Hakikat üç aşamadan geçer:
Önce onunla dalga geçilir; sonra şiddetle inkar edilir;
daha sonra ‘Zaten her şey ortada’ denilerek kabul edilir.
Arthur Schopenhauer
Nisan: Hatırlama ve anma ayı.
Nisan: Vicdanların uyanma ayı.
Nisan: Kalbin karalar bağladığı ay.
Hatırlamalıyız: Bir daha olmasın diye.
Anmalıyız: Daha sonra yaşananlarla, yaşatılanlarla birlikte.
“En ufak abartı kaygısı olmadan denilebilir ki, dünya tarihinde bundan daha korkunç bir suç işlenmemiştir.”
Lord Robert Cecil - İngiltere Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı
“Ermeni ırkının 1915’teki çilesi yanında geçmişteki bütün büyük katliamlar ve zulüm küçük kalır.
Tehcirin asıl gayesi katliam ve yağmadır. Aslında bu, bir milleti yok etmenin yeni bir yöntemidir. Türk iktidar tehcir emrini verdiğinde, bütün bir milleti ölüme mahkum etmiştir.”
Henry Morgenthau - ABD İstanbul Büyükelçisi (1914-16)
“Ermenilerin katli bu savaştaki en büyük savaş suçudur ve Türklere karşı hareketsiz kalmak bu suçu onaylamak anlamını taşır...”
Theodore Roosevelt - ABD Başkanı
“Ermenistan’daki konsolos vekili von Scheubner’in Ermeni Holokost’undan iyi ders alarak öğrendiklerini Hitler’e aktardığı yönünde güçlü deliller var.”
John Loftus - (1992)
“Dahiliye Nazırı Talat Bey, elçiliğimizde görevli Doktor Mordtsan’a açıkça söyledi: ‘Bab-ı Ali’nin niyeti, dünya savaşından faydalanarak, yabancı ülkelerin diplomatik girişimlerle buna engel olmasına fırsat vermeden, bütün ülkeyi iç düşmanlardan, dahildeki Hıristiyanlardan temizlemektir. Bu önlem Türkiye’nin bütün müttefiklerinin, bilhassa Almanların çıkarınadır.’”
Baron Von Wangenheim - Almanya İstanbul Büyükelçisi
“Batı Ermenilerinin tehciri örtülü bir ırk temizliğinden başka birşey değildir. Bunun korkunçluğunu tasvire yetecek zenginlikte bir lisan mevcut değil...”
Jacques de Morgan - Fransız Bilim Adamı (1917)
“1915’te başlayan katliamla kıyaslanabilecek bir örnek insanlık tarihinde mevcut değildir. Abdülhamit’in katliamları bile bugünün Türklerinin yaptıklarıyla kıyaslanınca sönük kalır.”
Fridtjof Nansen (1861-1930) - Norveçli gezgin, alim, devlet adamı, yazar, Nobel sahibi
“Osmanlı İmparatorluğu Ermenilerden ve Lübnanlılardan temizlenmelidir. Birincisini kılıçla yok ettik, ikincisini açlıkla yok edeceğiz.(...) Ülke tamamen kontrolumuz altındadır. Suçu astlarıma yüklemek gibi bir niyetim katiyen yoktur. Bütün olanların sorumluluğu tamamen bana aittir.”
Enver Paşa (19 Mayıs 1916)
(Almanya Büyükelçiliğinden Doktor Mordtman’a hitaben)
“Daha ne istiyorsunuz? Mesele çözülmüştür. Ermeni kalmadı.”
Talat Paşa
“Milletimden utanıyorum.”
Cemal Paşa
“Bu korkunç katliamlardan söz ediyorum. Bunlar milletimizin ve ırkımızın üstündeki en büyük lekelerdir. Bunlar tamamen Enver’le Talat’ın işleridir. Olaylar başlamadan birkaç gün önce haberim oldu. İstanbul’a giderek ısrarla Enver’i görmek istedim. Haberler doğru mu, Abdülhamit’in idaresinde bize utanç ve onursuzluk getiren katliamların yeniden başlatılacağı doğru mu, diye sordum. Ondan alabildiğim tek cevap ‘Karar verildi. Plan budur,’ oldu.”
Veliaht Abdülmecit Efendi
“... ve bunun sorumluluğu, olaylara kayıtsız kalan, hatta bu tahammül ötesi, modern ve eski çağlarda eşi menendi görülmemiş suçlara kanat geren Türkiye’nin müttefiklerine uzanacaktır. Utanç verici, korkunç ve şerefsiz!”
