.
Diaspora kendi bakanlığını anlattı
Diaspora Bakanlığı’nın üç yıllık geçmişini Almanya, Fransa, Yunanistan, Suriye ve ABD diaspora topluluklarının etkili isimleri değerlendirdi. Bütün eksiklerine rağmen, bakanlığın varlığı bile, gelecek adına umudu canlı tutmak için yeterli sebep. Bu fırsatı olumlu değerlendirmek ise, hem diasporadakilerin hem Ermenistan’ın göstereceği ortak çabalara bağlı.
Diaspora Bakanlığı’ndan beklentiler yüksek
LİLİT GASPARYAN
lilitgasparyan@agos.com.tr
Hrant Dink, bundan tam 10 yıl önce, 8 Mayıs 2002’de yazdığı bir yazıda, Diaspora ile Ermenistan arasındaki bağların geliştirilmesi için bir Diaspora Bakanlığı kurulması hayalini paylaşmıştı okurlarıyla. Diaspora-Ermenistan arasındaki ilişkinin o güne dek sorunlu seyrettiğini, iki tarafın birbirleri hakkındaki olumsuz yargılarının, iletişim kopukluğunun ve siyasi irade eksikliğinin aşılması güç engeller olduğunu vurgulayan Dink, kurulacak bir Bakanlığın bu engellerin aşılmasını kolaylaştırabileceğine olan inancını dile getiriyordu. Altı yıl sonra, 2008’de, onun bu dileği gerçeğe döndü ve Ermenistan Parlamentosu’nun onayıyla Diaspora Bakanlığı kuruldu.
Türkiye’de neredeyse daimi olarak olumsuz çağrışımlarla kullanılan ‘Diaspora’ kavramı, Ermenilerin dünü, bugünü ve yarını açısından görmezden gelinemeyecek bir gerçekliğe işaret ediyor. Ermeni halkının, yüzlerce yıl öncesine dayanan diasporalaşma tarihi, 1915’te yaşanan soykırımın ve anayurt topraklarından koparılmanın ardından, daha geniş bir coğrafyaya, daha yoğun bir nüfusla dağılmasıyla geri dönülmez bir nitelik kazandı. Hayatını kurtarabilenler, yeni ülkelerinde yeni bir hayata tutunmak için zorlu sınavlar verdi ve bin bir güçlükle boğuşarak günümüzün diaspora Ermeni topluluklarını oluşturdu.
Bugün Ermenistan dışında yaşayan Ermenilerin sayısı, ülkede yaşayan Ermenilerden çok daha fazla. Başlı başına bu durum bile, diasporanın Ermeni gerçekliği açısından nasıl bir önem taşıdığını göstermeye yeter. Üstelik Fransa’da, ABD’de, Latin Amerika’da veya Rusya’da yaşayan Ermenilerin ezici çoğunluğu için Ermenistan’a yerleşmek gibi bir seçenek mevcut değil. Bu da, diaspora olgusunun gelecekte de aynı önemi taşımayı sürdüreceği anlamına geliyor. Dağılmışlık, merkezsizlik ve heterojenlik, Ermeni diasporasının en başat özellikleri. Bu özellikler ilk anda çağrıştırdıkları olumsuzlukların yanı sıra, bir başka açıdan bakıldığında, olumlu anlamlar da taşıyabiliyor. Bunlar arasında, farklı kültürlere adapte olmak, değişik ülkelerin siyasi mekanizmalarında yer alma şansı, farklı deneyimleri paylaşabilmek geliyor. Bütün bunların Ermenistan’a kanalize edilebilmesi halinde ortaya yüksek bir enerjinin çıkması sağlanabilir.
Ne var ki, bugüne dek Ermenistan-Diaspora ilişkileri çok yapıcı bir seyir izlemedi. Diasporalılar çoğu zaman, Ermenistanlıların kendilerini yolunacak kaz gibi gördüğünden şikâyet etti. Bu eleştiride gerçeklik payı da vardı. Sovyet Bloku’nun yıkılmasının ve bağımsızlığın hemen ardından deprem ve savaş şoklarıyla sarsılan yoksul Ermenistan, sahiden de diasporadakileri para kaynağı olarak gördü. Ancak buna karşılık, diasporalılar da çoğu zaman Ermenistan’ı turistik bir seyahat rotası olarak görmekten ötesine geçmedi; ülkeyle organik bir bağ kurmayı denemedi, orada olan bitenlerle gerçek anlamda ilgilenmedi. Düzenlenen yardım kampanyalarına katılmak, vicdan rahatlatmak ve görevini yerine getirmek anlamına geldi; bunun ötesine nasıl geçilebileceği üzerine kafa yorulmadı.
