Nilhan Karaman
30 yıllık siyasi çalkantılar, silahlı mücadele ve binlerce kayıptan sonra yaşananlar Türkiye tarihinde yeni bir sayfa açtı. Bu gelişme bir anlamda milat da sayılabilir. Türkiye’yi ve içindeki hakları yıllarca bu sorunla boğuşturan birbirine kırdıran binlerce şehit ve faili meçhul cinayetler verdiren Kürt sorunu Türkiye’yi kuşatan onlarca iç ve dış sorun arasında Türkiye’yi en uzun süre uğraştıran siyasi sorundur.
Kürt ve Türk vatandaşları arasına kırmızı çizgi çeken, onları zıt kutuplara ayıran, yanlış tanıtan, barıştan yana olmadıklarını göstermeye çalışan, hain imajını yaratan siyasi aktörlere Diyarbakır’daki newroz kutlaması tarihi bir ders verdi. Süreci hazmedemeyenler yıllarca terörden rant sağlayanlar için kötü bir gündü. Bundan sonra geçimlerini sağlamak için nasıl bir iş bulma ya da yeni bir senaryo üretme yoluna gidecekler acaba?
Bölgede barış ve istikrar istemeyen siyasi baronlar süreci hazmedemedikleri gibi barışı sekteye uğratmak için yine iş başındaydılar. İşe bayrak krizini ortaya atmakla başladılar kendilerine şunu soruyorum?
Diğer koalisyon hükümetleri döneminde de bayraksız nice nevrozlar kutlandığı halde onlara neden tepki vermediniz de barışın simgesi haline gelen 21 Mart 2013 nevrozunda neden yaygara koparıyorsunuz.
Buda barışı istemeyenlerin süreci baltalamak için koz arayışı içinde olduklarının göstergesidir. Türkiye 90’lı yılları geride bıraktı vatan-millet-Sakarya nutuklarına milletin karnı tok artık. Her fırsatta bayrak, Cumhuriyet, Laiklik, elden gidiyor ’’ya sev ya terk et ‘’ gibi söylemleri dile getirmenin kimseye faydası olmayacağı gibi yenilir, yutulur tarafları da kalmadı bu argümanların. Yaşanan tüm bu olumsuzlukları bir yana bırakıp 21 Mart açılımının barış sürecine olan katkısına bakmak gerekir.
BARIŞIN GETİRİSİ NE OLACAK?
- Yeni nesil kolay kolay ince hesapların kurbanı olmayacak
- Türkiye’de Kürtler daha farklı bir kimlik kazanacak hain değil, barış yanlısı olarak bilinecek.
- Türkiye’nin terörle mücadelede harcadığı milyon dolarlar ülke ve bölgenin kalkınmasında harcanacak.
- Bölgeler arası kalkınma ve gelir dağılımındaki fark ortadan kalkacak.
- Bölgenin siyasi ve sosyal çehresi değişecek.
- Eğitime destek artacak.
- Ana dilde eğitim yapılabilecek.
- Yaylalar, tarlalar, köyler geri dönüşüm projeleriyle yeniden üretime açılacak.
- Türkiye yeni bir eylem planı hazırlığı içinde olacak.
- Kürt olmaktan, Kürtçe konuşmaktan kimse utanmayacak, siyasi kovuşturma geçirmeyecek.
- Güvenliğin ve istikrarın önündeki engeller ortadan kalkacak
- Bu bölgeyi yıllarca kaynayan kazan ve kan gölü olarak tanıtan basın haberlerinden kimse etkilenmeyeceği gibi buralara gelip gezmekten, bu bölgede yaşamaktan kimse korkmayacak bu kötü paranoyadan herkes sıyrılacak.
- Örgüt ve devlet adına bombalı eylem yapanların maskeleri düşecek, onlara ve destekçilerine bu tarihi mesaj en güzel cevabı vermiş olacak.
- Devletin sırtında bir kambur olarak taşıdığı eğitimsiz sözde yaşadıkları köyün Güvenliğinden sorumlu olan ama zaman zaman devletin verdiği yetkiye ve silaha güvenerek zorbalık yapan koruculuk sistemi kalkacak.
- Sınır karakolları belli bir süre sonra kaldırılıp ana bir karargaha bağlanacak.
- Sokak aralarında gerilla avı, evlere gece baskınları, panzer ve akreplerle devriye gezmek tarihe karışacak.
- Üniversitelerde sağ- sol çatışması bitecek Kürt öğrencilerine yönelik linç girişimleri sona erecek. Üniversiteler ve öğrenci hareketleri farklı bir boyut, farklı bir çehre kazanacak.
- Kürtler gizli hesaplaşmaların bir parçası olmayacak, Piyon olmaktan sıyrılacak.
- 21-56-62-76 vb. plakalı araçlara yönelik saldırılar, trafikte durdurma kasıtlı ceza kesme, şehirler arası kimlik kontrolleri gibi olumsuz durumlar ortadan kalkacak.
- STK’lar aktifleşecek.
- Herkes evinde huzur ve barış içinde uyuyacak.
- Her şeyden daha önemlisi kafatası milliyetçiliğiyle kanla siyaset yapılamayacağı gerçeğini Türkiye olarak bir kez daha öğrenmiş olduk.
AB süreci, Suriye, İsrail, İran krizinin kapıda olduğu bir dönemde hükümet ülkedeki vatandaşlarının kaderini değiştirecek hakları uzlaştıracak, milat sayılabilecek tarihi bir adım attı.
Hükümet bu adımı atmakla kendi içindeki yıllardır sumen altı edilmeye çalışılan bir gerçekle yüzleşerek tüm dünya ülkelerine kendi sınırları içerinde yaşayan halklara karşı önemli bir tavır sergiledi. Gerek küresel bağlamda gerekse toplumsal ve siyasal alanlardaki değişimler Türkiye’de gelişen bu ılıman etkiye ivme kazandırarak, çözüme yönelik çalışmaların başlaması için devreye giren siyasi ve sivil aktörlerin ortak çalışması sonucu çözüme kavuşturulmaya çalışılan Kürt sorunu Türkiye’deki tüm siyasi ve sosyal yapılar için adeta bir evrim niteliği taşıdığını ifade edebiliriz. Çünkü böylesi içe dönük bir hareket yıllardır ezilen, görmezden gelinen, baskı ve şiddet politikalarıyla sindirilmeye çalışılan Kürtler gibi Alevi ve Ermenilerin de siyasi-sosyal haklarının kazanılmasında hain kimliğinden sıyrılmalarında önemli bir adım olacaktır. Türkiye tabandan ve azınlık konumunda olan vatandaşlarının taleplerine kulak verdiği sürece toplumuyla bütünleşebilir aksi taktirde her gün yeni bir siyasi çalkantı, siyasi bir senaryoyla, bölünme fobisiyle uyanmış olacak. Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Türküyle, Kürdiyle, Ermeni’siyle, Alevi’siyle demokratik sınırlar içerisinde herkesin birbirini anladığı ve dinlediği huzur, barış, umut dolu bir Türkiye diliyorum.