Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerin el birliğiyle inşa ettiği, okul yönetiminin kaldırılmasını istediği 'yüzleşme koridoru', Uludere, faili meçhuller, kadın cinayetlerini, 'katliamlar tarihini' sergiliyor. Boğaziçi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğrencisi Yıldız Tar, ' Direniş tarihi de katliamlar kadar eski' diyor.
Bir grup öğrencinin planladığı ‘Barış ve Adalet Haftası’ kapsamında Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüs’te inşa edilen ‘yüzleşme koridoru’, temsili cezaevi ve Uludere mezarlığı, okulun gündemine oturmuş. Öğrenciler cumartesi günü el birliğiyle 8 saatte yapmışlar labirenti, pazar günü de içini doldurmuşlar.
Yönetimden uyarı
Okul yönetimi sabah gelip kaldırmalarını istemiş, “Kaldırmayacağız, buradayız” demişler. Cumaya kadar labirent başında nöbetteler. Boğaziçi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğrencisi Yıldız Tar, “Labirenti okulun en işlek yerine inşa ettik. Herkes içinden geçmek ve yüzleşmek zorunda” diyor. “Kırılma noktamız Uludere oldu” diyor Tar ve ekliyor: “Bölgede yaşananlar burada görülmek istenmiyor, bu gerçeklik yokmuş gibi davranılıyor.” ‘Yüzleşme koridoru’nu “1900’lerden bugüne katliamlar tarihimiz” diye özetliyor öğrenciler. Faili meçhuller, köy boşaltmaları, kadın cinayetleri, hasta tutsaklar... Kimi öğrenci uzun uzun geziyor koridorlarda, cezaevlerinden gelen mektupları, eski gazetelerden kupürleri, fotoğrafları inceliyor. Kimi de aceleyle labirentten geçerken Tar’ın elinde megafonla yaptığı anonslara kulak misafiri oluyor yalnızca. Tar, Özgür Gündem’in kapatıldığından, LGBT bireylere uygulanan sistematik şiddetten ve görünmez nice hak ihlalinden bahsediyor.
Öğrencilerin labirentin içinde sergilenecekleri hazırlarken umutsuzluğa kapıldıkları olmuş, “Bu katliamlar duvarlara sığmıyor” demişler. Ama en sona sakladıkları ‘direniş koridoru’ sayesinde kendilerine gelmişler. “Direniş tarihi de katliamlar kadar eski” diyor Tar. “Herkesi direnmeye davet ediyoruz. Buradan yükselen her ses, savaşın bitmesi için bir umut ışığı.”
(Radikal)