İşte Diaspora Bakanlığı, yakın geçmişin bu sorunlu tarihsel yükünün üzerine kuruldu. Beklentiler, sorunların çokluğuyla doğru orantılı bir şekilde yüksek. Bu nedenle işlerin çabucak yoluna girmesi için sabırsızlananlar da çoğunlukta. Adeta Bakanlığın bütün dertlere derman olacak sihirli formülü bir an önce üretmesi bekleniyor.
Bu dosya için görüşlerine başvurduğumuz Almanya, Fransa, Yunanistan, Suriye ve ABD diaspora toplulukları içinden kişiler de, bu beklenti ve talepleri getirdiler. Onların dikkat çektiği olumlu ve olumsuz noktaların her birinin bir değeri var şüphesiz. Buna karşın, sorunların çözümünün her iki tarafın karşılıklı diyalog ve arayışlarından geçtiği, aslolanın sağlıklı bir iletişim kurmak olduğu da ortada. Unutulmamalı ki, Diaspora Bakanlığı sadece dört yıllık bir Bakanlık ve onlarca yılın ağır dertleri ve travmalarını çözmek, ekonomisi darboğazdaki Ermenistan ve dağınık haldeki diaspora toplulukları için hiç de kolay değil.
Her şeye rağmen, bir Diaspora Bakanlığı’nın varlığı bile, gelecek adına umudu canlı tutmak için yeterli sebep. Bu bakanlık hem diasporadakiler hem de Ermenistan’dakiler için bir fırsat. Bu fırsatı olumlu değerlendirmek ise, iki tarafın göstereceği ortak çabalara bağlı.
Almanya Ermenileri sitemkâr
Azat Orduhanyan
(Almanya Ermeni Toplumu Lideri)
Diaspora Bakanlığı’nın düzenlediği etkinliklerden sadece gençlerin Ermenistan’da iki hafta geçirdiği ‘Ari Dun’ projesine katıldık. Başka herhangi bir etkinliğe katılım olmadı. Almanya’daki Ermeni toplumu bakanlığa karşı biraz sitemkâr bir tutum içinde. Diaspora Bakanı için iki kere ağırlama hazırlıkları yaptık ama bakan her ikisinde de son anda gelmekten vazgeçti. Bunu gayriciddi ve kırıcı bir tavır olarak değerlendiriyoruz.
Diaspora Bakanlığı’nın Diaspora hakkında bilgisi ve vizyonu eksik. Diaspora’nın gerçekleriyle ilgili çok az şey biliyorlar. Örneğin Almanya’da bugün 65 bin Hıristiyan ve binlerce Müslümanlaştırılmış Ermeni var ama bakanlığın bundan haberi yok. Ermenistan’daki birçok kurum bugüne kadar Diaspora’yı bir finans kaynağı olarak gördü. Almanya’da, yazarları, bilim insanları, sporcuları ve sanatçılarıyla büyük bir potansiyele sahip bir Ermeni toplumu yaşıyor. Üç bin civarında öğrencimiz devlet üniversitelerinde okuyor. Kısacası uzun vadeli projelere el atabilecek ve başarılı olabilecek bir toplumuz. Ama bakanlıkla hiçbir işbirliğimiz yok.
Almanya’daki Ermeni toplumu ciddi projeler yürüten bir bakanlıkla muhatap olmak istiyor. Sözüm bütün bakanlıklara. Örneğin Ermenistan Kültür ya da Eğitim Bakanlığı’ndan yetkililer iki günlük ziyaret için gelip anlaşmalar imzalayıp gidiyorlar. Buradaki toplumdan kimse o anlaşmalara dahil olmuyor. Bizim yapabileceklerimiz sadece Ermenistan’dan gelen bir üst düzey yetkiliyi karşılayıp çiçek vermekle sınırlı değil. Biz daha ciddi işlerle de başa çıkabiliriz. İstediğimiz, onur veya teşekkür belgesi değil. Projelere dahil olmak istiyoruz.
