Hem modern siyasi tarihin hem de devrimler tarihinin dönüm noktası olarak kabul edilen ve Hegel’in tarihin kırılma ve sıçrama basamağı olarak telakki ettiği 1789 Fransız Devrimi aynı zamanda 19. Yüzyıl siyasi tarihinin de başlangıç noktası olarak kabul edilir.
ÜMİT KURT
Hem modern siyasi tarihin hem de devrimler tarihinin dönüm noktası olarak kabul edilen ve Hegel’in tarihin kırılma ve sıçrama basamağı olarak telakki ettiği 1789 Fransız Devrimi aynı zamanda 19. Yüzyıl siyasi tarihinin de başlangıç noktası olarak kabul edilir.
Bodin ve Rousseau’dan bu yana
19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914) Fahir Armaoğlu Timaş Yayınları 800 sayfa. |
Bu bağlamda Avrupa tarihinin 1789-1915 dönemine egemen olan gelişmeler, sadece çağdaş Avrupa’nın değil, aynı zamanda çağdaş dünyanın oluşumunun da başlangıcını teşkil eder. Şu anlamda ki, Fransız Devrimi ile tarih sahnesine çıkan; Jean Bodin ve Rousseau’dan bu yana modern siyasi hukukun temelini oluşturan prensiplerin Avrupa kıtasına yayılması, ‘Devrim Fransa’sı’nın bir çeyrek yüzyıla yakın bir süre içinde, hemen hemen bütün Avrupa ile yapmış olduğu mücadele sırasında mümkün olmuştur.
Bu tarihsel dönemden sonra I. Dünya Savaşına kadar endüstrileşme, emperyalist paylaşım savaşları, modern orduların savaş kapasitelerinin teknolojik olarak daha donanımlı hale gelmesi, modern imparatorlukların çözülmeye başlaması, Marksizm, milliyetçilik, liberalizm, faşizm ve demokrasi gibi ideolojilerin ve siyasi rejimlerin ortaya çıkmasıyla birlikte ilk paylaşım savaşına doğru dünya tarihi yol almıştır.
İşte elimizdeki bu geniş kapsamlı ve son derece hacimli kitap dünya tarihinin ve özellikle de Avrupa tarihinin Fransız Devrimi ile başlayıp I. Cihan Harbi’nin patlak vermesine kadar olan dönemi anlatan önemli bir kaynak. Fahir Armaoğlu imzalı ‘19. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1789-1914’ başlıklı çalışma Timaş Yayınları tarafından yayımlandı.
Kitabın bu spesifik tarihsel dönemi göz önüne aldığımızda kapsadığı konular Avrupa tarihinin bu dönemde nasıl bir seyir aldığının anlaşılması bakımından oldukça öğretici ve doyurucu bilgiler içeriyor. Bu bağlamda kitabın söz konusu dönemin temel yapıtaşlarını ve olaylar dizisini içeren bir ders kitabı niteliğinde olduğunu belirtmek gerekiyor. Büyük ölçüde biçimsel, deskriptif ve mekanik bir tarihçi üslubuyla yazılmış olmasına rağmen kitabın Türkiye ölçeğinde önemli bir boşluğu doldurduğunu söylemek mümkün. Zira söz konusu tarihsel periyodu ve bu süreçte gerçekleşen siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve ideolojik gelişmeleri tafsilatlı bir biçimde ele alan Türkçe kaynakların kısıtlılığı ortada. Fahir Armaoğlu’nun başlattığı bu boşluğu doldurma girişimi daha sonra bir diğer önemli tarihçi Oral Sander tarafından yine yapılmıştı.
Devrimden öncesi ve sonrası
Kitap tarih kavramının belki de en önemli dinamiği olan kronoloji nosyonunu uygun bir biçimde Fransız Devrimi’nden önce Avrupa’nın genel durumunu ele alıyor; ikinci bölümde Armaoğlu, Devrim’in Fransa ve Avrupa’daki genel etkisini irdeliyor; daha sonra 1815-1848 arasında Avrupa’da Mutlakiyetçilik, Hürriyetçilik ve Milliyetçilik gibi ideojilerin çarpan etkilerini tahlil ediyor; bunun yanında 19. yüzyıl Avrupa diplomasisinin Osmanlı İmparatorluğu’na olan etkisine göz atıyor; Avrupa siyasetinin yeni unsurları olan İtalya ve Almanya’nın ulusal birliklerini nasıl gerçekleştirdiklerini anlatıyor.
Dünya tarihinin 1789-1914 arasındaki dönemini etkileyen gelişmelerin bir özetini içeren Fahir Armaoğlu’nun bu değerli çalışması, bütün bu gelişmelerin derli toplu bir özetini vermekte ve Türkiye ölçeğinde kayda değer bir boşluğu dolduruyor.