ABD’nin önde gelen Yahudi kuruluşu ADL, 102 ülkede 50 binin üzerişnde kişiyle görüşülerek hazırlanan, anti semitizm üzerine dev bir anket yayınladı. Anket sonuçlarına göre dünyadaki her 4 kişiden 1’i Yahudi düşmanı. Ermenistan’da bu oran yüzde 58, Türkiye ve Yunanistan’da ise yüzde 69. Ankette kullanılan soru kalıpları ve metodoloji konunun uzmanları tarafından eleştiriliyor. ADL’in ABD’de İsrail politikalarını en çok destekleyen kuruluş olması anketle ilgili şüpheleri artırıyor.
Anti-semitizm, insanlık tarihinin başından beri olagelmiş, belki de en eski kitlesel önyargılardan biri. Mısır ve Romalılardan, Ortaçağ İspanya ve Avrupası’na, oradan İkinci Dünya Savaşı ve Holokost’a uzanan, yaşanan felaket ve acılara rağmen tüm beklentileri boşa çıkararak günümüzde etkin bir şekilde varlığını sürdürüyor. Meşhur akademisyen, yazar ve Auschwitz/Buchenwald kampları esaretinden kurtulmuş Elie Wiesel’e göre, Yahudi milleti ile yaşıt olan, daimi bir tehdit ve tehlike unsuru…
Yönteme dikkat!
Bu bilinen gerçeği detaylı olarak, bugünkü hâliyle tespit ve tecil etmek amacıyla, geçen yıl ABD’de ‘Anti Defamation League’, yani Hakaretle Mücadele Birliği (ADL), dünyanın tüm bölgelerini ve 102 ülkeyi kapsayan geniş çaplı bir araştırma yayınladı. Bu konuda yapılmış en kapsamlı araştırmanın anti-semitizmi tespit metodu ise şöyle: 102 ülkedeki toplam 50.300 bireye anti-semitik önyargı olarak varsayılan 11 soru yöneltilip ‘muhtelemen evet’ veya ‘muhtemelen hayır’ diye cevaplandırmaları isteniyor. Cevapların 6 veya daha fazlası, ‘muhtemelen evet’ ise, bu kişiler anti-semitik olarak kategorize ediliyor. Yorumcular, genelde araştırmanın büyüklüğünü ve kapsamını takdir etseler de metodoloji açısından eksiklikler ve bazı yanıltıcı sonuçlar olduğunu da dile getiriyorlar.
Buna rağmen bu araştırmayla çok aydınlatıcı ve ilginç sonuçlar edildiği söylenebilir. Her soruyu ve yanıtları derinden inceleme ve analiz etmek bir gazete yazısının sınırlarını aşağı için, göze çarpan en ilginç sonuçlara bir bakalım.
Örneğin, dünya nüfusunun yüzde 26’sı, yani her 4 bireyden 1’inin, yani 1 milyarın üzerinde ergen yaştaki insanın anti-semitik olduğu tespit edilmiş. Bu araştırmaya gore, dünya nüfusunun yüzde 22.7’sini oluşturan Müslümanların yüzde 49’u anti-semitik. Fakat daha derinden bakınca Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki (Türkiye’yi de bu grubun içine katmışlar) Müslümanların yüzde 75’i anti-semitik. Ortadoğu ve Kuzey Afrika Hıristiyanları arasında da anti-semitizm, diğer bölgelere göre çok daha yüksek; yüzde 64’e karşın yüzde 24 olarak hesaplanmış. İlginç bir şekilde, Avrupa’da anti-semitizmin lideri olarak Yunanistan ve Türkiye yüzde 69’la aynı oranı tutturmuşken, İran sadece yüzde 56’da kalmış.