Yunanistan’da kriz olduğu için Bakanlık’tan beklentiler artıyor
Hripsime Harutyunyan (Yunanistan - Azat Or gazetesi yayın yönetmeni)
Elbette Diaspora Bakanlığı ile işbirliğimiz var. Ama bu asgari düzeyde seyreden bir ilişki. Bakanlık adeta Diaspora’yı teselli ediyor. Gazetemiz Azat Or geçen yıl Diaspora’nın en iyi gazetesi ilan edildi ve Bakanlık tarafından ödüle layık görüldük. Tabii ki bu tür jestler yeterli olmuyor. İletişimin karşılıklı olması gerekiyor. Eğer Diaspora’daki herhangi bir Ermeni topluluğu bakanlığa başvurursa onlara ilgi gösterilmeyeceğini sanmıyorum.
Gelecekte Bakanlıkla Diaspora arasındaki ilişkileri gelişeceğini umut ediyorum. Yunanistan’daki Ermeni toplumu bugün ülkede olan krizden dolayı çok ciddi sıkıntılar yaşıyor. Toplumun ve cemaat kurumlarının işi daha da zorlaştı. Bu durumda Bakanlık tarafından gelecek yardımlar daha da önem kazandı. Yunanistan’daki Ermeni toplumu bütün projelere dâhil olmaya çalışıyor ama her zaman olumlu sonuç alınamıyor. Mesela Ari Dun projesine ‘yer kalmadı’ gerekçesiyle bizi dahil etmediler.
Bunu dışında, Diaspora ve Bakanlık işbirliğinin en somut sonucu okullara dağıtılan kitaplar. Bu, son iki yılda gerçekleşen bir şey ve toplumu tatmin ettiğini söyleyebilirim. Ama tabii ki Diaspora Bakanlığı’nın görevi kitap dağıtmakla sınırlı olamaz.
Diaspora Bakanlığı sayesinde Ermenistan’a karşı yoğun bir ilgi ortaya çıktı. Örneğin çifte vatandaşlık için başvuranların sayısında büyük artış var.
Yunanistan Ermeni toplumu olarak bugünkü en önemli sorunumuz finansal kriz. Kriz okulları bile etkiledi. Son on yıldır okullarımızın öğretmen masraflarını devlet üstlenmişti ama artık bunu cemaatin karşılaması gerekiyor.
Bütün Diaspora’da olduğu gibi bizim de Ermeni kimliğine ve Ermeniceye sahip çıkma gibi ciddi bir sorunumuz var. Bu sorun gittikçe büyüyor ve Diaspora Bakanlığı bu konuda bize yardımcı olmalı. İki yıl önce Yunanistan’da 40 bin Ermeni vardı ama krizden sonra Ermenistan’a doğru göç başladı.
Heyecan ve iyimserlik yarattı ama...
Garabet Dakesyan (Fransa-Eğitimci, Hrant Dink Okulu Müdürü):
Diaspora’nın en önemli sorunu, genç kuşakların kimliklerini yavaş yavaş kaybediyor olması. Bu durum, dünya Ermenilerinin önündeki en önemli sorun ve mücadele alanı. Bu alanda okullara büyük rol düşüyor. Biz bugüne kadar kimlik sorununu dil sorunuyla özdeş kıldık. Ancak kimlik sorunu daha kapsamlı bir sorundur. Dolayısıyla okulu sadece eğitim kurumu olarak değil kimliğin inşa edildiği yer olarak görmeliyiz. Diaspora Bakanlığı teorik olarak anavatandan uzakta yaşayanların kimlik inşası ve kültürün aktarılması konusunun tartışıldığı bir üniversite kürsüsü kurmalı. Tarih, toplumsal psikoloji, yaşanan ülkenin kültürü, kilisenin, siyasi partilerin rolü, bu kürsünün araştırma alanları olmalı. Ermenistan’da bir Diaspora Merkezi olduğunu biliyorum, ancak bu merkez, Diaspora’nın deneyimlerinden yeterince yararlanmıyor. Bu sadece teorik bir sorun değil. Örneğin ABD’de kullandığınız bir ders kitabını Fransa’da kullanamazsınız. Bunlar oldukça karmaşık sorunlardır.
