Çekiçyan’la 0’dan 80 Desibel’e 0,1 saniyede

İstanbul doğumlu ünlü maestro Hovhannes Çekiçyan, geçen hafta, kurucusu olduğu Ermenistan Ulusal Akademik Korosu (EUAK) ile İstanbul’daydı. Türkiye’ye on yıl önce 160 kişilik bir toplulukla gelen Çekiçyan, bu kez 40 kişilik bir koroyla, ama yine, en az ilkindeki kadar güçlü bir etki bırakarak İstanbul’dan ayrıldı.

Fotoğraf: SONA MENTEŞE

BARUYR KUYUMCİYAN
baruyr@agos.com.tr

İstanbul doğumlu ünlü maestro Hovhannes Çekiçyan, geçen hafta, kurucusu olduğu Ermenistan Ulusal Akademik Korosu (EUAK) ile İstanbul’daydı. Türkiye’ye on yıl önce 160 kişilik bir toplulukla gelen Çekiçyan, bu kez 40 kişilik bir koroyla, ama yine, en az ilkindeki kadar güçlü bir etki bırakarak İstanbul’dan ayrıldı.

85 yaşındaki maestro, Diaspora Bakanlığı’nın girişimleriyle Ermenistan’da ‘Çekiçyan Yılı’ kapsamındaki etkinliklerle onurlandırılıyor. 1951 yılında Moskova’dan gelen bir teklifle İstanbul’dan ayrılan ve bir süre sonra yerleştiği Ermenistan’da, 50 yılı aşkın süredir iz bırakan çalışmalara imza atan Çekiçyan, ilerleyen yaşına rağmen sahnedeki dinamik duruşuyla dikkat çekti. Müziği  yaşam biçimi olarak benimseyen ve bu sayede zinde kaldığı açıkça belli olan Çekiçyan, Kumkapı Meryemana Kilisesi Vakfı Başkanı Hrant Moskofyan’ın isteğini geri çevirmeyerek, Cuma ve Cumartesi akşamları yapılan iki konserin ardından, Pazar günü Kumkapı Meryemana Katedrali’ndeki Badarak ayinine de korosuyla birlikte katıldı.

Piyano - Forte

Konserin ilk yarısına Magar Yegmalyan’ın ‘Ov Hayots Aşkhar’ adlı eseriyle başlayan koro, bu bölümde ağırlıklı olarak Gomidas düzenlemelerinden oluşan bir repertuarı seslendirdi. Ermeni kültürünü uluslararası arenada temsil eden böylesi profesyonel bir koronun, parkta gezinti yaparken bile, güle oynaya seslendirebileceği kadar sade, bir o kadar da güzel bu eserlerden ayrılan iki parça özellikle dikkat çekti. Koro, Gomidas’ın teknik anlamda en zor eserlerinden olan ‘Karun’u hayranlık uyandıran bir uyum içinde söyledi. Çekiçyan’ın küçücük hareketlerinin koro tarafından patlamalar şeklinde seyirciye aktarıldığı ‘Galerk’te ise, solist Berç Karazyan’ın ve koronun performansı son derece etkileyiciydi. Ses şiddetinin en düşük olduğu ‘piyano’lardan, izleyenleri koltuklarına yapıştıracak desibellerdeki ‘forte’lere, Çekiçyan yönetiminde, saniyenin onda biri kadar kısa bir sürede ulaşan koro, bu marşı, belki de olabilecek en iyi şekilde seslendirdi.

Akıllı telefonlar

Çaykovski’nin ‘Koral’ adlı eseriyle başlayan ikinci yarıda, zaman zaman, hepimizin dikkat sürelerinin kısalmasına neden olan akıllı telefonlarındaki oyunlara yönelen gençlerin yanı sıra, çocuklarının elinden telefonu alıp kendileri oyun oynayan veliler gözden kaçmadı. Bu bölümde, Verdi’nin Nabucco operasından ‘Köleler’ ve ‘I Lombardi’ operasından ‘Lombardililer’, Gounod’nun ‘Vals’i ve Armen Dikranyan’ın ölümsüz eseri ‘Anuş’ operasından bir parça da seslendirildi. Dikran Çuhacıyan’ın, bestelenmiş ilk Türkçe opera olan ‘Leblebici Horhor Ağa’ operetiyle, konserde bir de İstanbul parantezi açıldı. Koro, ilk olarak 1875’te sahnelenmiş ve yıllar sonra, 1952’de Ermeniceye çevrilip Yerevan Devlet Operası’na taşınmış olan eserin Ermenice versiyonundan bölümlerle, coşkulu bir finale imza attı. Koro, izleyicilerin dinmeyen alkışlarına iki bisle yanıt verirken, hayatımıza vazgeçilmez bir şekilde girmiş olan akıllı telefonlar, bu kez ‘Yerevan Yerepuni’nin seslendirildiği anları ölümsüzleştirmek üzere kullanıldı.

Mesrob Mutafyan Kültür Merkezi

6 ve 7 Haziran’da iki konserle seyirciyle buluşan Ermenistan Ulusal Akademik Korosu, seslendirdiği akapella ve piyano eşlikli eserlerle izleyenleri kendine hayran bıraktı. Kumkapı Meryemana Patriklik Kilisesi Vakfı’nın girişimleriyle düzenlenen konserler, Aralık 2011’de hizmete açılan Mesrob Mutafyan Kültür Merkezi (MMKM) için önemli bir dönüm noktası oldu. Vakıf, bu önemli kültür etkinliğini, Meryemana Patriklik Katedrali kompleksinde yer alan ve aynı zamanda Vortvots Vorodman Kilisesi olarak iki ayrı kimliğe sahip olan MMKM’yi gündeme getirmek amacıyla, toplumun önde gelen hayırseverlerinin destekleriyle hayata geçirdi. Hovhannes Çekiçyan’ın yönetimindeki koronun verdiği konserler, toplamda bin kişiyi merkeze çekerek, bu amaca hizmet etmiş oldu. Bir dönem, İstanbul Ermeni toplumunun sık sık konser salonu olarak kullandığı İTÜ Maçka Maden Fakültesi sahnesinin rolünü üstlenmeye aday olan bu merkez, ulaşım ihtiyacının karşılanmasıyla, pek çok etkinliğe ev sahipliği yapabilir.

Kategoriler

Kültür Sanat Korolar