İstiklal Caddesi üzerinde halen dönüştürülmemiş en büyük mülk olarak yatırımcıların dikkatini her geçen gün daha fazla cezbeden Tokatlıyan Han üzerindeki tartışmalar dinmek bilmiyor. Tokatlıyan Han bugünlerde Üç Horan Vakfı yönetimini ikiye bölen temel bir mesele olarak yeniden toplumun gündeminde.
BARUYR KUYUMCİYAN
baruyr@agos.com.tr
Vakıf içinden edinilen bilgilere göre, Tokatlıyan Han için ciddi teklifler sunan Antepli bir yatırımcıyla anlaşma noktasına gelindi, fakat yönetimde bölünmelere neden olan bu anlaşma daha sonra rafa kaldırıldı.
Söz konusu anlaşmayı hukuksal bir zemine oturtmak üzere Apik Harabetoğlu başkanlığındaki vakıf yönetimi Dr. Levent Bıçakçı Hukuk Bürosu ile anlaşıldı. Haziran ayında iletişime geçilen hukuk bürosu, vakıfla yürüteceği çalışmalar için bir de genel vekaletname hazırladı. Yönetim kurulu üyesi Arto Akay’ın da teyit ettiği faaliyetle ilgili büronun Agos’a yaptığı açıklamada henüz herhangi bir kira sözleşmesi hazırlanmadığı için söz konusu vekaletin işleme konulmadığı ve noterde tasdik aşamasında bekletildiği kaydedildi.
Şirinoğlu'nun Üç Horan’a serzenişi
Jamanak gazetesinin 15 Eylül tarihli sayısında Tokatlıyan’la ilgili son gelişmeler konusunda açıklamalarda bulunan Surp Pırgiç Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu ise Tokatlıyan mülkü için aracı olmaları konusunda yatırımcılardan sürekli talepler aldıklarını belirtti. Bu talepleri Üç Horan yönetimine yönlendirdiklerini ifade eden Şirinoğlu, yatırımcılarla vakfın doğru dürüst iletişime geçmediğinden, hatta yönetim kurulu üyelerinin telefonlarını dahi açmadığından yakındı.
Öte yandan son dönemde Vakfın kendi bulduğu bir yatırımcıyla antlaşma noktasına geldiği ve bundan son anda haberdar olduğunu belirten Şirinoğlu, söz konusu yatırımcının sicilini incelediklerinde, böylesi bir yatırımın altından kalkamayacak bir kredibiliteyle karşılaştıklarını vurguladı.
Konuyla ilgili yaptığımız araştırmada çeşitli kaynaklardan Antepli bir müteahhit olduğunu öğrendiğimiz söz konusu yatırımcının, yönetimi ikiye böldüğü bilgisini de edindik. Üç Horan Vakfı’nın hem hukukçusu, hem kiracısı, hem de yönetim kurulu üyesi olan Avukat Simon Çekem’in bu anlaşmaya karşı çıktığı ve bu durumun yumruklaşmaya kadar varan bir kavgaya neden olduğu bilgisini de farklı kaynaklardan teyit ettik.
Akay: ‘Toplumu bilgilendireceğiz’
Yönetim kurulu üyelerinden Arto Akay ise yönetimde bir huzursuzluk olduğu yönündeki iddiaları reddederek şöyle konuştu: “Hukuk bürosundan destek aldığımız doğrudur. Bu çapta çalışmalar yürütülürken, hukuki destek almamızdan daha doğal bir şey olamaz. Biliyorsunuz bu çalışmaların başında, Surp Pırgiç Emlak Komisyonu’ndan Jirayr Dağdevirenel var. Ciddi teklifler veren üç-dört tane de firma var. Bugüne kadar yüze yakın firmayla görüşmemiz oldu. Bunlar arasında çok önemli grupların temsilcileri de var. Önemli olan en güvenilir olanıyla, en doğru anlaşmayı yapmaktır. Biz kendi aramızda henüz doğru olanı bulmamışken cemaati bilgilendirmemiz anlamsız olacaktır. Yoksa tabii ki burası cemaatin mülkü ve insanlar hakkında sürekli olarak konuşacaktır. Biz de anlaşmaya varmak üzere olduğumuzda mutlaka topluma danışacağız. Toplumun onayını almayan bir anlaşmaya imza atmamız söz konusu olamaz.”
Yönetimin meşruiyeti yok
Toplumun birçok ihtiyacını karşılayabilecek bu mülkün atıl durumda kalması topluma büyük zarar veriyor. 2009’da düzenlenen ve yaşanılan usulsüzlükler nedeniyle tekrar edilen seçimlerin ardından, seçim süresi geçmiş vakıflar arasında olan Üç Horan yönetiminin meşruiyeti de bir kez daha sorgulanıyor.
Bu noktada görüşlerine başvurduğumuz Karagözyan Vakfı Başkanı Dikran Gülmezgil, sert bir değerlendirmede bulundu: “Böylesi şaibeli bir yönetimin, hele ki son seçimlerinin üzerinden yıllar geçmiş bir yönetimin, toplumun uzun vadede geleceğini ilgilendiren bir anlaşma yapmaya hakkı yok. En karlı anlaşmayı yapacak olsalar bile, bu görüşmeleri sürdüremezler. Kaldı ki cemaatten gizleyerek sonuca ulaştırdıkları bir antlaşmanın altına imza atma haklar› hiçbir flekilde yoktur.”