Soykırımdan sonra Ermeniceye kutsallık atfedildi. Ancak günümüz Diasporası’nda Ermenice konuşan gençlerin kelime dağarcığı 500 sözcüğü geçmiyor. Görüldüğü kadarıyla yeni nesillerin Ermenice konuşması konusunda geriledik. Bugün Batı Ermenicesi konuşan Ermeni öğretmen neredeyse hiç kalmadı.
Kimlik inşa edecek iklimi oluşturmak için Diaspora Bakanlığı’nın sosyal psikoloji, tarih gibi pek çok farklı alanda çalışan uzmanlara ihtiyacı var. Daha açık söylemek gerekirse, bugün Fransa’da Fransa Ermenisi bir öğrenciye Ermenilerin Fransa tarihindeki yeri ve önemi konusunda bilgi aktaracak bir kaynaktan mahrumuz. Öğrenci, doğup büyüdüğü ülkenin tarihinde kendi varlığının ne anlam ifade ettiğini bilmeli.
2008’de Ermenistan’da Dzağgadzor’da Ermeni dili ve edebiyatı konusunda bir sempozyum düzenlendi. Sorunun sadece kitap sorunu olmadığı orada da konuşuldu, tartışıldı. Diaspora Bakanlığı’nın kitap basmak dışında bir şey yapmadığını söylediğimizde verimli bir tartışma ortamı oluşmuştu. Diasporalı gençlerin kendi kimlikleriyle ilişkisini sağlamak için kitap basmak yeterli değildir. Gencin yaşadığı ülkedeki değerini fark edebilmesi için gerekli ortamları sağlamak Diaspora Bakanlığı’nın görevleri arasında olmalı.
Benim Ermenice bilmem veya kırk yıllık öğretmen olmam Amerika Ermenisi bir öğrenciye ders vermem için yeterli değildir. Onların iç dünyasına ulaşmak için Diaspora Bakanlığı sosyal psikologlarıyla devrede olmalıdır. Bu sadece kitapla sağlanacak bir şey değil. Bunu derken kitabı ve edebiyatı önemsemediğimi zannetmeyin. Ancak, Diaspora Bakanlığı sadece Batı Ermenicesiyle kitap yayımlamak için kurulmadı.
Henüz gidilecek çok yol var ama Diaspora Bakanlığı’nın varlığı bile büyük heyecan ve iyimserlik duygusu yarattı Diaspora’nın bir bölümünde. Bu da önemli bir şey…
Bu köprü çok önemli
Şahan Kandaharyan
(Lübnan - Aztag gazetesi yayın yönetmeni)
Diaspora Bakanlığı’yla Lübnan Ermenilerinin ilişkileri giderek gelişiyor. Ama bu şimdilik daha çok uzman gruplar arasında. Diaspora Bakanlığı’nın düzenlediği toplantılarda ve konferanslarda bir araya gelen uzman grupların çalışmaları ve Ermenistan’ın bağımsızlığının 20. yıldönümü vesilesiyle yapılan toplantıya gösterilen katılım, Diaspora - Bakanlık ilişkilerinin sağlam bir zeminde geliştiğini gösteriyor. Gazeteciler arasında olan çalışmaları mesleğim gereği daha yakından biliyorum. Stepanakert’te gerçekleşen bir toplantıda Diaspora basını ile Ermenistan basınından temsilciler bir araya gelmişti. Katılımın yoğun olduğu bir toplantı oldu ve amacına da ulaştı. Bu tür toplantıların sürekliliği de sağlandı. Bütün bu etkinliklerin arka planında Diaspora Bakanlığı var ve bu da bakanlığın başarılı işlere imza attığını gösteriyor. Diaspora ve Ermenistan arasında var olan bir köprüdür bu bakanlık. Ben bu köprüyü çok önemsiyorum. Diasporanın sorunlarını Ermenistan devletinin kurumları kapsamında dile getirmek çok önemli.
İki tarafa da sorumluluk düşüyor
Arsen Kharatyan
(ABD-Voice of America haber ajansının Ermenistan temsilcisi)
Amerika’nın doğu kıyısında Diaspora Bakanlığı diye bir kurumun varlığı neredeyse sadece gazete haberleri kanalıyla biliniyor. Geçen yıl Dünya Ermeni Gazeteciler toplantısı yapıldı ve biz sadece Konsolosluk’un bizi haberdar etmesi nedeniyle haberdar olduk. Ermenistan yetkili makamları buraya geldiklerinde sadece üst düzey temaslar kuruyorlar. 20 yıldır Ermenistan devlet adamları, bürokratları hep kendi mevkidaşlarıyla bir araya geldiler. Sıradan insanlarla, halk tabakasıyla hiçbir iletişim olmadı. Genel olarak bakacak olursak, diasporada yaşayan bir Ermeni olarak bu Bakanlık sadece zaman zaman basında kendini hatırlatıyor gibi görülüyor.
