İnönü stadı, yıkılmadan önceki son derbisine Pazar günü ev sahipliği yaptı. Aynı gün bir başka veda haberi de Müslüm Gürses’ten gelmişti. Hoparlerlörleden yükselen Müslüm Gürses’in yorumuyla da hafızalara kazınan Kenan Doğulu’lunun şarkısı “Tutamıyorum zamanı” ile efkâr, tribünlere de sinivermişti. Acının dilini belki en anlamlı yansıtan tribün grubu “Çarşı” da unutmamıştı Müslüm Babayı, “Hasretin rüzgârını, erken estirdin” diyerek…
Arat Saadetyan
Son derbinin hatırına uzun zaman sonra ilk defa Beşiktaş taraftarı tribünleri bu kadar doldurmuştu. Ne var ki bir zamanlar derbileri yarı yarıya tribünlerde birlikte izleyebildiğimiz Fenerbahçe taraftarları bu son derbide yoktu. Oysa futbolun paraya tahvilinden önce Ali Sami Yen, Şükrü Saraçoğlu ve İnönü Stadının genlerinde bu eşitlik duygusu hâkimdi.
Her iki takım futbolcuları sahaya verginin görev olduğunu hatırlatan pankartlarla çıktı, ne gariptir ki ülke futbolunu temsil eden bu ‘büyük’ kulüpler, her yıl vergi borçlarıyla ve vergi affıyla gündeme geliyorlardı.
Beşiktaş yine uğuruna inanılan kırmızı formayla çıktı. Hani en azından bugün; uğruna besteler yapılan, sözler yazılan, Beşiktaş’ın kimliği olan klasik “siyah – beyaz çubuklu forma” diye iç geçirsek de kırmızı formanın uğuruna inanılmıştı bir kere.
Maça baskın başlayan, bu sezon Beşiktaş’ın tüm derbilerinde neredeyse alıştığımız futbolu nedeniyle rakip takım Fenerbahçe’nin hâkimiyetiyle başladı. Baskın futbol desek de maçın 20. dakikasına gelindiğinde oyunun kaç kere hakemin düdüğüyle kesildiğinin sayısını tutmak mümkün değildi.
Yine de sakin kalan, paslaşarak oyuna hâkim olmaya çalışan Fenerbahçe oldu. İlk hücum varyasyonuysa 14’te Kuyt’ın kafasıyla geldi, ardından 20’de kornerden gelen topa son hamleyi yapan Webo’nun golü ise anlaşılamayan bir nedenden ötürü hakem tarafından iptal edildi. 24’te Emre’nin şutundan sonra kazanılan kornerden gelen topa ise Sow kafayla son vuruşu yaptı ve Fenerbahçe’yi 1-0 öne geçirdi. O dakikaya kadar ‘kontra atakları mı deneyecek, öyleyse bunu nasıl başaracak’ diye düşündüğümüz üç stoperli Beşiktaş, golde Sow’u bom boş bırakmıştı.
30. dakikaya kadar mahkûm bir Beşiktaş izledik. Bu senaryoyu maalesef bu sezondaki bütün derbilerde yaşıyordu Beşiktaş. Deplasmanda görece anlaşılır (!) bir senaryo olsa da İnönü’de kendi sahasında oynadığı bir derbide maçın başlamasıyla birlikte yaşanan 30 dakikalık aczi anlamakta güçlük çekiliyor. Her puan kaybından sonra Samet Aybaba’nın demeçlerinde oyuncuların değerlerine, kapasitesine ve kadronun darlığına ve hiçbir zaman kendi hatasına bağlamamasında bunun nedenlerini anlaşılabiliyor.
30. dakikadan sonraysa geriye düşmenin yarattığı olağan silkiniş Beşiktaş’ta fark edilmeye başlandı. Fenerbahçe’de ise baskın futbolun yerini skoru koruma düşüncesi ve bir anda düşen tempo aldı. Kontrolsüz bir baskıya dönüşen bu silkinme hali sayesinde, ilk ciddi akınında kazanılan faul atışından elde edilen duran top organizasyonuyla beraberliği yakalayıverdi Beşiktaş. Burada Beşiktaş’ın becerisinden çok ülke futbolunun kırılganlığından da bahsetmek gerekiyor.
Ev sahibi ikinci devreye ilk yarının sonunda hatırlanan iştahla başlamak istese de pozisyonlar yine Fenerbahçe’den gelmeye devam etti. Önce 53’te Kuyt’ın sıfıra inişi, ardından Webo’nun volesi akılarda kalanlar arasında yer alırken Samet Aybaba, Gökhan ve Olcay’ın kanadında defansta ilk tadilatı yaparak müdahalesini Gökhan – Emre değişikliğiyle yaptı. Bu oyuncu değişikliğinin iki dakika sonrasında, tribünlerin Fenerbahçe atakları nedeniyle takımlarından ümitlerini kesmeye başladıkları anda Fenerbahçe defansının sorunsalları ortaya çıktı ve Niang Beşiktaş’taki ilk golünü eski takımına karşı atarak tribünlerde desibelin artmasına bahane oldu.
Ne var ki Beşiktaş’ın bir oyun planı olmadığı gibi, savunma planının da olamadığı kısa süre sonra ortaya çıktı. Galibiyet gölünün ardından yine bir savunmaya çekilişle dağınıklık bir araya gelince, Kuyt’ın nefis ortasına Sow’un şık kafa vuruşunu izledik, böylece Fenerbahçe beraberliği bulmakta gecikmedi.
Skora denge gelince kalan dakikalar da hayli önem kazandı. Skor 2-2 ve maçın bitimineyse neredeyse yarım saat varken bu skor iki takımın da işine yaramıyordu. Her iki takımdan hamleler arka arkaya geldi; Beşiktaş Oğuzhan’ı Fenerbahçe ise Mehmet Topal’ı sahaya sürdü.
Bu değişikliklerden sonra Beşiktaş kalesini savunurken, baskı Fenerbahçe’den gelmeye devam etti. 90+3’e kadar… Duraklama dakikalarına kadar Beşiktaş kalesini ablukaya alan Fenerbahçe son saniyede kaptırdığı topun ardından Niang’ın kaçırdığı Olcay, Volkan’ın altından topu ağlarla buluşturdu. Son dakikaların şansı bu kez Beşiktaş’a gülmüş oldu. İnönü’deki son derbide, bu son vedada Beşiktaş’ı galibiyetsiz bırakmak, futbolun tanrılarının içine sinmemişti anlaşılan.
Stat: Bjk İnönü
Hakem: Mete Kalkavan, Yardımcı Hakemler: Mustafa Emre Eyisoy, Kemal Yıldırım
Goller: Kuyt (40', K.K.), Niang (61') ve Olcay (90+3') Beşiktaş ; Moussa Sow (24',63') Fenerbahçe.
Sarı Kartlar: G.Süzen, Veli, E.Özkan (Beşiktaş), Egemen,Bekir, Emre, Caner (Fenerbahçe)
BEŞİKTAŞ: Mg Gregor, Hilbert, Sivok, Ersan, Gökhan (Dk.59 Emre),Holosko, Fernandes,İbrahim,Veli (Dk.73 Oğuzhan),Olcay,Niang
FENERBAHÇE: Volkan,G.Gönül, Bekir,Egemen, Ziegler, Emre( Dk.89 M.Topuz), Meireles (Dk.73 M.Topal), Kuyt,Cristian, (Dk.73 Caner), Sow,Webo