Paul von Hindenburg – Osmanlı’da Alman Mareşal
“Türkiye’de Hıristiyan olmaktan başka suçları olmayan 1.200.000’den çok Ermeni öldürüldü. Savaş sona erince, 150 kadar Türk savaş suçlusu tutuklanarak İngiltere hükümeti tarafından Malta’da hapsedildi. Ermeniler Versailles’deki barış konferansına bir delegasyon gönderdiler. Adalet istiyorlardı. Sonra bir gün, Ermeni delegasyonu gazetelerde, bütün Türk savaş suçlulularının salıverildiğini okudu. Şok geçirdim. Bir millet yok edilmişti ve suçlular serbest bırakılmışlardı. Bir insan bir başka insanı öldürdüğünde niçin ceza görür? Bir milyon insanın öldürülmesi acaba neden bir kişinin öldürülmesinden daha küçük bir suç sayılır? Anladım ki, hafızanın işlevi geçmiş olayların notunu tutmak değil, insanî vicdanı ayakta tutmaktır. Açıkça kavradım ki, milletlerin, dini grupların ve ırkların çeşitliliği uygarlık için elzemdir; çünkü bu grupların her birinin yerine getirmesi gereken bir misyonu ve kültüre yapacağı katkısı vardır... Hukukçu olmaya ve ulusların işbirliğini sağlayarak Soykırımı insanlık suçu haline getirmeye karar verdim.
Raphael Lemkin - (Yahudi Holokost’undan kurtulan, Osmanlı Devleti’nde Ermenilere uygulanan katliamı aklından çıkaramayarak hukuk ve felsefe okuyan, “Soykırım” terimini türeten kişi.)
Tekrar edelim:
Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ordusunda kilit komuta kademeleri dahil olmak üzere 35.000 Alman subay, astsubay ve er görev yapıyor. Bunlar sıradan subaylar değil; mareşal, general, amiral olanlar, aralarında Genelkurmay Başkanlığı, ordu komutanlığı yapanlar var.
Osmanlı Devleti nezdinde, özellikle İttihatçı üç şerik Enver-Talat-Cemal paşalar üstünde kesin etki sahibi Almanya’nın, istese, soykırımı önleme gücüne sahip olduğundan kuşku duyulabilir mi? Böyle bakıldığında Almanya’nın sorumluluğunun Osmanlı yönetiminden geri kalır yanı var mı?
Bugün Almanya batının muteber bir demokratik ülkesi. Yahudi Soykırımı tanıdı, sorumluluğunu vakarla kabul etti. Onurlu bir davranıştı bu. Öyleyse, Yahudi Holokost’unun öncülü olan Ermeni Soykırımı o ülkede niçin hala sümen altında? Dün ve bugün Almanya’yı yönetenler Şansölye Bethmann-Hollweg’in soyundan mı geliyorlar, Şansölye Willy Brandt’ın kanından mı?
Nisan tüm dünyanın, ama özellikle Almanya’nın diz çöküp dua edeceği aydır.
(Devamı var...)
Alman Askeri Heyeti dışında Türkiye’de komutanlık yapan binlerce Alman subaydan
birkaçı:
• Mareşal Erich von Falkenhayn 1917-1918'de Yıldırım Orduları Komutanı • Korgeneral Hans von Seeckt Genel Kurmay Başkanı 1917-1918 • Tümgeneral Oscar Gressman Çanakkale'de, Ege'de 5. Ordu Topçu birlikleri komutanı, 1916-1917'de Alman Irak Kuvvetleri Komutanı, Halep'te 6. Ordu Cephe Gerisi Müfettişliği Başkanı • Tümgeneral Ehrke Genel Kurmay Silah Dairesi Başkanı 1917-1918 • Tümgeneral Rohdewald Genel Kurmay 2. Başkanı 1916-1918 • Tümgeneral Gerold von Gleich 6. Ordu Kurmay Başkanı • Tümgeneral Langenstrass Genel Kurmay'da İstihkam ve Tahkimat Dairesi Başmüfettişi • Tümgeneral Wilhelm von Dommes Yıldırım Orduları Kurmay Başkanı 1917-1918 • Tümgeneral von Oppen Alman Asya Kolorduları ve Paşa-II Birliklerinin Komutanı • Tümgeneral Bock von Wülfingen Genel Kurmay Cephe Gerisi Müfettişliği Başkanı • Tümgeneral Dove Genel Kurmay'da Kurmay Başkanı • Tümgeneral Herrgott 4. Ordu Kurmay Başkanı • Tümgeneral Bopp 6. Ordu’da İran'a giden birliklerin komutanı • Albay Hans Guhr Doğu Cephesi ve Filistin'de, 29. ve 1. Tümen Komutanı
• Albay Gustav von Oppen Alman Asya Kuvvetleri ve 8. Ordu Sol Cenah Komutanı