Alevilerin zorunlu din dersi direnişi

Bugün Alevi dernek ile vakıfları, bazı eğitim sendikaları ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte ‘laik ve bilimsel eğitim’ için bir günlük boykota gidiyor. Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, Alevilerin yaşadığı sıkıntıları, Alevi çocuklarının okullarda karşılaştığı sorunları ve hükümetin yaklaşımını değerlendirdi.

Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, okullardaki zorunlu din dersi uygulamalarını asimilasyon politikası olarak gördüklerini, gerek iç hukukta, gerekse de AİHM’de açtıkları davaları kazanmış olmalarına rağmen, hükümetin kararları tanımadığını, bu nedenle zorunlu din dersi uygulamasına itirazlarını yükselteceklerini söyledi. 

Okullarda tepkilere ve mahkeme kararlarına rağmen, devam eden “zorunlu din dersi” ve “okullara ibadethane açılması ” gibi uygulamalara tepkiler devam ediyor.  Eğitim Sen, Alevi örgütleri, çeşitli demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler, 13 Şubat’ta okulları boykot etmeye hazırlanıyorlar. “Laik, bilimsel, anadilinde eğitim ve demokratik yaşam” sloganıyla düzenlenen boykotta, öğretmenler okula gitmeyecek, veliler de çocuklarını okula göndermeyecekler. 

Ali Kenanoğlu

Okullardaki zorunlu din dersi uygulamalarını asimilasyon politikası olarak gördüklerini ve yıllardır zorunlu din dersi uygulamasına karşı hukuki mücadele yürüttüklerini belirten Kenanoğlu, gerek iç hukukta, gerekse de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde açtıkları davaları kazanmış olmalarına rağmen, hükümetin kararları tanımadığını ve zorunlu din dersi uygulamasına itirazlarını yükseltmeye devam edeceklerini söyledi.

Safsata suçlaması

Zorunlu din dersi uygulamasının, okullarda Alevi öğrenciler için ciddi sıkıntılar yarattığını belirten Kenanoğlu, şunları söyledi: “12 Eylül’le birlikte, anayasal bir zorunluluk olarak okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, öyle adında olduğu gibi bir kültür ve ahlak dersi olmaktan öte, Sünniliğin, hatta Hanefiliğin öğretildiği, zorla ezberletilen bir derstir.  Bu derste, Alevi çocukları, inançlarında olmayan, namaz, Ramazan orucu, hac, zekât gibi kavramlar öğretiliyor; bunun yanı sıra, abdest alma ve namazın sureleri, Arapça hâliyle ezberletiliyor. Bunları ezberleyemeyen ise geçer not alamıyor. Okullarda çocuklarımıza zorla abdest alma, namaz kılma gibi inancımızda olmayan ritüeller, uygulamalı olarak anlatılıyor. Bunları yapmayan ve yapamayanlar, fiziki ve sözlü saldırılara maruz kalıyorlar.  Bir yandan da, Alevi inancının kutsalları ve Alevi inancının ritüelleri, inanç öğeleri, safsata olarak nitelendirilerek hurafeler arasında gösteriliyor. Böyle yapılarak, Alevi öğrenciler, kendi inançlarından uzaklaştırılıyorlar.”

‘Ali’yi sevmek’

Hükümetin beslendiği damarın ‘muhafazakâr İslam’ olduğunu vurgulayan Kenanoğlu, bu zihniyetin kabul edemeyeceği tek gerçeğin Alevilik olduğunu söyledi: “Alevilik, inanç olarak bu zihniyetin ak dediğine kara, kara dediğine de ak demektedir. Bundan kaynaklı olarak Aleviliği, Alevilerin inandıkları ve kabul ettikleri şekliyle kabul etmeleri ve bu konuda adım atmaları mümkün gözükmüyor. Bunu yapabilmeleri için, öncelikle ülke yönetiminin demokratik ve özgürlükçü bir laiklik anlayışa kavuşması gerek. Bu hükümet, öncelikle Aleviliği asimile ederek kendi inançlarına yaklaştırmayı, sonra da o hâliyle bir kabulü dayatmayı hedefliyor. O yüzden, sürekli olarak kendilerini "en iyi Alevi, dört dörtlük Alevi" olarak tanımlıyorlar. Bu asimilasyoncu anlayışa uygun olarak Aleviliği tanımlamaya çalışıyorlar ve Aleviliği "Ali'yi sevmek" gibi basit bir duruma indirgiyorlar. Alevilerin Ali'si, “Şah-ı Merdan Ali” olup, onların kafalarındaki tanımlamayla bir alakası yoktur.”

Hükümetin, cemevini ibadethane kabul etmemesine karşın, yerel yönetimlerin ibadethane olarak kabul etmeye başlamasının oldukça önemli bir adım olduğunu belirten Kenanoğlu, yerel yönetimlerin bu uygulamayla hükümetin yasakçı anlayışını geçersiz hâle getireceğini söyledi.  Kenanoğlu, yerel yönetimlere, daha çok adım atmaları için de çağrıda bulundu.

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları



Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.