Samet Aybaba Galatasaray’ın ekmeğine yağ sürdü

Arat Saadetyan derbiyi yazdı; 'Fenerbahçe-Galatasaray derbilerinde yaşanan gerginliğin aksine Galatasaray-Beşiktaş derbilerinde futbol iştahı ile anılır; oyun daha bir heyecan vericidir ve maçlar daha gollü geçer. Fenerbahçe-Galatasaray rekabetindeki nedensiz gerginliğe harcanan enerji bu derbide daha fazla topun hükmüne harcanır. Pazar akşamı da öyle oldu. '

Arat Saadetyan
aradsaadetyan@hotmail.com

Pazar günkü maçta gol de vardı tempo da... Ama futbolu fazla göremedik... Futbolun yerine gerginlik mevzu bahisti... Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra yaşanan 'tükürdü mü tükürmedi mi' tartışmalarına bir yenisi daha eklenmiş oldu.

Maça baskın başalayan beklendiği gibi Galatasaray oldu. Daha 3. dakikaydı, Elmanderin başlattığı Umut'un sağdan içeri ortalayıp, Sneijder'in gelişiyle ilk onbirden kesilebilicek olanlardan ilk akla gelen, alt yapıdan çıkıp onca transferin arasından formayı kapan Emre Çolak'la gölü buldu Galatasaray. Bu golde ve Galatasaray'ın baskın futbolu oynamasındaki Samet Aybaba katkısını da görmezden gelmeyelim. İlk yarıda Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde Escude'yi sol beke alıp önüne Uğur Boral'ı koyarak   yaptığını bu sefer sağ kanatta Mustafa Akgün ve Hilbert'le yapınca, Galatasaray ekmeğine yağ sürdü.

Çıkan on bire bakıtığınız vakit yedi tane defansif özelikli oyuncu sahadaydı Beşiktaş'ta. Onların önünde Holosko ve Fernandes mevcuttu. Hal böyle olunca niyet de baştan belli olmuştu.Sahada düşmemeye oynayan bir takım edasındaydı Beşiktaş, önce kapanacak, fırsat bulursa bu sezon yaptığı en iyi işlerden birini yapıp kontraataktan gol arıycaktı.

Ne var ki bunu yapabilmek için öncelikle uyumlu bir defans hatının mevcudiyeti gerekiyordu, ki bu sezon Beşiktaş'ta görebildiğimiz bir şey değildi, aksine fazlasıyla gol yemekten yana muzdaripti herkes.  Samet Aybaba'nın hızlı toplarla çıkma planı, belki de bu sezonun en flaş transferi olan Oğuzhan'ın sahadaki varlığıyla işlevselleşmişti. Beşiktaş'ın  6. haftada Fenerbahçe maçında Veli'nin kırmızı kart görmesiyle, biraz da mecburiyetten Oğuzhan'ı tercih edip 11 maçlık yenilmezlik serisi yakaladığını ve taşların Oğuzhan'la yerine oturduğunu  yok saymış gibi duruyordu Samet Aybaba. Yine de 45. dakikaya kadar oyunu 1-0'da tutumayı başardı. Bunda Galatasaray'ın sahadaki  isteği ve yardımlaşamasını bir kenara koyarsak, dağınıklığının büyük etkisi vardı. Baskın olarak gözüken bir Galatasaray sözkonusu olsa da pozisyon anlamında kısırlıktan kurtulamıyordu maç. Ta ki ilk yarının son dakikasında kazanılan duran topa kadar. Serbest vuruştan Selçuk topu Riera'nın kafasına servis etti ve ilk yarının skoru belirdi.

İkinci yarı yenik duruma düşünce ister istemez atağı düşündü Samat Aybaba, Oğuzhan sahadaydı ve daha ikinci yarının başında kornerden gelen topta Sivok'un kafasıyla golü buldu Beşiktaş. Son yarım saate girildiğinde ise yeni transferler sahaya sürülmüştü. Yenilen golün ardından Sneijder'le piskolojik üstünlüğü geri almaya çalıştı Fatih Terim, Samet Aybaba ise Olcay'ı çıkarıp Dentinho'yu sahaya sürmüştü. Ne var ki son yarım saate girdiğimizde Mello'yla ikinci bir tükürük vakasıyla karşı karşıya kalmıştık. Galatasay 10 kişi kalmıştı, bu dakikadan itibaren baskın olanın Beşiktaş olması beklenirken, sahada her iki takımın dağınıklığı daha da belirginleşmişti. Galatasay bu dağınıklık içinde bir adım daha gerideydi Beşiktaş'tan, zira atak yapması beklenen takım Beşiktaş'ken pozisyon bulan Galatasaray oluyordu. Maçın finalini onca dağınıklık içinde; kah yerde kah yürüyerek geçerken ev sahibi takım üç puanı aldı. Zaten ilk yarıdaki baskın futbolla terazide ağır basan taraf da onlardı. İkinci yarıda sahada futboldan bahsetmek güçtü zira.

Kategoriler

Toplum Spor