İsrail sorunu
En yüksek oranda olumlu cevap alan soru, ortalama yüzde 41 ile “Yahudiler, kendi vatandaşı oldukları ülkelerden daha çok İsrail’e sâdıktırlar” olmuş. ADL lideri Abraham Foxman, bu oranı, “Bize güvenmiyorlar” diye yorumlamış. İkinci sırada ise “Yahudiler iş dünyasında aşırı derecede kuvvete sahipler” olmuş. Doğu Avrupa’da bu öngörü, birinci sırada yer alıyor. Bunun yanında Yahudilerin medya gücüyle, Holokost hakkında gereğinden fazla konuşulup konuşulmadığı ya da Yahudilerden nefret edilmesinin sebebinin kendi davranışlarıyla ilgili olup olmadığı gibi sorular da sorulmuş. İsrail’e sadece bir soruda doğrudan değinilmiş ve anti-semitizm ile anti-İsrail tutumu ayrı değerlendirilmeli diyenlerle, ikisi de aynı anlama gelmektedir diyenler arasında tartışmalar devam ediyor. Anketi eleştirenlerden bazıları, bu nedenden dolayı İsveç ve Hollanda gibi ülkelerin çok düşük düzeyde (yüzde 4 ile yüzde 5) anti semitik görünmesini, araştırmanın hatalarından biri olarak görüyorlar.
Bazı Yahudi yazar ve akademisyenler, İsrail karşıtlığının ADL tarafından gözden kaçırılmış bir anti-semitizm delili olduğunu iddia ediyorlar; bazı çevreler de anti-semitizm ile anti-siyonizm’in birbirine karıştırıldığını, bilhassa İsrail’in yaptırımlarına karşı olanların anti-semitik olarak tanımlanmasının yanlış olduğu görüşündeler. Acaba Avrupa’nın anti- İsrail’e dönüşümü evrimden geçmiş bir anti-semitizm örneği mi? Aynı zamanda Ortadoğu, Arap ve İslam dünyasında anti-semitizm olarak yorumlanan görüşler, ırkçı bir görüşten ziyade anti-İsrailcilik mi? Bazılarına göre bunlar farklı; başkalarına göreyse birbirinden ayrılamaz bir bütünün parçaları. İkinci grubun verdiği örneklerden biri, ben sadece siyonizm karşıtıyım iddiasında bulunan, fakat II. Dünya Savaşı’nda Berlin’de ikamet edip, Himmler ve Heidrich gibi Holokost’un sorumlularına yardımlarda bulunan, Hançer isimli SS birliklerini Balkanlar’da kuran, öldürebildiğiniz kadar Yahudi’yi öldürün diye fetva veren Kudüs Başmüftüsü Amin El Hüseyni. Bu iki zıt görüşün arasındaki sınır nerede?
Azerbaycan’ın yüzde 37, Ermenistan’ın ise yüzde 58 anti-semitik olması, gerçekleri yansıtıyor mu? Acaba Azerbaycanlılar, diğer Müslüman ülke haklarının yarısından az bir anti-semitik yapıya mı sahip; yoksa devletler arası ilişkiler nedeniyle veya ifade özgürlüğünün kısıtlı oluşundan dolayı mı böyle bir sonuç çıkmış?
Bakü’ye torpil mi?
Araştırmayı gerçekleştiren Anzalone Liszt Grove Research şirketi, 2013 Temmuzu ile 2014 Şubatı arasında, 96 dil ve lehçe kullanarak telefon (mobil dahil) veya yüz yüze görüşerek bu soruları yöneltmiş. Fakat soru yöneltilen kişiler nasıl seçilmiş, rahat konuşabilmişler mi, mahremiyetleri nasıl temin edilmiş, o konuda fazla bilgi yok. Azerbaycan’ın yüzde 37, Ermenistan’ın ise yüzde 58 anti-semitik olması, gerçekleri yansıtıyor mu? Acaba Müslüman bir ülke olan Azerbaycan halkı, hakikaten diğer Müslüman ülke vatandaşlarının yarısından bile az bir anti-semitik yapıya mı sahip; yoksa devletler arası ilişkiler nedeniyle veya ifade özgürlüğünün kısıtlı oluşundan dolayı mı böyle bir sonuç çıkmış? Bunun tersine, Ermenilerin bu kadar yüksek bir yüzde ile anti-semitik olması, doğruları yansıtıyor mu?
Evet, ADL ile ABD’li Ermeni kurumları arasında epey gerginlikler yaşandı. ADL tarafından Soykırımın tam olarak tanınmaması, “tehcir emrinin sonucu soykırıma benzer bir şey oldu” gibi elastiki sözler sarfedilmesi, ADL’nin Ermenilere karşı lobi faaliyetleri yapması bir meseleydi. Ama son zamanlarda ADL lideri Foxman dahil soykırımı kabul eden bir dil kullanılıyor, hatta etkin Yahudi organizasyonu AJC (Amerika Yahudi Komitesi) 24 Nisan 2014’te soykırımı kabul eden bir bildiri de yayımladı. Bunun yanında kişisel ve kurumsal ilişkiler olarak Ermeniler ile Yahudiler arasında genelde aynı yolun yolcusuyuz gibi bir anlayış da var.
