Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü'nden Loubna Lamrhari, Türkiye ve Fransa’daki tarih ders kitaplarını karşılaştırdı. Lamrhari: “Fransa'da, Türkiye'de olduğu gibi 'resmi' tarih kitapları yok, kitapları yazanlar da bu konuda daha serbest, kitap kullanmak da zorunlu değil. Ancak müfredat resmi kurumlar tarafından belirleniyor.
FATİH GÖKHAN DİLER
fgdiler@agos.com.tr
FOTOĞRAF: BERGE ARABIAN
Dünya Savaşı'nın yüzüncü yıldönümündeyiz ve Türkiye'de de olduğu gibi dünyanın pek çok ülkesinde düzenlenen anma etkinlikleri, hem insanların kendi başına açtığı bu felaketin nedenlerini, hem de genel olarak bu savaşın tarihiyle hafızadaki yeri arasındaki ilişkiyi düşünmek için bir fırsat sunuyor. Bu fırsatı değerlendirmek, aynı zamanda, belki de bu hafızayı kuşaktan kuşağa aktaran en temel araç olan tarih eğitiminin de baştan aşağı eleştirilmesi demek. Ne var ki, tarih eğitiminde doğruyu bulmak güç olabiliyor ve tarihte böylesine önemli yer etmiş bir olayın geleneklerden, bakış açılarından ve devlet ideolojisinden bağımsız işlenebilmesi ne yazık ki hâlâ zor bir mesele; çeşitli ülke müfredatlarına eğilerek karşılaştırmalar yapmak, bu savaşın işlenişindeki farklılıkları ve benzerlikleri ortaya çıkararak bir sonuca varmak belki de en isabetli yol.
Bu tür bir çalışma Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü'nden genç akademisyen Loubna Lamrhari tarafından yapıldı. Fransa ve Türkiye, I. Dünya Savaşı'nın müfredattaki yeri bakımından oldukça karşılaştırılabilir iki ülke, savaşın tarihi, Fransa'da ortaokul 3. sınıfla lise 1. sınıf, Türkiye'deyse 10, 11 ve 12. sınıf müfredatında karşımıza çıkıyor. Loubna Lamrhari'yle bir buçuk senelik çalışması 'Fransa ve Türkiye'de I. Dünya Savaşı'nın Liselerde İşlenişi' üzerine sohbet ettik.
-
İki ülke arasında karşılaştırma yaparken kullandığınız materyal neydi?
Çanakkale Savaşı’yla Kurtuluş Savaşı karıştırılıyorNihayetinde Türkiye'deki öğrencilerin I. Dünya Savaşı tarihini iyi öğrendiğini söyleyebilir miyiz? Bu soruya cevap vermek güç, çünkü her ülkenin tarih eğitiminde sorunlar var ve 'iyi' öğrenmenin tarifi değişiyor. Hem Fransa'da, hem Türkiye'de sorunlar olduğu açık. Ama şunu söyleyebilirim ki, Türkiye'de I. Dünya Savaşı'na Fransa'daki kadar önem verilmiyor. Türkiye'de daha önemli görülen bir konu var, o da Kurtuluş Savaşı. Savaşın hafızasından bahsediyorum genel olarak, tarih ve hafıza arasındaki bağlantı... Fransa'da I. Dünya Savaşı toplumsal hafıza için çok önemli bir yerde, Türkiye'deyse böyle bir şey yok, bir tek Çanakkale Savaşı'nda bahsedebiliriz, ancak yine de, Çanakkale Savaşı çok önemli olarak görülse de bu savaşın I. Dünya Savaşı'nda yaşandığı dahi bilinmeyebiliyor. Pek çok kişi Çanakkale Savaşı'nın Kurtuluş Savaşı'nda yaşandığını düşünüyor. |
Türkiye'de kaynak olarak ders kitaplarını seçtik, sonuçta bu kitaplar resmi nitelikte. Fransa'daysa öğretmenlerin ders kitabı kullanması zorunlu değil, tabii ki uygulamada bu tür kitaplar kullanılıyor ama resmi olarak yayımlanan ders kitapları yok. Bu sebeple Fransa için resmi müfredat bültenlerini ve öğretmenlere dağıtılan yardımcı kitapları ele almayı uygun gördük.
-
İki müfredat arasında tespit ettiğiniz en temel fark ne oldu?
Öncelikle, Türkiye'deki ders kitaplarında, yaşananın topyekün bir savaş olduğu öğrencilere tam olarak aktarılamıyor. I. Dünya Savaşı'nın tamamen Türkiye'yle ilgili tarafları öğretiliyor, geri kalan savaş coğrafyası biraz göz ardı edilmiş. Müfredatta da az yer tuttuğunu söyleyelim. Savaş daha çok 'Osmanlı Devleti'nin sonu' şeklinde sunuluyor ve dolayısıyla büyük oranda 19. yüzyılla ilişkilendirilerek öğrencilerin karşısına çıkıyor.
