Bilinen en eski alkollü içeceğin bira olduğunu biliyor muydunuz?
Jared Diamond, ‘Tüfek, Mikrop ve Çelik’ adlı kitabında (Tübitak Yay., çev. Ülker İnce), medeniyetin neden Anadolu-Mezopotamya civarında oluştuğunu sorgularken, kabaca tek bir sonuca varıyor: Tahıl! Tahıl sayesinde, geniş alanlarda tarım yapılıp büyük kalabalıklar doyurulabiliyor. Bu nedenle, ilk defa buralarda büyük şehirler, imparatorluklar kurulabiliyor.
Dünya tarihini şekillendiren tahıllardan arpa ve buğday, biranın da hammaddeleri. İlk çağlarda, atalarımız, bu tahılları tüketebilmek için suda bekletip yumuşatıyorlar. Tahıl, içindeki nişastayı da suya geçiriyor ve böylelikle biranın oluşumu başlıyor. Havadaki mayaların bu nişastayı ve şekeri yiyerek ortaya çıkardıkları alkol, içkilerin atasıdır.
Tabii, ‘ata’ dediğimiz bu içki, bizim bildiğimiz biradan epey farklı. Artık, biranın, su ve tahıl kadar olmazsa olmaz bir hammaddesi daha var: Şerbetçi otu. Önceleri biraya koruyucu madde olarak katılan bu ot, zamanla biranın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş. Biradan aldığınız kekremsi-acı lezzeti veren, o.
Biranın tarihine baktığımızda, Sanayi Devrimi’yle biranın kalitesinin ve çeşitlerinin arttığını görüyoruz. Dünyaca ünlü pek çok bira firması 1800’lü yıllarda kurulmuş olsa da, çok daha eski bira üreticileri de bulunuyor. Belçika ve Çek Cumhuriyeti, bira tarihinin önemli ülkeleri. Örneğin ülkemizde bira dendiğinde aklımıza gelen ilk tür olan ‘Pilsen’, aslında Çek Cumhuriyeti’ndeki bir şehrin adı.
Ülkemizde bunun bir ters-benzeri var. İsviçreli yatırımcı Bomonti ailesinin İstanbul’da kurduğu fabrika, sonraları, bulunduğu semte adını vermiş.
Bomonti’den sonra, Atatürk Orman Çiftliği de, yıllarca, Ankara Birası adlı birayı üretmiş.
Yemekle bira
Geçen hafta, dünyanın en iyi bira üreticilerinden olan bir Belçika firması (adını vermek yasak), olağanüstü bir yemekle beraber biralarını servis etti. Bira dendiğinde akla genellikle fıstık-patates ikilisi gelse de, bira bunlara indirgenmeyecek kadar geniş bir tat yelpazesine sahip.
Pek çok yemekle de en iyi uyum sağlayacak içkilerden biri bira. Özellikle yoğun, yağlı yemeklerle, damağı çok iyi temizleyeceği için, rahatlıkla servis edilebilir.
Biranın göbek yaptığı savına gelince... Evet, bira, tüm alkollü içecekler gibi, kalori açısından zengindir. Bazı cinsleri, tahıl oranı çok yüksek olduğu için ‘sıvı ekmek’ olarak anılır ama bir avuç tuzlu fıstıkta, yarım litre biradakinden daha çok kalori olduğunu unutmayın. Biranın göbek yapmasının esas nedeni, yanındaki yüksek kalorili yiyecekler.
İşçi sınıfının resmi içeceği
Antik Mısır’da işçilere verilen günlük yemek hakkının içinde mutlaka bira bulunurmuş. Hem besleyiciliği, hem de rahatlatması açısından ‘sıvı ekmek’ olarak adlandırılan bu içkinin işçilere verilmesi gayet normal. Ta Mısır’dan beri işçi sınıfının en çok tükettiği içki olmasının nedeni, kolay ulaşabilir olması. Ülkemizde, astronomik vergi oranları nedeniyle fiyatı el yakacak kadar yükselmiş olsa da, bira hâla, işçi sınıfının resmi içeceği sayılır, bütün dünyada (bkz. ‘Germinal’, Emile Zola. Romandaki konuşmaların çoğu meyhanede geçer.)
Gerçi Nazi Partisi’nin halklara ulaşmak için neredeyse bütün toplantılarını birahanelerde yapması gibi kötü bir ünü olsa da, Hitler hiç içmezmiş diye, kendimizi avutabiliriz.
1 Mayıs’ta bayramını kutlayıp üzerine buz gibi birasını içebilecek ve bu günü gerçekten bayram olarak kutlayabilecek olan, memleketimizin dışındaki tüm işçilerin bayramı kutlu olsun. Bizim şansımıza yine bol biber gazı düşecek gibi görünüyor. Sahi, biber gazıyla nasıl bir içki iyi gider acaba?