6. Contemporary İstanbul, 24-27 Kasım tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirildi.
BERİL ESKİ
berileski@agos.com.tr
Fuar kapsamında düzenlenen ‘Ermenistan’dan Sanat’ sergisi, bu yıl Ruben Grigorian, Sarkis Hamalbashian, Gabriel Manoukian ve Tigran Matulian’ın eserlerini sanatseverlerle buluşturdu. Grigorian ve Hamalbashian ile, eserleri ve hayatları üzerine konuştuk.
Türkiye’yi ilk defa ziyaret eden Grigorian ve Hamalbashian, gördükleri ilgiden çok memnundu. Fuardan ve İstanbul’dan çok etkilendiklerini belirten sanatçılar, İstanbul’u tekrar ziyaret etmek istiyorlar.
İlhamını ‘Hayat ve dünya’dan alıyor
Sergide on dört farklı çalışması ile yer alan Ruben Grigorian, Yerevan’da doğmuş, okumuş ve çalışmalarına orada devam etmiş. Grigorian, Avrupa başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde pek çok sergiye katılmış bir dünya sanatçısı. Çalışmalarındaki esin kaynağının “hayat ve dünya” olduğunu, her şeyin kendisi için ilham verici olabildiğini söylüyor. Eserlerinde özellikle sembolik anlamlara ağırlık veren sanatçı, sergide yer alan ‘Sperm’ adlı tablosunda, kadın ve erkeği sandalyelerle tasvir etmiş. Grigorian’ın eserlerindeki sadelik ve sürrealizmi, sanatçının etkilendiği Belçikalı ressam René Magritte’in çizgisiyle bağdaştırmak mümkün. Sanat eleştirmeni ve küratör Kathryn Hixson, “Grigorian, bir ressam olarak yeteneklerini mükemmel bir şekilde kullanabiliyor. Her resmi anlaşılmazlığını koruyor. Sürreel sunumları akıl almaz, hatta ironik” diyor.
Birçok çocuk kitabı için illüstrasyonlar da hazırlayan Grigorian, “Çocuklar için eser üretmek, yetişkinler için resim yapmaktan çok farklı, ve bundan büyük keyif alıyorum” diyor. İstanbul’da çok iyi ağırlandığını söyleyen Grigorian’ı en çok etkileyen yer Ayasofya olmuş.
Burada sanat ön planda
Sergide dört eseriyle yer alan Sarkis Hamalbashian ise, Gümrü’de doğup büyümüş ve çalışmalarını orada sürdüren bir sanatçı. 2009’da Ermenistan Cumhuriyeti Ressamları Onur Ödülü’nü alan Hamalbashian, Contemporary İstanbul’dan çok etkilendiğini söylüyor: “İki defa New York’ta ve bir defa Londra’da çağdaş sanat sergilerine katıldım; Contemporary İstanbul’un sanatsal seviyesini çok daha yüksek buldum. New York ve Londra’da satışa yönelik eserler ön plana çıkıyordu, oysa burada sanat ön plana çıkıyor.”
En çok Picasso ve Arshile Gorky’den etkilendiğini söyleyen Ermenistan’da sanata bakışı sorduğumuz sanatçı, Sosyalist dönem sonrasında ülke ile birlikte sanatın da özgürleştiğini ve dünyanın bir parçası haline geldiğini belirtiyor. Ermenistan Çağdaş Sanat Müzesi Müdürü Henrik Igitian, Hamalbashian’ın, dünyanın en büyük sergisini resimleriyle doldurabilecek kapasitede bir sanatçı olduğunu söylüyor.
Ermenistan’da sanat hızla ilerliyor
Ermenistan’dan Sanat’ sergisinin küratörlerinden, Arame Sanat Galerisi’nin kurucusu Aram Sargsyan, sergiye ve Ermenistan’da sanatın durumuna ilişkin sorularımızı yanıtladı. İstanbul’da insanların sanata saygı duyduğunu gözlemlediğini belirten Sargsyan, “Gittiğimiz birçok restoranın duvarlarında resimlere rastladık. Üstelik, sanat seviyesi yüksek eserlerdi bunlar. Burada sadece müzelerde değil, değişik mekânlarda da yüksek nitelikli sanata rastlayabiliyorsunuz” dedi. Ermenistan’da sanatın hızla ilerlediğini söyleyen Sargsyan, “Çok eskiye dayanan bir sanat geleneğimiz, çok önemli ve büyük sanatçılarımız var. Genç sanatçılarımız, geleneksel sanatımızı geliştiriyorlar” dedi. Sargsyan, Ermenistan’da çok sayıda yetenekli sanatçı olduğunu, sadece Ermenistan Sanat Birliği’ne üye bin iki yüz sanatçı bulunduğunu belirterek, önümüzdeki yıl yapılacak olan sergiye başka sanatçılarla katılabileceklerini kaydetti.
Sayat Uşaklıgil’in çalışmaları da fuarda
Sayat Uşaklıgil, bu yıl ilk defa katıldığı Contemporary İstanbul’da ‘Bettie Page’ adlı eseriyle yer aldı. Fuarla ilgili sorularımızı yanıtlayan Uşaklıgil, fuarın geçtiğimiz yıllara göre çok daha kapsamlı olduğunu ve ilginin çok yoğun olduğunu belirtti. Contemporary İstanbul’un Türkiye’de yapılan en iyi sanat organizasyonu olduğunu ifade eden Uşaklıgil, organizasyondaki büyümenin, beraberinde bazı sorunları da getirdiğini, ilk gün gelenlerin tek salona yönlendirilmesi nedeniyle diğer salonu görmeden gidenler olduğunu ifade etti. Sanatçı, serginin sanat seviyesinin yüksek olduğunu, ancak çağdaş sanatın sorunlarından biri olan tektipleşmenin bu sergide de görüldüğünü ve koleksiyonerlerin bu tür eserlere yönlendirilmesini doğru bulmadığını söyledi.