‘Barış Harekâtı’ azınlıklara yaramadı

‘Türkiye’de Kıbrıs’la ilgili bir sorun baş gösterse, bu gerilimin bedelini azınlıklar ödediler’. 1974 Kıbrıs Harekâtı’nda Türkiye’deki azınlıkların neler yaşadığını sorduğumda, Mıgırdiç Margosyan böyle başladı söze. 6-7 Eylül’ün yaşandığı 1955’te de, Rum nüfusunun neredeyse yarısının Türkiye’yi terk ettiği 1964’te de gerekçe hep Kıbrıs’tı.

EMRE CAN DAĞLIOĞLU
misakmanusyan@gmail.com

‘Türkiye’de Kıbrıs’la ilgili bir sorun baş gösterse, bu gerilimin bedelini azınlıklar ödediler’. 1974 Kıbrıs Harekâtı’nda Türkiye’deki azınlıkların neler yaşadığını sorduğumda, Mıgırdiç Margosyan böyle başladı söze.  6-7 Eylül’ün yaşandığı 1955’te de, Rum nüfusunun neredeyse yarısının Türkiye’yi terk ettiği 1964’te de gerekçe hep Kıbrıs’tı. Bu dalga, iç siyaset için 70’lerin ortasına kadar durulmayacak bir gerilim kaynağı olarak kalmaya devam etti. 20 Temmuz 1974’te, Yunanistan’da yönetimde bulunan cuntanın desteğiyle Ada’da 5 gün önce gerçekleşen darbeyi gerekçe göstererek Türkiye Kıbrıs’a ilk harekâtı gerçekleşecekti. Bu harekâttan sonra gerçekleşen Cenevre Konferansı’nda alınan kararların uygulanmaması sonucu, 13 Ağustos’ta ‘Ayşe tatile çıkacak’ ve Türkiye, Ada’ya tam anlamıyla yerleşecekti.

Türkiye’de dönemin tek televizyon kanalı TRT’den çok satan mizah dergisi Gırgır’a kadar her türlü medya organının katkı sunduğu milliyetçi hava, elbette ki yine ülkedeki azınlıkları boğacaktı. Zaten 1960’larda yaşanan gergin ortam ve Rum Tehciri sonucu, İstanbul’da azınlıkların nüfusu giderek erimeye başlamış, Anadolu ise dış ve iç göçler sebebiyle ‘azınlıksız’laşmıştı. 70’lerde ‘Kıbrıs meselesi’nde tansiyonun tepeye ulaşmasıyla, geçmişin yarattığı güvensizlik ortamı keskinleşecek ve gündelik hayatta sözlü ve tedirginliği arttıran tacizlere maruz kalan azınlıkların hatırısayılır bir kısmı yaşadıkları şehri terk edecek, kalanlar da kendilerini koruma yolunu içe kapanmakta ve sessizleşmekte bulacaklardı.

Silva Özyerli, Diyarbakır’ın ‘Ermenisizleşmesi’nde 60’lardan itibaren ‘Kıbrıs meselesi’nin şehirdeki yankısının çok etkili olduğunu söylüyor. Evlerin taşlandığı, sokakta taciz edildiklerini ve ünlü ‘Gâvur Mahallesi’ndeki duvarlara ‘Hoşt Makarios, Puşt Makarios’ yazıldığını hatırlıyor Özyerli. Zira Makarios, dönemin nefret objesi ve tüm azınlıklar o figürle temsil ediliyor. Antakya, İzmir ve Mardin’de dönemi yaşayan kişilerin aktardığı anılarda da Makarios sıklıkla yer buluyor. Azınlıklara gözdağı verme yöntemlerinden bir diğeri de ‘Kıbrıs Türk’tür’ veya ‘Yunan’a İhtar’ mitingleri. Sarkis Seropyan, bu tür mitinglerin ‘Anadolu’nun illerini bırak, ilçelerinde bile düzenleniyordu’ diyor ve ekliyor: ‘Amaçları Rumları dövmekti. Rum bulamadıkları yerde Ermenileri dövdüler’. Aynı dönemde Mardin ve Adıyaman’daki Hıristiyanlara yönelen milliyetçi öfke 1974 Mayıs’ında doruk noktasına ulaşacak ve Milli Türk Talebe Birliği’nin Fetih Haftası nedeniyle Ekümenik Patrikhane önünde düzenlediği ‘Yunan’a İhtar’ mitinginde, Makarios’un kuklası yakılırken, ‘Mücadelenin Patrikhane’yi vatan topraklarından söküp atıncaya kadar devam edeceği’ açıklanacaktı.

Özyerli, 70’lerde yaratılan korku ortamının ardından, Diyarbakır’da Hıristiyanların, özellikle kadınların damda yatmaktan bile çekinir hale geldiklerini söylerken, bu korkunun hiç de yersiz olmadığının altını şu sözlerle çiziyor: ‘Diyarbakır’da gezerken, rahibinin ismi Bıtris olan Keldani Kilisesi’nin duvarına şu yazının yazdığını gördüm: Ya Kıbrıs’ın yarısı, ya Bıtrıs’ın karısı’. Benzer tacizlerden Anadolu’da yaşayan ve 1915’te Müslümanlaştırılan Ermeniler de maruz kaldığını da Kâhta’dan İskenderun’a göç eden Mihail Tabaş’tan öğreniyoruz: ‘Kâhta’da 1915’te ihtida eden aileleri hepsi biliniyordu. Hepsi de dindar Müslümanlardı. 1974’teki Kıbrıs Çıkartması sırasında, hep gittikleri caminin duvarına “Bu dönmeleri de temizleyelim” yazıldı’.

