Dönemin gazetelerine göre Dersim’deki olayların arkasında Ermeniler vardı. Hatta Seyit Rıza için de “Ermeni” olduğu iması yer alıyordu.
SERDAR KORUCU
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Hacı Bektaş-ı Veli’yi anma törenlerinde Kerbela ile kıyasladığı “Dersim” ile ilgili tartışma sürüyor. Ankara’nın o dönem izlediği politika da, 15 Kasım 1937’de Elazığ’da idam edilen Seyit Rıza’nın konumu da polemiklerin odağında. Dönemin gazetelerine göre ise Dersim’deki olayların arkasında Ermeniler vardı. Hatta Seyit Rıza için de “Ermeni” olduğu iması yer alıyordu.
Dersim’de yaşananların “dış mihrakların işi” olduğu iddiasına, Cumhuriyet Gazetesi 16 Haziran 1937’de yayınladığı haberinde yer veriyordu. Elazığ muhabiri Bahri Turgut’un 20 Mayıs 1937’de gönderdiği mektubunda ajanların devreye girdiği iddia ediliyordu: “Cenuptan hüviyeti meçhul dört komitacı gelmiş ve Pertek kazasında yedi mühür kazdırarak Tunceli’nin içlerine gitmiş ve bir müddet sonra isyan emareleri gözükmeye başlamıştır”
Komitacıların kimliği açıklanmasa da medyada yer alacak diğer haberler Ermenileri işaret edecekti. Cumhuriyet Gazetesi 28 Haziran’da yayınladığı haberinin başında Seyit Rıza’nın fotoğrafının hemen üstüne şu cümleyi ekliyordu: “Horen adında şüpheli bir Ermeni tevkif edildi”
Tutuklandığı açıklanan “Horen” ile ilgili haberin içinde de ilerleyen günlerde de başka bilgi verilmezken Seyit Rıza’nın Hıristiyan ve/veya Ermeni olduğu iddiası sürekli gündemde tutulacaktı.
Taha Baran’ın “1937-1938 Yılları Arasında Basında Dersim” kitabında da yer verdiği gibi, Haber Gazetesi’nde 8 Kasım 1937’de yer alan haberde “Seyit Rıza’nın İstavrozu Ankara’da!” deniliyordu. Başlıkta Seyit Rıza’nın “Hıristiyan” olduğu ima ediliyor içindeyse çadırda haç bulunduğu öne sürülüyordu: “…hayali en geniş olanlar bile şu din hokkabazı Seyit Rıza’nın çadırından Ermenice kitap, Almanca lügat, çşit çeşit, boy boy istavroz, üzerinde Ermenice yazılar olan haçlar, içinde İsa’nın başparmağının kemiği olacağını düşünemez.”
Hakkı Süha Gezgin de Kurun Gazetesi’nde 11 Kasım 1937’de yayınladığı haberinde Seyit Rıza’nın Hıristiyan olduğu iddiasını “zünnar” ve “istavroz” örnekleri ile dile getiriyordu: “Dersim’in yalçın dekorları içinde asırlardan beri komedyaya oynayanlar ise hem zulümde onlardan üstün hem imansızdırlar. Yüzlerce yıl cehaletin kara madenini işlettiler. Ruhları birer kuyu gibi kazdılar. Adam öldürmeği, kervan vurmayı, ocak söndürmeyi, koca bir yurdun göreneği (ananesi) haline getirdiler. Oradaki zavallı halkın ne kara bir alın yazısı varmış ki bu zünnarlı, istavrozlu, bu kıpkızıl melunlara seyit diye tapmışlar. Peygamber soyundan geldiklerine inanmışlar.”