Eğitim-Sen İstanbul 3 No'lu Şube tarafından düzenlenen anadilde eğitim sempozyumu, 'Anadili Temelli Çok dilli Eğitim Tartışmaları Kapsamında 'Azınlık' Okulları' başlığındaki oturumla devam etti. Oturumda Ermeni okullarında yöneticilik yapan Garo Paylan ile Rum tarihçi Foti Benlisoy konuştu.
Anadilde eğitim tartışmalarında Lozan Anlaşması'nın temel alınmaması gerektiğini belirten ve Rum eğitim sistemi hakkında bilgiler veren tarihçi Foti Benlisoy, Rum eğitim sisteminin Türk milli eğitim politikalarının bir hedefi haline geldiğine dikkat çekti. Benlisoy, şöyle konuştu: 'Bu da çok normal, yeni bir ulusal kimlik inşa ediliyor. Gelişkin bir rakiple, paralel eğitim sistemiyle var olmak gibi bir lüksü tanımıyordu. Rum okullarının karşı karşıya olduğu spesifik bir durum var. Dış politika kozu olarak da kullanılmıştır. Yunanistan'dan eğitim araçları ve öğretmenlerin gelişi engellenirdi. Türkiye-Yunanistan gerilimi eğitime hemen yansırdı. Rum öğretmenler sürekli kontrol altındaydı. Rum öğretmenlerle Türk öğretmenler arasında sürekli gerginlik olurdu. Okul binalarına el konulmuştu. Başından itibaren Rum eğitim sistemini mümkün mertebe işlemez kılma girişimleri olmuştur. ‘Milli bünyeye iştirak edin’ şeklinde baskılar sürekli olmuştur. Cumhuriyete devredilen oldukça gelişkin eğitim sisteminden geriye bu sayede hiç bir şey kalmamıştır.'
Rumca kamusal alandan kaldırıldı
Rum eğitim sisteminin yaşadığı esas sorunun Rumca'nın kamusal alanda ortadan kaldırılması olduğuna dikkat çeken Benlisoy, '1920'li yılların sonunda sokakta Rumca, Ermenice ya da Ladino konuşmak çok zordu. 'Vatandaş Türkçe konuş' kampanyaları vardı, sokaklara afişler asılır, mitingler yapılırdı. Kamuda var olan dilin Türkçe olmasına yönelik ciddi bir kampanya yürütülüyor. Sokakta Rumca, Ermenice konuşanlar saldırılara uğruyor, ellerindeki gazete alınıyor. Annemle sokağa çıktığımda, Rumca konuşmamam için çok uyarıldığımı hatırlıyorum. Sonuçta Rumca, toplum içinde geri çekildi' dedi.
Cumhuriyet dönemi azınlık okullarının, çok dilli bir eğitim modelinin örneği olarak ele alınamayacağını söyleyen Benlisoy, 'Bir milliyetçi çatışmanın merkeziydiler' diye konuştu.
Benlisoy, çok dilli eğitimin farklı dillerin birbirini beslemesi, eşit pedagojik ilkeleri benimsemesi gerektiğini belirtti, 'Rum okulları Türk milliyetçiliği dayatmalarına karşı Rumların kendilerini korumaya çalıştığı okullardı' dedi.
1915'de 2 bin Ermeni okulu yok oldu
Garo Paylan, Ermenilerin 1915 yılı öncesinde Osmanlı sınırları içinde 2 bin okula sahip olduğunu, bu okullarda 150-200 bin arasında öğrencinin eğitim aldığını belirtti. Paylan, 'Köylerde kesin olarak anaokulları vardı ve Ermenice öğretilirdi' dedi.
Okullardaki eğitim kalitesinin yüksek olduğunu örneklerle anlatan Paylan şöyle konuştu: '1915 bizim için milat. 2 bin okulun neredeyse tamamı yok ediliyor. Devleti olmadan 2 bin okulu yöneten bir toplumdan bahsediyoruz. 1915'te 2 milyon olan Ermeni nüfustan geriye 200 bin kişi kalıyor. Şu anda ise 50 binin altında nüfus var. 20 okulumuz kaldı. 3 bin öğrencimiz var. Her yıl 250 yeni öğrenci okullara kaydediliyor.'
Ayrı yasa çıkarılmalı
Ermeni okulların özerk bir yapısı ve yasası olmadığını belirten Paylan, özel okullar yasasına tabi olduklarını söyledi. Paylan, 'Özel okullar yasasına tabi olmamız pek çok sorun yaratıyor. Okullarımız tarihi binalarda. Bu bile sorun. Bu nedenle ayrı yasa talebimiz var. Bu yasa tüm kimlikler için çıkmalı' şeklinde konuştu.
Okul yıllarında karşılaştığı baskıları anlatan Paylan, 'İstiklal Marşı'nı en yüksek tondan bağırtarak okutan müdür yardımcılarımız vardı. Bu benim de en büyük travmamdı. Bu müdür yardımcılarını, Milli Eğitim Bakanlığı atardı. Bir denetim aracıydılar. Bunların kaldırılmasını da istiyoruz' diye konuştu.
Ermeni ve Rum okulları üzerine bir tez çalışmasının bile olmadığını söyleyen Paylan, sivil toplum desteğinden de yoksun olduklarını ifade etti.
(Kaynak. Etha)