Bir Nabokov labirenti: Solgun Ateş

Gizem Asya Genç, Vladimir Nabokov’un İletişim Yayınları’ndan çıkan, kitaptan ziyade bir keşif olan, 2 ayraç, 1 kalem ve not defteri yardımı ile asgari konforda okunabilecek “Solgun Ateş”i yazdı.

GİZEM ASYA GENÇ

giz_genc@hotmail.com

Nabokov'un deyim yerindeyse Türkiye distirübütörü İletişim Yayınları nihayet Solgun Ateş isimli kitabı da özverili bir çeviri ile okuyucularla buluşturdu.

Sanıyorum ki Solgun Ateş için yalnızca bir kitap demek yeterli olmayacaktır. Daha ziyade bir keşif... Zira onu okumak, nüktedan bir polis memurunun bulmacalarla harmanladığı bir cinayet dosyasını el feneri ile takip etmeye benziyor. Yarım yüzyıldır edebiyatçıları gizlerinin peşinde koşturan Solgun Ateş bu haliyle İngilizce yazılmış ama aynı anlaşılmazlıkta bir Voynich el yazması gibi duruyor. Tüm harf, kelime, noktalama işaretleri tanıdık, bir o kadar da yabancı... Tıpkı günde 50 kez gelişigüzel tekrarladığınız bir kelimenin bambaşka bir sözlük anlamına sahip olduğunu fark etmek gibi... Okurken elbette Nabokov'un dehası ve gözleri üzerinizde.

'Zaman birbirini izleyen şeyler demektir,                                                                                           

Birbirini izleyen şeyler, değişimi getirir

....

Zaman büyümek demektir,                                                                                                                              

Ve cennette büyümenin hiçbir anlamı yoktur'*

4 Kanto, 999 mısradan oluşan nazım kısmı John Francis Shade isimli kurgusal bir şair tarafından yazılır. Şairin yaşamını yitirmesi ile yine bir kurgusal karakterin, Dr. Kinbote'un amansız keşif arzusu ile başbaşa kalırız, artık yola nesirle devam ediyoruz. Üstelik Zemblaca diye bir dilin konuşulduğu, hayali Zembla ülkesindeyiz.** Anlatıcı ve yorumlayıcı Kinbote'a güvenemeyiz, tekinsiz birisidir ama merakımızı da ne kadar dinginleyebiliriz ki?  Önsözünden karakterlerine her şeyin kurgusal olduğu kitapta hemen her sayfada Amerikan, İngiliz ve Rus edebiyatının yazar/şairlerine göndermeler olduğu gibi, İskandinav, Yunan mitolojilerinden de parçalar bulunmakta. Ve tabii ki kelebeklerden... Bunlar alelade bir okuma ile anlaşılabilecek vurgular olmamakla birlikte çevirmenin dipnotlarının nasıl oksijen tüpü vasfı gördüğünü fark ediyorum. Çünkü bu dipnotlar olmaksızın okumanın kendisi solgun kalacaktır.

1940'lardan itibaren edebiyatta yeni arayışlar her ne kadar zirveye çıksa da öyküde ve romanda geleneksel anlatımın dışına çıkma cüretini yalnızca birkaç yazar gösterebildi; başta Julio Cortázar, İtalo Calvino, Vladimir Nabokov ve çağdaşlarından birkaç isim daha... Tüm geleneksel anlatım tekniklerinin ötesinde bahsi geçen isimler okuyucuyu sayfaları alelade çevirmekten alıkoyup, sayfalar arasında deyim yerindeyse zıplayarak sürüklemişlerdir. Cortázar'ın meşhur yapıtı Seksek sanıyorum bu türü de tanımlamak için uygun bir kelime.

Solgun Ateş 2 ayraç, 1 kalem ve not defteri yardımı ile asgari konforda okunabilir. Lakin bu kadarı da yeterli değil eğer meraklı bir okuyucu iseniz. 72. sayfadan sonra notlar alma, bahsi geçen şiir ve yazılara göz atma ihtiyacı duyuyorsunuz. Derken, bunun normal bir kitap gibi metroda, otobüste okunamayan, ciddi mesai isteyen bir kitap olduğu gerçeği ile yüzleşiyorsunuz. Bu kitap Nabokov'un başıboş okuyucuyu sevmediğinin ispatı niteliğinde, zira Nabokov iyi bir okuyucu olmanın ne anlama geldiği ile alakalı birçok öğütte bulunmuş yegane yazarlardan. Nabokov'a göre iyi bir okuyucu tekrar tekrar okumalı, sanatçı bir yönü, mutlaka bir sözlüğü ve elbette hayal gücü olmalıdır.

Türk edebiyatında başta Oğuz Atay, Orhan Pamuk gibi yazarları etkisi altına alan Nabokov, birçok yazara da esin kaynağı olmuştur. Türk edebiyatından örnekle; Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar kitabının 5 bölümden oluşan “Şarkılar” kısmı ile Solgun Ateş arasındaki benzerlikler ve beraberinde birçok tartışma...*** Yiğit Yavuz'un da önsözünde belirttiği üzere Solgun Ateş 1962 yılında çıktığında eleştirmen ve yazarları iki kutuba ayırdı. Berbat, zorlama, okunması imkansız diyenler ve asrın en büyük sanat eseri olduğunu öne sürenler. Mevzu bahis Nabokov olduğunda kitaplarına gelen ağır eleştiriler hiç de şaşırtıcı değil, hatta Nabokov'un fırlattığı eleştiri oklarını geri çevirme arayışı bile olabilir fakat Solgun Ateş tam da bildiği dilleri dönüştürüp en ücra köşelerini görmüş, nymphetleri, kelebekleri ve tüm incelikleri iyi tanıyan yazarın elinden çıkmış bir eser.

* 3. Kanto'dan alıntıdır.

**Çevirmenin notuna göre, Zembla Alexander Pope'un bir şiirinden alıntıdır.

***Berna Moran, Türk Edebiyatına Eleştirel Bir Bakış-2 (1990, İletişim Yay.)

Kategoriler

Genel

Etiketler

Gizem Asya Genç