İspir Coşkun Teymur, İskenderun’da Hıristiyanların geçici de olsa toplumsal hayattan çekilmelerinin başlangıcını 20 Temmuz 1974’te kilisenin önünde yapılan yürüyüşle gerçekleştiğini söylüyor ve ekliyor: ‘Bunun üzerine dedem yaklaşık bir haftalık erzak alışverişi yaparak, evden çıkmamızı yasaklamıştı. Bu olaylar üzerine kilise yönetimi toplanarak, Kaymakamlık’a bir yazı gönderdi, ‘Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak Türkiye için savaşmaya hazırız’ diye.’

Azınlıkların gerginliğin arttığı her dönemde yapmak zorunda bırakıldıkları ‘sadakat törenleri’nin bir benzeri, bir ay sonra bu kez daha üst düzeyde gerçekleşti. 28 Ağustos’ta Hahambaşı David Asseo, Başbakan Bülent Ecevit ve Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ü ziyaret ederek, cemaatin Cumhuriyet’e bağlılığını tekrarladı ve TSK’yı kutladı. Aynı şekilde, TSK yararına açılan yardım kampanyasına Ermeni, Rum ve Yahudi toplumlarından bağışlar birbirini izledi.

Diğer taraftan İstanbul’a panik hâkimken, 1964’ten sonra Türkiye’de gelecekleri olabileceğinden umudunu kesen Rumların önemli bir bölümü, her şeylerini geride bırakmak pahasına bile olsa, Türkiye’den kaçmayı tercih ediyordu. Bu dönemde Türkiye’yi terk edenlerden biri olan Mihail Vasiliadis, ‘O dönemde gümrükte çalışan memurlar çok zengin oldular’ diyerek, hem giden Rum nüfusunun büyüklüğünü hem de Rumların yurtdışına değerli eşyalarını çıkarmak için vermek zorunda kaldıkları rüşvete dikkat çekiyor. Azınlıklardan ekonomik rant elde etme çabaları bununla da sınırlı değil. Rumların banka hesapları 15 gün bloke edilirken, bu blokaj ‘yeterli bedel’ ödenerek kaldırılıyor. Ayrıca Andon Parizyanos, o dönemde örgütlü olmasa da azınlıklara karşı uygulanan ‘sessiz’ alışveriş boykotu yapıldığını söylüyor. Ermeni toplumunda konuştuğum isimlerin hepsi dönemi anlatırken tek bir cümle ifade etti: ‘Çok korktuk’. Savaş ihtimalinin yanı sıra, başlarına her türlü şeyin gelebileceğini düşünüyorlar. Murat Ruben’in hatırladığı ise adeta dönemin özeti gibi: ‘Sinagog bahçesindeyken sürekli sessiz olmamız istenirdi’.

Yine Ayasofya nakaratı

Dönemin iktidar ortağı Milli Selamet Partisi’nden Devlet Bakanı Arif Emre, Yunanistan ve Kıbrıs’la yaşanan her olayda gündeme getirilen bir nakaratı tekrarlıyordu: ‘Ayasofya ibadete açılsın, Rum Patrikhanesi yurtdışına çıkarılsın’. Zaten bu öneri, tartışmalı bir Patrik seçiminin yaşandığı 72’den bu yana hiç dillerden düşmeyecek ve dönemin MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in ‘Patrikhane’nin feshedilmesi’ isteğine kadar uzanacaktı. Bunun yanı sıra, harekât sonrasında gazeteler ‘1922 Yunan Bozgunu’ başlıklı tarih dizileri yayınlamaya başlayarak, yaşanabilecekleri azınlıklara bir kez daha hatırlatmayı uygun bulacaklardı.

Vakıf talanı bu dönemde başlıyor

70’ler, aynı zamanda devletin azınlık mülklerine yönelik talanının hız kazandığı bir dönem olarak hafızalarda. Bu yönde ilk adımı, 70’lerin başında, Vakıflar Genel Müdürlüğü (VGM), Rum vakıfları üzerinden Yunanistan’ı sıkıştırmak için bu vakıfların vakıfnamelerini isteyerek attı. Osmanlı döneminde her biri ayrı bir padişah fermanıyla kurulmuş olan bu vakıfların vakıfname sunamamaları üzerine, VGM, o döneme kadar pek kullanılmayan 1936 Beyannamesi’nin vakıfname olarak kabul edileceğini bildirdi. 1971’de, Balıklı Rum Hastanesi Vakfı’nın bu hususta itirazı sonucu, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 74’te Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun tekrarlayacağı, “Türk olmayanların meydana getirdiği tüzel kişiliklerin gayrimenkul iktisapları (sahip olmaları) yasaklanmıştır” kararı verdi. Bir anlamda Anayasa’daki vatandaşlık tanımının (‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes Türk’tür’) altında yatan ayrımcı gerçek gözler önüne serilmişti. Bu karar üzerine VGM’nin azınlık vakıflarının 1936 yılından sonra edindikleri taşınmazlara el konacağını ilan etmesiyle büyük mülk talanı başlamış oldu. Azınlık vakıflarının, 1936'nın sadece bir taşınmaz listesi olması nedeniyle böyle bir hususu içermesinin mümkün olmadığını ileri sürmeleri durumu değiştirmeyecekti. Hangi yolla elde edilmiş olursa olsun, 1936'dan sonra bu vakıfların edindikleri taşınmazlar, onları satmış sahiplerine veya onların mirasçılarına para istenmeden iade edilecek, mirasçının bulunmaması halinde ise bu mülklere parasız olarak Hazine tarafından el konulacak ve vakıfların yeni mülk edilmeleri veya var olan mülklerinden elde ettikleri geliri kullanmaları yasaklanacaktı. 

Kategoriler

Güncel Gündem