OHANNES KILIÇDAĞI
Türkiye Kürtlere karşı değildir
Türkiye –ve aslında Kürtlerin yaşadığı topraklarda hüküm süren diğer devletler– Kürtlere “Ya benimsin, ya kara toprağın” demekten başka bir üçüncü seçenek sunmadı öteden beri. Yani, ya asimile ve tabi olacaksın, ya da sana yaşam hakkı tanımayacağım.
Garip bir toplantı, çelişkili ifadeler
Toplantı usule dair yanlışlarla dolu geçmiş. Birincisi, MH Başkanı Köletavitoğlu, açış konuşmasında, talimatname lehinde ve aleyhinde görüşleri özetlediği kısmın öncesinde ve sonrasında uzun uzun neden itiraz edilmemesi gerektiğinden, bunun doğuracağı kötü sonuçlardan bahsetmiş. Sormak lazım, bu konuşmayı kimin adına yapmış? Heyet adına mı? Heyetin zaten böyle net bir pozisyonu olsa o toplantıya ihtiyaç olmazdı.
Mahsusluk ve mahsusçuktan seçim
Bütün mesele adil ve hakkaniyetli olmaktır. Doğal adaylardan isteyen herkesin seçime girdiği, hilesiz, hurdasız, şantaj ve tehdit olmadan, herkesin hür iradesiyle oy verdiği bir seçimle seçilecek adayı beğenmesek de o seçimin meşruiyetini sorgulayamaz, sonucunu tanımazlık edemeyiz.
Boykotun ilk taşını Müteşebbis Heyet mi koyacak?
Öyleyse Müteşebbis Heyet üyelerine sesleniyoruz. Lütfen bu dönemeçte dirayeti, basireti ve cesareti kaybetmeyin. Seçimin anlamlı ve adil bir yarış olması şu anda size bağlı. Yapacağınız şey, gerekçeleriyle, atıflarıyla basit bir itiraz dilekçesi yazmak. Elinizde bol bol malzeme var.
Talimatname ve izlenecek yol
Türkiye Ermeni toplumuyla ilgili kararlar alınırken çağdaş insan hak ve özgürlükleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi, bu ilkeler doğrultusunda üretilmiş metinler, kültürlerin, kimliklerin korunması gibi kriterler dikkate alınmalıdır. Nitekim son Anayasa Mahkemesi kararı da bunların altını çizmiş, devletin dinî alanı düzenlemekten kaçınması gerektiğini belirtmiştir. Müteşebbis Heyet bu kararın mantığını takip edebilir.
Militan
Şirinoğlu’nun dediğine göre bu veliler, çocuklarının “söylemlerinin, düşüncelerinin değişmesinden” ‘şikâyet’ ediyormuş. Bir çocuk eğitim alacak ama söylemleri ve düşünceleri değişmeyecekse o eğitimi niye alıyor? Eğitimin amacı zaten çocuklarda değişiklik, fark yaratmaktır.
Önce idrak, sonra rap
Geçen hafta 6-7 Eylül’ün yıldönümü vesilesiyle acı bir sarkazm minvalinde şöyle bir tweet attım: “Arada sorarım, günü geldi gene sorayım. Ermeni’yi, Rum’u, Yahudi’yi temizlediniz. Geri kalan memlekette siz size nasılsınız, eğleniyor musunuz gençler? Allah neşenizi bozmasın.” Buna verilen kimi tepkiler ilginç bir yelpaze oluşturdu ve ‘azınlıklar’, tarih, tarihle yüzleşme konularında küçük bir Türkiye profili çıkarmaya imkân verdi diye düşünüyorum.
Mezardan saçılan kemikler ve milli devamlılık
6-7 Eylül ve diğerleriyle yüzleşmek benzer olayların tekrarının önlenmesinde önemlidir diyoruz. Nitekim 6-7 Eylül 1955’ten sonra da hedef grup değişmekle birlikte benzer dehşetler yaşanmadı mı? Bugün Türkiye’de Ermeni, Rum, Yahudi bulmak mesele ama farklı gruplara karşı benzer bir pogromun tekrarlanmayacağını kim söyleyebilir?
Resmi ideoloji ve kuzuların sessizliği
Bana daha ilginç gelen kurbanların ‘o anki’ psikolojisi, ruh ve duygu durumu. Evlerini arkalarında bırakıp yola çıkmaları söylendiğinde hissettikleri, gösterdikleri teslimiyet, uysallık…Bazen binlerce kişilik kafileye kilometrelerce sadece bir avuç muhafız eşlik ediyor, nasıl olabilmiş?
Bu Kürtler ne yapsın?
Kürtler, onurlarını koruyarak ve kendileri olarak ülkenin bir parçası olmaya çalışıyorlar. Onları iteleyen, öteleyen merkezdeki tekçi devlet aklı ve onun toplumsal tabanı. Ülke meclisine girmeye çalışıyorlar, bütün engelleri çıkarmanıza rağmen giriyorlar, bu sefer de orada yok muamelesi yapıyorsunuz. Belediye başkanlarını oy verip seçiyorlar, kayyım atıyorsunuz, bir daha seçiyorlar, soyut gerekçelerle bir daha kayyım atıyorsunuz.