boya veya başka bir şeyin masrafı eklenmiyor, bizim giderimiz öğretmen+SSK. Ama şu da var ki, burası eski okulda olduğu gibi üç ustayla yönetilecek bir okul değil. Konferans salonunun başında duracak bir eleman gerekiyor; mekanik işler için de biri lazım. Dolayısıyla biraz artış olacak kayıt ücretlerinde.
Açılış dönem başında
Özdemir, okulun açılış tarihiyle ilgili olarak şunları söyledi: “Resmî açılışı 2015-2016 eğitim döneminin başladığı gün yapmayı ve devlet erkânını davet etmeyi düşünüyoruz, çünkü projede Büyükşehir Başkanlığı’ndan siyasi iradeye, herkesin emeği var. Vakıflar Yasası olmasaydı, Cumhuriyet tarihinde böyle bir şeyi yapma imkânımız yoktu. Yasanın çıkmasıyla, binayı çok rahat bir şekilde inşa ettik; daha önceki okullar özel izinlerle yapılmıştı.”
‘En hassas noktamız çocuk güvenliği’
Projenin koordinatörlüğünü üstlenen Yönetim Kurulu üyesi Mimar Nubar Manavyan, binanın teknik detayları hakkında bilgi verdi: “Önemli olan buradaki kütlenin çevreye rahatsızlık vermemesi, bu konuda fikir birliğine vardık. Bina dışarıdan büyük görünüyor ama kiliseye ve yakındaki eserlere çok baskı yapmayan, yatay bir görüntüsü olan, iç avlusuyla, bahçesiyle, hem çevreye hem eski yapılara saygılı şekilde tasarlandı. Arsamızın taban alanı 1740 metrekare. Toprak üstünde 3500 metrekare gibi bir alan var. Bodrum katlarda ortak kullanım alanları ve sosyal mekânlar yer alıyor. İki katı da kattığımız zaman 6 bin metrekare kapalı kullanım alanı var. Bahçede de 1000 metrekare bir alan var. Arsanın 700 metrekaresine oturmuş bir bina, geri kalan 1000 metrekaresi de bahçe olarak tasarlandı. Okul ilköğretime göre tasarlandığı için 16 sınıfı var. Fen laboratuvarı, müzik ve resim sınıfı, bilişim teknolojileri odası var. İleride farklı ihtiyaçlara göre sınıfa dönüştürülebilecek alanlarımız da mevcut. Anaokulu, çeşitli yaş sınıflarına bölünerek, beş sınıf olarak öngörüldü. Anaokulunun girişleri, bahçe girişi, yemekhanesi kendine ait, yönetmelikte istenen de bu. Okulu tasarlarken en hassas davrandığımız nokta, çocuk güvenliği oldu.”