Ay sonunda görevinden ayrılacağını duyuran Papa 16’ncı Benedikt’in sürpriz kararı, bugünkü Almanya basınında öne çıkan yorum konusunu oluşturuyor. Yorumlar şöyle:
Süddeutsche Zeitung gazertesi, 85 yaşındaki Papa’nın tüm dünyayı hayrete düşüren kararını şöyle değerlendiriyor:
“Yücelik ve trajedi bir arada: Görevden ayrılmakla Benedikt bir geleneğin zincirini kırdı, oysa o, bu zincirin hiçbir halkasına daha önce dokunmadı, hatta bazı halkalarını güçlendirdi bile. Ama işte bu kez kendisinin, kökeninin, geleneksel Kilise anlayışının ötesine geçti. ‘Kilise'nin her zaman reforma ihtiyacı vardır’; bu sözler, Agustinus ve Martin Luther tarafından sık sık dile getirilmiştir. Fakat bu tek yanlı bir yaklaşım. Eğer sürekli kendini yenileme, Kilise’nin doğasına ait bir şeyse o zaman Kilise bu önemli özelliğini çoktan kaybetmiş demektir. Katolik Kilisesi’nin nadiren, Benedikt’in görevinin sona erdiği dönemdeki kadar reforma ihtiyacı olmuştur.”
Stuttgarter Zeitung gazetesi de Papa’nın bu kararının Katolik Kilisesi tarafından bir reform mesajı olarak algılanması gerektiğini kaydediyor:
“Papa 16’ncı Benedikt’in bu cesaret gerektiren, tarihi kararı, onun bir kez daha takdir edilmesine vesile olacaktır. Katolik Kilisesi, bu durumu bir işaret olarak yorumlayabilir. Bir nevi devrimci ve bağımsız bir jest ile ruhanî lider şu mesajı veriyor: Akıl ve inanç pek tabii ki aynı paydada buluşabilir. Sadece bu şekilde bir reformla Katolik Kilisesi, zamana yenik düşmeden, Mesih İsa’nın vasiyetini 21’inci yüzyıla taşıyabilir.”
General-Anzeiger gazetesinin konuya ilişkin yorumu ise şöyle:
“Dünyanın hiçbir yerinde hayal kırıklığı ‘Papa biziz’ ülkesi Almanya’da olduğu kadar büyük değil. Seçildiğinde Kutsal Makam’a keskin zekâlı bir dogmacının tayin edildiği biliniyordu. Yine de ihsan ve yaşlılığın getirdiği olgunluk beklentisi içinde olan Almanlar, Katolik Kilisesi’nin köklü anlayışının bir dönüşüme uğramasını umut etti. İkinci Vatikan Konsili, bundan 50 yıl önce, 16’ıncı Benedikt’in o zamanlar kullandığı adıyla Joseph Ratzinger’in de katkısıyla şu karara varmıştı: Kilise çağın gereklerini doğru okuyacak ve bunları İncil’in ışığında yeniden yorumlayacak. O nedenle reformasyon ülkesi Almanya’da insanlar, Roma’nın 21’inci yüzyıl insanının gerçekliğine daha çok ayak uyduracağını düşünüyordu. Ancak bunun tam tersi söz konusu oldu.”