Türkiye’nin yüzde 69 anti-semitik tespiti de sorgulanabilir. “Biz İspanya’dan atılan Yahudileri kabul ettik, Osmanlı döneminde zenginleştiler, İkinci Dünya Savaşı’nda onları Nazilerden kurtardık, kapımızı açtık” diyerek bu tanımlamanın yanlış olduğunu, İsrail’in göstermiş olduğu ‘vahşet’e’ tepki olduğunu iddia eden ve savunanlar olabilir. Fakat, bunun ne kadarı gerçek? 1934 Trakya olayları, Varlık Vergisi uygulaması gibi pek çok olay ve durumun, sadece İsrail karşıtlığıyla açıklanamayacağı, doğrudan anti-semitizmle ilişkili olduğu bir gerçek.
Belki de bu tarihi gerçeklerden dolayı, anti-semitizm konusunda şiddetli bir hassasiyet mevcut. Doğru veya yanlış, fakat iyi niyetle Filistinli sivillerin insani haklarını savunanların yanında, “Yahudilere güvenilmez, Siyonistler bugün Filistin’i, yarın dünyanın tümünü kontrol etmek arzusundalar” gibi gerçeklerden tamamen uzak ırkçı söylemlerde bulunanların aynı kefeye konularak, bu iki tamamen farklı görüşe de anti-semitizm etiketinin yapıştırılması gibi yanlışlar, bu hassasiyetin neticesi de olabilir. Fakat, bu gibi ithamlar gereksiz gerilimlere de sebep oluyor. Örneğin, birkaç ay evvel Los Angeles’ta, UCLA Üniversite Öğrenci Dernekleri Yönetimi, Gazze’ye destek vermek için Üniversite Yatırım Fonları’nın İsrail ile iş yapan şirketlere yatırım yapmaması kararını aldı. Bu karar, 8’e 2 bir çoğunlukla alındı. Evet oyu verenlerin içinde Afrikalı-Amerikalılar, Filipinliler; Latin Amerikalılar ve birçok başka grup ile beraber Ermeni Öğrenciler Birliği de anti-semitizm ithamlarıyla karşı karşıya kaldı. Her ne kadar kararlarını tüm verileri göz önüne alarak vermemiş, Hamas füzelerinin yerleşim bölgelerine yağması gibi gerçekleri dikkate almamış olsalar da; bu öğrenciler, belki genç oldukları, belki solcu oldukları, belki de insan hakları konusundaki daha zayıf gördüklerinden yana samimi görüşleri nedeniyle, evet oyu kullandılar, fakat anti-semitik oldukları çok uzak bir ihtimal.
Veriler şüpheli
Bu araştırmanın amacı, doğru bilgilere ulaşarak anti-semitizm ile nasıl ve nerede mücadele edilmesi gerektiğini saptamak olmalı. Her ne kadar geniş kapsamlı ve bazı yönlerden takdire şayan bir araştırma olsa da bu verilerin güvenilirliği şüpheli. Fakat sayı 1 milyar değil, 500 milyon olsa ne fark eder? Bunun karşısında, İsrail’in varlığına değil, fakat bazı nefsi müdafaa olarak gördüğü uygulamalarına karşıt olanları da araştırma kapsamında anti-semitik olarak sayarsak, sayı 1,5 milyara yükselebilir. Bu, her üç sayının da çok korkunç ve kabul edilemez olduğu gerçeğini değiştirmez. Anti-semitizm tehlikeli bir gerçek ve durdurulması şart. Bu konuda araştırmanın en iyi tespitlerinden biri, dünyanın yüzde 26’sı olarak tanımlanan anti-semitik bireylerin yüzde 70’inin hayatlarında hiçbir Yahudi ile tanışmamış olması. İnsanlar arasındaki ilişkilerin internet üzerinden propaganda okumakla değil, yüz yüze, samimi bir şekilde konuşarak kurulması, tarihin gerçekçi ve şeffaf bir şekilde öğretilmesi biraz daha mümkün kılınsa, binsanlık ve barış açısından bir gelişme mümkün olabilir.