Kamp Armen’in Gedikpaşa Vakfı’na satışının devlet tarafından iptal edilmesinden sonra arazi pek çok kere tapuda el değiştirdi. Kampın şu anda tapudaki sahibi işadamı Mehmet Ali Aydınlar’ın akrabası Erhan Aydınlar. Ancak Aydınlar, kamp arazisini “yakın arkadaşım” dediği Fatih Ulusoy’a devrettiğini söylüyor. Tapudaki devir işlemleri tamamlanmamış olsa da arazi üzerindeki söz sahibi Ulusoy. Ulusoy, çözüm bulunabilmesi için bir ay yıkımı ertelediğini söyleyerek, “Bir çözüm varsa çözüm bulalım yoksa yıkacağım” dedi.
Yıkım kararının isimleri gündeme gelen Aydınlar ve Ulusoy Agos’a konuştu.
Tapunun kendi üstüne olduğunu ancak mülkle ilgili satış sözleşmesi yapıldığını söyleyen Erhan Aydınlar, konunun kendisiyle bir ilgisi olmadığı görüşünde.
Aydınlar, şunları söyledi:
“Tapu benim üstüme ama, mülkün benimle alakası yok. Satış sözleşmesi yapıldı. Fatih Ulusoy, mülkün kendisine ait olduğunu zaten söylüyor. Mülk benim olsa ne fark eder, tapulu mülk sonuçta. Ben Malatya Arapkirliyim. Bir çok Ermeni dostum var ama şu anda kabahat işlemişim gibi oluyor. Ben devletten almadım, vakıftan almadım. Yasal olarak, parasını verdim ve aldım. Ben de çok üzüntü duyuyorum. Ben o mülkü bile hiç görmedim. Tuzla’ya hayatımda sadece iki kere gittim geldim. İhtiyaç halinde mülkü ben aldım. Bu kadar anısı olan mülk benim olsaydı o mülk benim olsaydı, ben o mülkü bağışlardım. Ama satın alınmış bir mülkten bahsediyoruz, iş yapıyor insanlar sonuçta. Benim mülkle alakam yok ve olsaydı da söylerdim. O mülk özel mülk. Bakın biz aile olarak da mümkün olduğu kadar devletle iş yapmayız. Özel sektörde çalışan insanlarız biz. Ben de çok üzüldüm bu noktaya gelmesine.”
Mülkü satış sözleşmesiyle alan Fatih Ulusoy da çözüm bulunması için yıkımı durdurduğunu söyledi.
Ulusoy şunları söyledi:
“Ben satış sözleşmesi yaptım. Tapudaki işlemi bitirmedim. Mülk benim. Ben de mağdur durumdayım. 2006’dan bu yana mülk benim. Ben bu şekilde bir geçmişi olduğundan haberim olmadı. Birkaç kere Ermeni cemaatinden, mülkü satın almak için beni arayanlar oldu. Olur dedim, kabul ettim. Sonra piknik izinleri istendi ona da izin verdim. Tuzla’da da hareket başladı. Gelişmeye başladı ben de orayı kullanmak istiyorum. Ticari mülküm benim. Bu noktaya geldi. Devlet kamulaştırırsa, bedelleri var onu yaparlarsa benim yapabileceğim bir şey yok. Garo Paylan aradı ve rica etti. Bir ay durdurulmasını istedi. Ben de tamam dedim. Garo Bey’e söz verdim O bir ay dedi ben bir buçuk ay beklerim. Makineyi geri çektik. Birinin başına bir şey gelir. Biz yıkmayacağız orayı. Kaza bela olacak diye korkuyorum. Betonlar demirler açıkta.. Bir çözüm varsa çözelim ama çözüm bulunmazsa yıkacağız. Yıkım ruhsatı aldık. Ben şimdi sadece yıkıp araziyi temizlemek istiyorum. Ne yapacağıma dair bir planım yok şu anda. Bir fikir yok kafamda yani. Restoran yapmak istedik zamanında olmadı. Vazgeçtik sonra. Bina çürük zaten yıkılması gerekecekti.”