Cenazesi Kumkapı Meryem Ana Kilisesi’nden kaldırılarak Balıklı Ermeni Mezarlığı’na defnedilen Sasonlu Ferman Gez'in oğlu anlatıyor: Babamızın 2003 yaşında kimliğindeki din hanesini baskı görmemek için değiştirip Müslüman yaptığını düşünüyoruz. Kütükleri açıp baksalar, Hıristiyan olduğumuzu görecekler.
Ferman Gez, Sason doğumlu bir Ermeni’ydi. Hıristiyan inancından gelen ailesinin bir kısmı, 1915’te ve sonraki dönemlerde Sason’daki baskılardan dolayı Müslüman olmuştu. Ferman Gez, Ermeni’ydi; ancak, onun da kimliğinde Müslüman yazıyordu. Din hanesindeki değişikliği on bir yıl önce, 2003’te yapmıştı. Gez, 16 Aralık Salı günü, 84 yaşında vefat etti. Cenazesi kiliseden kalktı. Gez’in bazı çocukları Müslüman, bazı çocukları ise Hıristiyan’dı. Ölümünden sonra Diyanet ve Patrikhane arasındaki görüşmelerden sonra, eşi Ferziye Gez’in talebiyle cenazesi Kumkapı Meryem Ana Kilisesi’nden kaldırılarak Balıklı Ermeni Mezarlığı’na defnedildi. Haber, medyada geniş yer buldu.
Ferman Gez’in oğlu Aret Gez, Yeşilköy Kilisesi’nde zangoç olarak çalışıyor. Babasının 2003 yılında kimliğine Müslüman yazdırdığını ama cenazesinin, kardeşlerinin çoğunluğunun talebi ve annelerinin rızasıyla kiliseden kaldırıldığını söyledi.
Gez, 1980’li yıllara kadar ailesiyle birlikte Sason’un Örnekağıl (Karser) köyünde yaşadı. Sason’da Ermeni olarak kalan az sayıda aileden biriydi. 1980’li yıllarda, yaşadıkları baskıdan dolayı İstanbul Samatya’ya göç ettiler. Ailenin bazı çocukları evlendikten sonra Müslüman oldular. Aret Gez, ailenin hikâyesini şöyle anlatıyor:
“Sason’da çok çektik. Çok baskı vardı üzerimizde. Bütün köy korucu olmuştu. Bütün köylünün elinde silah vardı. Bizi şikâyet ettiler. Zorla korucu olmamızı istediler. Karakoldan da çağırdılar. Ancak, biz korucu olmayı kabul etmedik. Kimi, neyi koruyacağız; o dağlarda kimle savaşacağız biz? Bu yüzden babamız önce çocukları İstanbul’a gönderdi. Burada hiçbir şeyimiz yoktu. Biz geldikten sonra kendileri de geldi. Bir ablamız evlenmişti. Orada kaldı. 5 erkek, 8 kız kardeşiz. Dört kız kardeşimiz evlendi ve Müslüman oldu. Bir erkek kardeşimiz de Müslüman oldu.”
Oğul Gez, babasının sık sık Sason’a, köye gidip geldiğini ve kimliğinin Sason’da Müslüman olarak değiştirdiğini söylüyor:
“Babam kışın İstanbul’da kalır, yılın geri kalanını köyde geçirirdi. Ablam orada onunla kalırdı. 2003 yılında gidip kimliğini Müslüman yaptırmış. Son dört yıldır İstanbul’a geri gelmişti. Biz kimliğini yeniden değiştirmesini istedik. Kendisi bana ‘Kimlikten bir şey olmaz. Köye gidip geliyorum’ dedi. Biz de bir şey demedik. Zaten artık yaşlanmış ve hastalanmıştı. Kimliğini baskı görmemek için değiştirdiğini düşünüyoruz. Kütükleri açıp baksalar, Hıristiyan olduğumuzu görecekler.”
Gez’in ölümünün ardından çocukları arasında nereye gömüleceği konusunda tartışma yaşandı. Hıristiyan kardeşler, cenazeyi kiliseden kaldırmak istiyordu. Müslüman kardeşler ise Cenaze İşleri Müdürlüğü’ne başvurarak, cenazenin kendilerine verilmesini istedi. Bunun üzerine Cenaze İşleri Müdürlüğü, Müftülük, Patrikhane ve Diyanet arasında bir görüşme trafiği başladı. Başepiskopos Aram Ateşyan da devreye girdi.
“Beni Cenaze İşleri Müdürlüğünden aradılar” diyen Aret Gez, sonrasında yaşananları şöyle anlatıyor: “Müslüman olan babamızı neden kilisede defnetmek istediğimizi sordular. Ben de Hıristiyan olduğumuzu, cenazemizi kiliseden kaldıracağımızı söyledim. Diğer kardeşlerimiz de müftülüğe gitmişler. Müftülük, çoğunluk olan kardeşlerin rızasının dikkate alınmasını istemiş. Sonra, Aram Sırpazan aradı. Ona da durumu anlattık. Kendisi Diyanet’le görüşmüş. İstediğimiz gibi cenazenin kiliseden kaldırılacağını söyledi. Biz de cenazemizi kiliseden kaldırdık.”
Cenazenin ardından ailenin iki tarafı arasındaki iletişim kesilmiş durumda. Görünen o ki, 1915’in üzerinden yüz yıl geçmesine rağmen, soykırımın en önemli yüzlerinden biri olan din değiştirmeler, aileleri zor durumda bırakmaya devam ediyor.