Fransa'daysa bu durum biraz daha farklı. Özel olarak Fransa'ya, genel olaraksa Avrupa'ya odaklanılmış, Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya'da yaşananlarla ilgili daha az bilgi var, 'topyekün savaş' kavramını konunun merkezinde hissediyorsunuz ve I. Dünya Savaşı kesin bir şekilde 20. yüzyılla ilişkilendiriliyor ve 20'li ve 30'lu yıllar arasındaki devamlılığı da bu şekilde kitaplarda görebiliyorsunuz. Bunun yanında Fransa'daki ders kitaplarında insan hikâyelerine oldukça fazla yer veriliyor. Sadece askeri ve siyasi tarih şeklinde ya da sadece önemli generaller ve siyasilerin anlatıldığı kitaplar şeklinde değil, orada savaşan basit askerlerin yaşam koşulları, günlerini nasıl geçirdikleri ve savaşın ne denli zor olduğunu gösteren farklı bir bakış açısı var. I. Dünya Savaşı tarihi, sadece yukarıdan bakılarak değil tabanda yaşananları da gösteren bir bakış açısıyla anlatılıyor. 'Küçük' insanların hikâyelerini çocuklara aktarmak bence çok önemli ve olumlu. Fransa'daki ders kitaplarında bu insanların gönderdiği pek çok mektuba yer veriliyor ve çocuklar savaşı doğrudan askerlerden dinlemiş oluyor.
-
Türkiye'deki ders kitaplarında bu tür örneklere rastlayabildin mi?
Hayır, dediğim gibi daha çok askeri ve siyasi tarih... Bilgi aktarmaya odaklanılmış ve çocuklar savaşın insanlar tarafından nasıl yaşandığını göremiyor. Örneğin kadınlardan hiç bahsedilmiyor. Âksine Fransa'da kadınlardan bahsediliyor, erkekler askere gittiğinde kadınların fabrikalarda çalışması gerektiği anlatılıyor. Türkiye'deki ders kitaplarındaysa cinsiyet temelli bir yaklaşım bulunmuyor. Diğer taraftan, Türkiye'deki ders kitaplarında emperyalizmden bahsedilirken, Fransa'daki ders kitaplarında bu konu yok. Bu çok ilginç, çünkü I. Dünya Savaşı emperyalizmle ilgiliydi, fakat Fransa'da emperyalizm ders kitaplarında pek sık karşılaştığımız bir konu değil, bunun sebebi Fransa'nın o dönem emperyalist bir siyasetinin olması, bu durum pek olumlu değil.
-
Türkiye'de tarih alanında pek çok değerli çalışma var, peki bunların tarih müfredatına katkısını veya etkisini görebildiniz mi?
Bu projeden önce Türkiye'de tarihin okullarda nasıl anlatıldığına dair bir fikrim yoktu, tarih kitaplarını incelememiştim, fakat Türk Tarih Kurumu gibi kurumları ve onların işlevini, işleyişini biliyordum. I. Dünya Savaşı üzerine çalıştığım için Türkiyeli akademisyenlerin bu konudaki çalışmalarından da haberdardım. Bu konuda şunu söyleyebilirim, Türkiye'de tarihçilik açısından, tarih araştırmacılığıyla bu araştırmaların ders kitaplarına yansıma biçimi arasında dağlar kadar fark var. Tarihçilik alanında oldukça kaliteli araştırmalar yapılırken maalesef bu araştırmaların kalitesi ders kitaplarına yansımıyor. Türkiye'de, oldukça yaratıcı ve sofistike çalışmalar yapan, çok kaliteli tarihçiler var. Fakat görülüyor ki tarih kitaplarını yazanlar tarihçilerin ne yaptığını pek umursamıyor. Fransa'daysa bu durum biraz daha farklı, ortaokul ve lise öğrencileri tarihçilerin geliştirdiği güncel araştırmalara ve yeni kavramlara tarih kitaplarında rastlayabiliyor. Fransa'da, Türkiye'de olduğu gibi 'resmi' tarih kitapları yok, kitapları yazanlar da bu konuda daha serbest, kitap kullanmak da zorunlu değil. Ancak müfredat resmi kurumlar tarafından belirleniyor. Öğretmenler de tabii ki bu müfredata uymak durumunda kalıyor. Türkiye'de tek bir kitap kullanılıyor. Tarih Vakfı, TÜSİAD gibi kurumların hazırladıkları kitaplar var ama bunların kullanılması mümkün değil, böyle bir izin yok.