Sanırım diaspora bu Bakanlık’tan Ermenistan’la daha sağlıklı iletişim kurabilmeyi bekliyor. Ama sadece bu da değil, çok farklı zeminlerde veya alanlarda işbirliği arıyor diaspora. Bunun yollarını aramak iki tarafa da düşüyor. Ama sanırım Diaspora Bakanlığı’nın öncelikli görevi, şu anda yok olma tehlikesiyle baş başa kalmış Batı Ermenilerine can vermek olmalı. Bu da kolay bir görev değil.
Tevos Nersisyan - Diaspora Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü
Sadece 4 yıl oldu, kendimizi geliştireceğiz
• Diaspora Bakanlığı şu anda hangi projeler üzerinde çalışıyor?
Birkaç gün önce bakanlığın desteği ile basılan 18 kitap için tanıtım toplantısı düzenledik. Diasporanın farklı kesimlerinin tarihini araştırıyoruz. Diğer önemli temalardan biri ise Ermeni kültürel anıtlarının tanıtımı. Yaptığımız diğer çalışmalar arasında farklı uzmanlık alanlarına yönelik toplantılar sayılabilir. Bu bağlamda mimarlar, hekimler, kardiyologlara yönelik mesleki toplantılar yapıldı. Bu toplantıların amacı uzman potansiyelimizi ortaya çıkartmak. Diaspora Bakanlığı’nın temel siyaseti Ermenistan-Diaspora ve Diaspora-Diaspora arasındaki yakınlaşmanın sağlanmasıdır. Çünkü Diaspora’da birçok kesim birbirini tanımıyor. Tematik toplantıların önemli konulardan biri de mesela karma evliliklerle ilgili oldu. Çünkü karma bir evlilik sonucunda doğan çocuk da Ermeni kimliğiyle büyümeli. Bunun nasıl gerçekleşebileceği üzerine uzmanlar epey kafa yoruyor.
• Diaspora’da bu tür toplantılar ve yayımladığınız kitapların somut bir hizmet olarak görülmeyebiliyor. İnsanlar bazen daha çok şey bekliyor ve Bakanlığın da bu tip faaliyetler için kurulmamış olduğunu düşünüyorlar. Bu eleştiriler konusunda ne söyleyeceksiniz?
Daima hatırlamamız gereken bir gerçek var. Bakanlık daha sadece 4 yıl önce kuruldu. Tabii ki bu kadar geç kurulmuş olması bir sorundu, bence bu bakanlık 20 yıl önce kurulmalıydı. Kuruluş döneminde yapılan ilk toplantılarda 12 çalışma prensibi belirledik. Sonra Diaspora’daki çeşitli kurumlara mektup yazdık ve önerilerde bulunmalarını istedik. Çok sayıdamektup geldi ve o maddeler 50’ye çıktı. Daha yeni kurulduk ama birçok işe imza attık diyebilirim. Mesela diasporadan çocukları ve gençleri yaz aylarında Ermenistan’a getirdiğimiz Ari Dun projemize ilk yıl 300 çocuk katıldı, geçen yıl ise 900.
• Bugün geleceğe dair ne projeler hazırlıyorsunuz, öncelikleriniz nedir?
Bizim için bütün projeler çok önemli. ‘Ermenistanım’ adını verdiğimiz bir festival var. Bu festivalin birçok dalı olacak. Gazeteciler, şarkıcılar, yazarlar katılacaklar. Çok kapsamlı işler yürütüyoruz. Kaba olmak istemem ama eğer Diaspora’da bizden şikâyetçi olanlar varsa birçoğu bütün bunları takip etmeyenler veya dahil olmak istemeyenlerdir. Gidip kapılarını çalmamızı bekliyorlar, oysa bu karşılıklı bir ilişki olmalı.
• Diaspora’da sizden daha aktif katılım bekliyorlar ve projelerinize kendilerini yeterince dahil etmediğinizi söylüyorlar...
