TÜTÜN DEPOSU

GENEL Depo’da bir dünya mirası sergisi

Bugün, 13 Mart'ta Depo, ‘Taşın Şiiri Ani: Kültürlerin Kavşağında Bir Mimarlık Hazinesi’ başlıklı bir sergiye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Saat 18:30'da Depo’da açılacak olan sergide, Ermeni tarihinde büyük bir öneme sahip olan ve 2016’da Dünya Kültür Mirası listesine eklenen Ani’ye ait fotoğraflar ve videolar gösterilecek. Ara Güler, Martin Manukyan, Murat Germen ve Vedat Akçayöz’ün fotoğrafları ile Ümit Kıvanç, Engin Akhisar ve Neslihan Koyuncu’nun videolarının yer alacağı sergi, 29 Nisan’a kadar ziyaret edilebilecek.
Görünmeyen basının bilinmeyen dünyası

“Çoğul İstanbul Medyası, kamusal alanda görünür olamayan, ancak her biri kendi mecrasında yoluna devam eden, farklı kültürel toplulukların, kendi dilleri ve kendi gündemleri ile örülmüş süreli yayınlarını araştırmayı, biraraya getirmeyi ve ilişkilendirmeyi amaçlıyor. İstanbul’un kültürel çoğulluğunun araştırılması ve görünür kılınması amacıyla İstanbul Bilgi Üniversitesi bünyesinde yürütülmekte olan proje kapsamında düzenlenen sergide, İstanbul’da 1990 yılından bugüne çeşitli kültürel grupların yayımladığı gazete ve dergilerden örnekler sunulurken, bazı gazete ve dergilerin mutfağına girilerek hazırlanan video çalışmaları da görülebilecek. Koordinatörlüğünü İstanbul Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Bülent Bilmez’in yaptığı proje kapsamında, geniş bir koordinasyon ve araştırma ekibi tarafından hazırlanan sergi, ayrıca çoğul medyalardan içerik örneklerine, toplulukların yayıncılık faaliyetlerinin tarihsel gelişimine, Türkiye’de genel olarak basın üzerindeki politikaların topluluk medyalarına etkilerine dek
KÜLTÜR SANAT Kavala için 72 saatlik bir kolektif üretim

Bugüne kadar sayısız projeye destek vermiş, Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve insan hakları aktivisti Osman Kavala bu yazının yayımlandığı tarihte 108 gündür tutuklu olacak. Kavala’nın tutuklanmasını takiben bir araya gelen sanatçı dostları Osman Kavala’yla dayanışma saikiyle Depo’yu bir açık atölye alanına dönüştürdüler. 9 Şubat Cuma günü saat 16.00’dan itibaren 72 saat boyunca ikişer saatlik vardiyalar düzenleyerek mekânda bir araya gelen sanatçılar kesintisiz bir şekilde iş üretmekle kalmadılar, mekânı herkese açarak bir karşılaşma alanı da yaratmış oldular.