BERGE ARABİAN
"Ermenistan'ı 'savaş öncesi' ve 'savaş sonrası' olarak ayırmak gerek"
Agos’un kıdemli foto muhabiri Berge Arabian, yakın arkadaşı ve aynı zamanda meslektaşı olan Hüseyin Ovayolu ile hem kimlik meselesi hem de fotoğrafçının son projesi üzerine sohbet etti. Ovayolu’nun Ermenistan anılarından kişisel kimlik hikâyesine birçok konunun konuşulduğu söyleşinin ilk bölümünü yayınlıyoruz. Söyleşinin ikinci bölümünü önümüzdeki hafta paylaşacağız.
Lensler Konuşabilseydi/ Baron
Berge Arabian bir süredir Agos'ta çektiği fotoğrafların hikayelerini "Lensler Konuşabilseydi" köşesinde paylaşıyor. Arabian önceki hafta "Baron" başlığıyla 2010 yılındaki Hrant Dink anmasından bir kareyi ve bu kareden hareketle Sarkis Seropyan'ı yazdı.
Hemşin coğrafyasında bitmeyen döngü: Kalmak ya da gitmek
Berge Arabian’ın Hemşin coğrafyasından izlenimlerinin ilk bölümünü yayınlamıştık. Foto-röportajın bu ikinci ve son bölümünde Berge Hopa’da ekonomik hayata, göç olgusuna ve kadınların toplumdaki güçlü yerine bakıyor. Sözü yine Berge’e bırakıyoruz.
Bir coğrafyaya sığmayan kimlik: Hemşinlilik
Berge Arabian geçtiğimiz ay Hemşin’deydi. Hopa’ya bağlı Kayaköy’deki hayatı hem fotoğrafladı hem de acı tatlı izlenimlerle, yaşanan kimlik sıkışmasını yansıtan ilginç söyleşilerle döndü. İki hafta sürecek bu foto-röportaj dizimiz için söz fazla uzatmıyor ve Berge”e bırakıyoruz.
‘Hiçbir hayat kayıp değildir, seçtiğimiz her yolun bir anlamı vardır’
Yunanistanlı fotoğraf sanatçısı Constantin (Konstantinos) Pittas, 1985’ten itibaren beş yıl boyunca Avrupa’da, Demir Perde’nin iki tarafındaki günlük hayatı yansıtan, aradaki ortak noktalara odaklanan fotoğraflar çekmiş. Sanatçının, bölünmüş kıtanın insanlarını fotoğraf aracılığıyla birleştirmek gibi ‘naif’ bir hedefle sürdürdüğü ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından yarım bıraktığı projenin ürünleri, 25 yıl bir dolapta kapalı kaldıktan sonra, 2015’te, ‘Images of Another Europe’ başlıklı bir kitapta toplanmış.
22 Mart’ta İstiklal Caddesi’ndeki Sismanoglio Megaro’da açılan (15 Nisan'a kadar gezilebilecek) ‘Atina-İstanbul’ başlıklı sergisi vesilesiyle İstanbul’da bulunan Pittas’la sıradışı fotoğrafçılık serüveni ve fotoğraf anlayışı üzerine konuştuk.
‘Yaşadığımız modern dünya göçler sayesinde oluştu’
New York’un Brooklyn mahallesinde, Dominik Cumhuriyeti göçmeni bir anne-babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Damaso Reyes, yirmi yıldır foto muhabirliği yaparak hikâyeler anlatıyor. Çalışmaları, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın yayınlarında, Associated Press’te, The Far Eastern Economic Review, New York, Vanity Fair Almanya, Der Spiegel ve Time Asya dergilerinde, Wall Street, Newsday ve San Fransisco Chronicle gazetelerinde yayımlandı. Aldığı görevler ve kişisel projeleri kapsamında Ruanda, Irak, Endonezya, Tanzanya gibi ülkelerde bulundu ve Amerika Birleşik Devletleri’ni baştan başa gezdi. Çektiği fotoğraflar ‘Black: A Celebration of a Culture’ [Siyahi: Bir Kültüre Övgü] adlı monografide ve ‘Innocents Lost: When Child Soldiers go to War’ [Kayıp Masumlar: Çocuk Askerler Savaşa Gittiğinde] başlıklı kitapta yer aldı. Çok sayıda ödüle, Fulbright ve Arthur F. Burns burslarına layık görüldü; New York Siyahi Gazeteciler Birliği’nin uluslararası muhabirlik ödüllerinde iki kez birinci oldu.
İnsanlığın kendi sonunu ürettiği distopyadan fotoğraflar
Fotoğrafçı Emin Altan’ın CHAOSMOS başlığını taşıyan fotoğraf kitabi Bülent Erkmen tasarımıyla Norgunk Yayıncılık tarafından yayınlandı. Emin Altan 1962 Çanakkale doğumlu. 1996 yılında fotoğrafı kendini ifade edebileceği alan olarak seçti ve 2002 yılına projeler üretti. İFSAK ve Fotoğraf Vakfı çatısı altında Türkiye’li genç fotoğrafçıların uluslararası fotoğraf çevreleri ile buluşmasına yönelik girişimlerde bulundu ve uluslararası fotoğraf festivallerinin organizasyonu için çalıştı. 2002 yılında fotoğraf çekmeyi bıraktı ve on yıl aradan sonra yeniden fotoğrafa başladı. Yeni kitabı vesilesiyle Berge Arabian Emin Altan ile bir söyleşi gerçekleştirdi.
Gagik Harutyunyan: Gölgelerin arasından parlayan ışık hüzmesi
Bu Sovyet dönemi Ermeni fotoğraf üstadıyla, Gagik Harutyunya'la kurallara uygun ve katı bir söyleşi yapmıyorum. Yaptığımız, Türkiye’de ‘sohbet’ dediğimiz şey. Bu gizemli, neredeyse sofu adamla ilgili merak ettiğim çok şey var. Bilgi arayışıyla bir hocanın önüne oturuyormuş gibi hissediyorum. Ve biliyorum ki onunla yapıp yapabileceğim ilk ve tek sohbet bu olacak.
Tamara Abdul Hadi’den Ortadoğu’ya yeni bir bakış
Iraklı bir ailenin çocuğu olarak Birleşik Arap Emirlikleri’nde doğan, Kanada’da büyüyen, şu anda ise Beyrut’ta yaşayan Tamara Abdul Hadi’nin işleri, klişelerle anılan ve yeterince temsil edilmeyen azınlıklara odaklanıyor. Çalışmalarıyla maskülenlik ve benlik temsili temalarını da keşfe çıkan Hadi, dünyanın farklı şehirlerinde düzenlediği atölyelerde kendi fotoğraf anlayışını anlatıyor.