Bu çift taraflı bir yol. Ortada bir hedef var, Bakanlık ve Diaspora bu hedefe doğru birlikte yürümeli. Biz Bakanlık olarak araçlar üretiyoruz, bunları kullanmak lazım. Bizim için mezhep veya siyasi duruş hiç önemli değil. Diasporada yaşayıp kendini Ermeni hisseden herkes Diaspora’nın bir parçasıdır. Kapı çalarsan açan olur, çalmazsan kim açacak?
• Özeleştiri de yapıyor musunuz?
İnanır mısınız, haftada iki gün sadece özeleştiri için toplanıyoruz. Ne yaptık, nasıl yaptık, nasıl daha iyi yapabilirdik, daha iyi olabilmesi için ne yapmalıyız. Bakanlıkta uzman bir ekip bu sorular üzerinde çalışıyor ve gelecekte her şey daha iyi olacak.
Ödüller vermek yetmez
Avo Katerjian (Suriye-Tarihçi)
Bakanlık ile Diaspora arasında ilişkiler var ama henüz oturmuş değil. Kim kime ihtiyaç duyuyor, ilk önce bunu anlamalıyız; ancak ondan sonra Bakanlığın rolünden söz edebiliriz. Diaspora Bakanlığı’nın bir pusulası olmalı. Dışardaki Ermeniler ne yapabilirler onun için? Bakanlığın nasıl bir ka- pasitesi var? Bu konular henüz netleşmedi.
Biz hem Suriyeliyiz hem de Ermeni. Burada Ermeni kimliğimiz ve dilimizi yaşatmaya çalışıyoruz. Diaspora Bakanlığı da bu çalışmamızın bir parçası olmalı. Çünkü Batı Ermenicesini yaşatma gibi bir büyük sorunumuz var. Öğretmenlerin ve gazetecilerin Ermenistan’da bir araya gelmesi elbette güzel bir şey, ama bu projeler de daha planlı olmalı.
Diaspora Bakanlığı ödüller, teşekkür belgeleri, madalyalar vermekten daha ciddi işlerle de meşgul olmalı. Bakanlığın somut, elde tutulabilecek bir çalışmasını ben şahsen görmedim. Sadece Ari Dun projesi ve öğretmenlerin bir araya toplanması gibi etkinlikler var ama başka türlü bir projeye tanık olmadım.
Suriye’deki Ermeni toplumu 95 yıldır kendi yaşamını kurdu ve sürdürüyor. Dolayısıyla toplum nelere ihtiyacı olduğunu çok iyi biliyor. Diaspora Bakanlığı diasporadaki gruplara danışarak bir şeyler yapmalı. Suriye’deki toplumla Amerika’daki toplumun aynı şeylere ihtiyacı olmayabilir.
Unutmayalım ki Diaspora Bakanlığı Ermenistan’da faaliyet gösteren bir bakanlık, o yüzden ilk önce oradan yardımcı olmalı Diaspora’ya. Örneğin te-levizyon kanallarında saatlerce anlamadığımız diziler yerine Diaspora’ya özel programlar hazırlayabilirler.
Eğer bugün herhangi bir ülkedeki Ermeni toplumu bir şeye ihtiyaç duyduğunda Bakanlık hızlıca çare bulabiliyorsa o zaman doğru bir yolda demektir. Yapamıyorsa, o zaman durup kendi eksiklerini görmeli ve gidermeli.
Diaspora Bakanı’nın İstanbul günleri
Ermenistan Diaspora Bakanı Hranuş Hagopyan 5-7 Mayıs tarihlerinde düzenlenen Küresel Kadın Zirvesi’ne katılmak için dört günlüğüne İstanbul’a gelmiş ve Ermeni toplumuyla yoğun temaslarda bulunmuştu. Okul, kilise, hastane ve mezarlık gibi kurumları ziyaret eden Hagopyan, 8 Mayıs günü edebiyat, müzik ve resim dallarında 15 sanatçıya ödül verdi ve basına açıklamalarda bulundu. Konuk bakan, Ermenistan’ın dünyadaki tüm Ermenilerin ülkesi olduğunu belirterek, şahsen “diaspora” olarak değerlendirmese bile, Türkiye Ermenilerinin de hizmetinde olduklarını söyledi. Hagopyan, basın toplantısında, Bakanlığın çalışmalarını ve gelecekteki hedeflerini anlatmıştı. Açıklamanın satır başlarını aktarıyoruz:
• Diaspora’yı oluşturan toplulukların örgütlü olması bizim açımızdan büyük bir şans. Ama elbette onlara ulaşma konusunda eksiklerimiz var. Ermenistan devlet bütçesi daha iyi bir düzeye geldiğinde, Bakanlık, çalışmalarını da daha etkin olarak sürebilecek.