Samatya Surp Kevork Kilisesi Vakfı Onursal Başkanı Melkon Karaköse de yönetimin topluma hesap vermesi gerektiğini belirterek şu görüşleri savundu: “Hiçbir anlaşmanın oldu bittiye getirilmesine izin vermeyiz. Üç Horan Vakfı’nın yönetim kurulu üyeleri yasal sorumluluklarının farkında olsunlar. Toplumu zarara uğratacak tüm gelişmelerin karşısında, bu toplum güçlü bir şekilde duracaktır. Ayrıca seçimler yapıldıktan sonra bu yönetim orada kalmayacaktır. O gün geldiğinde ise, otuz beş yıl geriye dönük tüm defterler incelenecektir. Tüm yönetim kurulu üyeleri de yasal sorumlulukları ölçüsünde cezalarını da çekeceklerdir.”
Daha önce Üç Horan yönetimine seçilmeyi başaran fakat mazbatası tartışmalı şekilde iptal edilen Efrim Bağ ise şöyle konuştu: “Bu yönetimin yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmak için kilisenin önünde oturma eylemi mi yapmamız gerekiyor. Ne yapalım yoksa pankartlarla mı gezelim. Ne yapacağımızı biz de bilemiyoruz artık. Çünkü bu insanlar hâlâ toplumdan itibar görmeye devam ediyorlar ve kimse de bu insanları dışlamıyor ve onlarla arasına mesafe koymuyor. Çocuklarım ilerde bana ‘Hakkımız orada gasp edilirken sen ne yapıyordun’ diye sorduklarında, doğrusu kendilerine ne diyeceğimi bilmiyorum.”
Levent Bıçakçı Hukuk Bürosu’nun Agos’a açıklamas›
“Vakıf Yönetim Kurulu’ndan temsilciler Haziran ay›nda bizimle iletişime geçerek Tokatlıyan Han ile ilgili bir takım görüşmeler içerisinde olduklarını ve bu görüşmelerin neticelendirilmesi adına akdedilecek sözleşmelerin hazırlanmasında hukuk büromuzdan hukuki danışmanlık hizmeti almak niyetinde oldukları tarafımıza iletmiştir. Kendilerinden gelen bu talep üzerine hukuk büromuzun uzmanlık alanı içerisinde olan taleple ilgili çalışmalara başlanmıştır. Bu çerçevede vekilliğini yürüttüğümüz her müvekkilimize gönderdiğimiz vekalet örneğimiz de müvekkil Vakfa gönderilmiştir. Gönderilmiş olan vekalet örneği genel avukatlık vekaletnamesi olup, katiyen gayrimenkul satışına ilişkin özel bir vekalet örneği değilldir. Zira tarafımıza tevdi edilen iş herhangi bir vakıf gayrimenkulünün satışına ilişkin olmadığından, tarafımızca da satışa ilişkin özel bir vekaletname çıkartılması talep edilmemiştir.”
Editörün Notu : Vakıflar keyfi davranamaz, şeffaflık şart
Sonuç olarak, her ne kadar yönetim kurulu üyesi Arto Akay, Tokatlıyan konusunda bir anlaşma olmadı€ını ifade etse de, edindiğimiz bilgilerden, imzalanmak üzere olan bir antlaşmanın son anda engellendiği açıkça belli oluyor. Bu son örnek bize Surp Pırgiç Hastanesi Vakfıyla ortak olarak çalışılarak Beykoz Vakfı’na iade edilen, ancak durumu halen belirsiz olan bir başka değerli araziyi anımsattı. fiirinoğlu da yaptığı açıklamada Beykoz Vakfı’nın keyfi olarak bu ortaklıktan vazgeçtiğine ve henüz bu arazi konusunda da bir gelişme olmadığına dikkat çekiyordu.
Tüm bu örnekler, son dönemde Melkon Karaköse’nin ortaya çıkardığı ve Agos’ta manşete taşıdığımız ‘yeni yönetim biçimi’ tartışmalarının ne kadar önemli olduğunu kanıtlar nitelikte. Vakıfların böylesi önemli mülkleri değerlendirirken, toplumla şeffaf bir iletişim kurması, alanındaki profesyonellerden oluşan bir emlak kurulundan destek alması hayati önem taşıyor. Son gelişmelerin ardından Üç Horan Yönetimi’nden görüştüğümüz isimler, sorularımızı yanıtlamak üzere bizi bir sonraki Yönetim Kurulu toplantılarına davet ettiler. Toplumu gelişmeler hakkında doğru bilgilendirme sorumluluğumuzun bir gereği olarak bu davet kabul ediyoruz. Önümüzdeki günlerde vakıf yönetimiyle bir araya gelerek kendilerine sorularımızı soracağız.
Yönetim modeli konusundaki tartışmalarda da belirtildiği üzere, bu tür vakıfların tıpkı bir gayrimenkul yatırım ortaklığı gibi çalışarak toplumu düzenli olarak bilgilendirmeleri gerekiyor. Diğer taraftan, iptal edilen seçim yönetmeliği de bir o kadar önemli. Bundan üç ay önce Patrikhane kanalıyla devlete iletilen ve en kısa yürürlüğe konulması hakkında söz verilen seçim yönetmeliğinden de hiçbir haber yok. Toplumun yeniden yapılanmasını kaçınılmaz hale getirecek seçim yönetmeliği ilgili bakanlıkta beklemeye devam ederken, keyfi uygulamalara örnek teşkil eden tüm bu süreçlerin yakından takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bu sorunlar silsilesinin en önemli ayaklarından birinin de yapılamayan patrik veya eş patrik seçimi olduğunu da hatırlatalım.