‘Amiralar Tarihi’ni bugün okumak

Barsoumian'ın çalışması tarihyazımı açısından oldukça zihin açıcı. Kitaba kaynaklık eden doktora tezinin 1970'li yılların ikinci yarısında yazıldığı düşünülürse, siyasal olanın ekonomik olana önceliğinin vurgulanması, kültürel sermaye ve iktidar gibi kavramlara göz kırpılması, ama bir yandan da çalışmanın bütününün sınıfsal bir temele oturtulması yalnızca Ermeni değil Osmanlı tarihyazımı açısından da önemli.

MURAT CANKARA

Hagop Barsoumian'ın ‘İstanbul'un Ermeni Amiralar Sınıfı’ kitabıyla ilgili olarak Ferda Balancar'ın hazırladığı çerçeve yazı 3 Ocak 2014 tarihli Agos'ta bulunabilir. Oradaki bilgiyi burada tekrarlamak gereksiz. Balancar, son derece haklı olarak, Barsoumian'ın çalışmasının modern Ermeni tarihi açısından önemini vurguluyor. Bense burada kitabı değerlendirmek için iki bağlam daha önermek istiyorum: tarihyazımı ve edebiyat.

Osmanlı tarihyazımı açısından da önemli

Barsoumian'ın çalışması tarihyazımı açısından oldukça zihin açıcı. Kitaba kaynaklık eden doktora tezinin 1970'li yılların ikinci yarısında yazıldığı düşünülürse, siyasal olanın ekonomik olana önceliğinin vurgulanması, kültürel sermaye ve iktidar gibi kavramlara göz kırpılması, ama bir yandan da çalışmanın bütününün sınıfsal bir temele oturtulması yalnızca Ermeni değil Osmanlı tarihyazımı açısından da önemli. Ayrıca, kitap boyunca Sovyet tarihyazıcılığıyla girilen diyalog da hem tarihsel açıdan ilginç hem de Osmanlı tarihçiliğinde ancak son birkaç onyılda görmeye başladığımız bir kıvraklığın belirtisi. Çalışma, kullanıla(maya)n kaynaklar açısından da üzerinde düşünmeye değer. Barsoumian, Ermenice ve Türkçe kaynakların yanı sıra Batılı seyyahların ve Protestan misyonerlerin yazdıklarına da gönderme yapıyor. Öte yandan, kendisine izin verilmediği için Osmanlı arşivlerini kullanamamış. Erivan'daki Madenataran da kapsam dışında. Mevcut kaynakların azlığı gerçekten dikkat çekici. Bununla birlikte, amiraların darphane kayıtlarını Ermeni harfleriyle Türkçe yazarak tuttukları göz önüne alınırsa, her an yeni kaynakların gün ışığına çıkabileceğini de umabiliriz. Tüm bunlar bir araya getirildiğinde, ‘İstanbul'un Ermeni Amiralar Sınıfı’, tarihyazımı bakımından, Amerika-Avrupa-Rusya hattında özgün bir bileşim olarak karşımıza çıkıyor ve yeni kaynaklar ışığında gözden geçirilerek yazarının arzusu doğrultusunda karşılaştırmalı bir perspektife oturtulmayı bekliyor.  

Ermeni Anayasası’na giden yol

Çalışmanın diğer ilginç yanı, 19. yüzyılın ikinci yarısında yazılmış Türkçe romanları yeni bir bakış açısıyla değerlendirme fırsatı sunması. Barsoumian modern Ermeni tarihinin yaklaşık yüzyıllık bir dilimini, bir sınıfın yükselişi ve düşüşü üzerinden okuyor ve bu düşüşün son aşamasında da iktidarın yeniden paylaşımı için verilen bir mücadele var. Söz konusu mücadele, en basit haliyle, sarraf amiralarla esnaflar arasındadır ve Ermeni Anayasası'na giden yolu hazırlamıştır. Bu anayasayla Kanun-i Esasî arasındaki ilişki göz önüne alınırsa, amira sınıfının hem Ermeni hem Osmanlı tarihi açısından ne kadar kilit bir rol oynadığı anlaşılır. Ancak bunun da ötesinde, liberal entellektüellerle işbirliği yapan esnafların, paylarına düşen iktidarı sarraf amiralardan almak için verdikleri mücadele Türkçe romanın doğuşu bakımından belirleyicidir. Elimizdeki ilk Türkçe romanlar ki Ermeni harfleriyle yazılmışlardır, bu çatışma üzerine kurulmuştur. 1850-1870 yılları arasında yayınlanmış bu romanları bu iktidar çatışmasından bağımsız anlamak neredeyse imkânsızdır. Öyle ki, romanlarda kimin kime âşık olacağını ve bu aşkın nasıl sonlanacağını bile bu iktidar çatışmasının safları belirler. Barsoumian'ın tezini doğrular nitelikte bir durumdur bu. Üstelik, 19. yüzyılın son çeyreğinde Ahmet Mithat Efendi ve Mizancı Mehmet Murat gibi Müslümanların yazdığı Türkçe romanlarda da Osmanlı'nın bu yüzyılının ilk yarısında amiraların yerine getirdiği işlevin ve neticesinde yerlerini yeni bir sınıfa bırakmalarının izlerine sık sık rastlamak mümkündür. Kısacası, Barsoumian'ın amiralar tarihi, Türkçe romanın kökleri üzerine politik bir okuma yapma daveti olarak da ele alınabilir. Hatta Ara Aginyan'ın Harutyun amira Bezciyan'ın hayatından yola çıkarak yazdığı ‘Hağtanagi Campan'ı da (Aras Yayıncılık) bu vesileyle okumanın tam sırası.

Karakutu zamanında açılabilmiş olsaydı     

Amiralar ister iltizam sisteminde ya da Osmanlı sanayisinin gelişmesinde oynadıkları kilit rolle, ister yönetici elitle kurdukları ilişkilerin alışılagelmedik bir Osmanlılık tasavvurunu akla getirmesiyle, ister Shakespeare oyunlarını hatırlatan dramatik yaşamlarıyla, isterse verdikleri iktidar mücadelesinin Ermeni ve Osmanlı anayasalarının şekillenmesindeki belirleyiciliğiyle -ki Ocak 2014 itibariyle Türkiyelilere çok tanıdık gelecek bir tema bu- daha fazla akademik ve sanatsal ilgiyi hak ediyorlar. Balancar'ın onları modern Ermeni tarihinin karakutusuna benzetmesi üzerinden gidelim: Eğer karakutu zamanında açılabilmiş olsaydı şimdi Osmanlı tarihçileri bambaşka tartışmaların içinde olabilirlerdi. Keşke Barsoumian aramızdan alınmasaydı da çalışmasını adım adım olgunlaştırabilseydi.

İstanbul’un Ermeni Amiralar Sınıfı
Hagop L. Barsoumian
Çeviri: Solina Silahlı
Aras Yayıncılık
200 sayfa.

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