• Gençlerin Ermenistan’da kamp yapmasını sağlayan Ari Dun (Eve Gel) Projesi çok önemli. Sanal ortamda veya kitaplar yayımlayarak Ermenistan’ı ne kadar anlatırsak anlatalım, yeterli olmayabilir. Genç bir birey, Ermenistan’a gelip ülkeyi bizzat gözlemleme imkânı bulduğunda onun için her şey çok anlamlı oluyor.
• Diaspora’nın oluşumu ve bugünlere nasıl gelindiğine dair kitap çalışmalarımız var. Her yıl en az beş ülkedeki Ermeni topluluğunun tarihsel oluşumuna dair bilgiler derlenerek yayına hazır hale getiriliyor. Hayata geçirmeyi düşündüğümüz belgesel film projeleri var.
• Diasporayla ilgili olarak daha profesyonel çalışma yürütebilecek uzman yetiştirmek için Yerevan Devlet Üniversitesi’nde Diaspora Bilimi (Spürkakidutyun) Bölümü oluşturduk. Şu an 21 gencimiz bu bölümdeki eğitimine devam ediyor.
• Batı Ermenicesi gözle görülür bir gerileme yaşıyor. Diaspora’da Batı Ermenicesiyle ilgilenen üniversiteler yok. Dolayısıyla anadil ağırlıklı olarak bireylerin inisiyatifine kalmış durumda. Böyle olunca anadilin korunması için özel bir çaba gerekiyor. Batı Ermenicesi eğitimi konusunda çalışmalarımız var. Yerevan Devlet Üniversitesi’nde Batı Ermenicesi kursları oluşturduk. Yeni öğretmenlerin daha donanımlı bir şekilde yetiştirilebilmesi için toplantılar düzenliyoruz. Durum tespiti yapabilmek için geçen yıl Batı Ermenicesi eğitimi konusunda kapsamlı bir toplantı düzenledik. Tavsiyeleri de dikkate alarak eğitim çalışmalarımızı kitaplaştırdık. İlkokul, ortaokul ve lise çağındaki çocuklarımızın Batı Ermenicesi eğitimini karşılayabilecek kapasitede kalıcı bir ders kitabı oluşturmaya çalışıyoruz.
• Diaspora ne kadar güçlenirse, Ermenistan’da o kadar güçlenecek demektir. Onlar bulundukları ülkelerde Ermenistan için yeni kapılar açabiliyorlar. Ermeniler bulundukları ülkede, eğitim, sanat, ekonomi, ticaret alanında ne kadar ilerlerse bu elbette devlet olarak bizim de lehimize demektir.
• Bakanlığımızın öncelikli stratejisi Ermeni kimliğinin muhafaza edilmesi, ikinci strateji ise, ülkelerdeki Ermeni potansiyelini olumlu yönde değerlendirebilmek.
• İstanbul Ermenilerini ‘Diaspora’ olarak görmüyorum. Fakat, yurtdışındaki hangi Ermeni topluluğuna daha çok önem verilmesi gerektiğine dair soru yöneltilecek olursa, önceliği İstanbul Ermenilerine vermek gerektiğini düşünüyorum. Buradaki özel koşulları dikkate almalı ve bu doğrultuda bağlarımızı güçlendirmeliyiz.
• Kim kendini Ermeni hissediyorsa, o Ermenidir. İnsanlar dini aidiyetlerinden ötürü çekimser olmamalı. Ne diyelim… Tarih bize karşı o kadar acımasız olmuş ki, halkımızın belli bir kısmı Müslüman olarak yaşamak durumunda kalmış. Bu konuda bilimsel araştırmalar yapılmalı. Biz politik olarak açık bir şekilde teşvikte bulunamıyoruz. Fakat insanlar birey olarak destek istediklerinde, elbette kimlik ve etnik aidiyet konusunda da yardımcı olmaya çalışırız.