Moskova Devlet Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans öğrencisi Meriç Akcan, Mayıs'taki seçimlerin ardından Rusya'da yaşanan değişimi, 'muhalefet' derken ne kastedildiğini ve Rusya'daki sol söylemi yazdı.
Adil Seçimler İçin grubunun başlattığı 'Beyaz Kurdele' kampanyası
Meriç Akcan
mericakcan@yahoo.com
Rusya, 7 Mayıs 2012 tarihinde Vladimir Putin’in 4 yıl aradan sonra üçüncü kez resmen devlet başkanlığı koltuğuna oturmasıyla yeni bir döneme girdi. Ülkenin siyasal yaşamında değişen tek şey ise devlet başkanlığının başındaki –resmi- isim olmadı. Uzun bir aradan sonra Rusya’da ilk kez -parlamento dışı- muhalefet, siyasal talep ve itirazlarını yüksek sesle dile getirerek geniş çaplı eylemelerle meydanları doldurmaya başladı.
Ancak büyük bir ivmeyle başlayan, hatta “Rusya Baharı mı yaşanacak?” gibi yorumlara dahi neden olan bu muhalif hareket, örgütlenmeyi ve de itiraz, talep ile önerilerini somut bir sistem içine oturtmayı hâlâ başarabilmiş değil. İktidar ise muhalefet üzerindeki baskısını yargı ve medya yoluyla giderek artırarak hareketin direncini kırmayı hedefliyor.
Şimdi Rusya’da yaşanan tüm bu süreci daha iyi anlamak için kısaca geçmişe göz atalım.
İktidarı temiz sulara çıkaracağız
10 Aralık 2011 - Muhalif hareketin uyanışı
Rusya’da iktidara karşı ilk muhalif eylemler 4 Aralık 2011 tarihinde yapılan Duma seçimlerinin ardından gerçekleşti. Seçim sonuçları açıklanmaya ilk başladığı andan itibaren birçok Rusyalı seçimlerde hile yapıldığı gerekçesiyle sokağa döküldü. Bu esnada seçimlerdeki hileleleri, kamera kayıtları ve ihbarlara dayanarak yayımlayan “slon.ru” haber sitesi ve “Echo of Moscow” radyosu gibi bağımsız basın organlarının internet sayfaları, siber saldırılara uğramaktaydı. Öte yandan ilk sonuçlar açıklanırken televizyonlarda, liderliğini Vladimir Putin’in yaptığı Birleşik Rusya Partisi’nin kimi bölgelerde %125 gibi “imkansız” bir oy oranı aldığı da gösterilmekteydi. Bu imkansızlığa imkan doğuran iktidarın figüranı olarak gösterilen ve hatta “volşebnik” [sihirbaz] olarak anılmaya başlanan Rusya Merkez Seçim Komitesi başkanı Vladimir Çurov ise tüm hile iddialarını yalanlıyor ve bu videoların düzmece olduğunu öne sürüyordu. Bu tartışmalar devam ederken ihlalleri, usulsüzlükleri kabul etmeyen Rusyalılar örgütlenerek -dondurucu ayaza rağmen- meydanlarda toplanmaya devam etti. 10 Aralık Cumartesi günü de başkent Moskova başta olmak üzere Rusya’nın tam 130 şehrinde “adil seçimler için” protesto mitingleri düzenlendi. Moskova’daki Bolotnaya Meydanı’nda düzenlenen mitinge katılım, muhalefet liderlerine göre 100 bin, resmi rakamlara göre ise 25 bindi. Sayı ne olursa olsun kesin olan bir nokta vardı; o da bu protestonun 1993’te Boris Yeltsin’in parlamentoyu bombalattığı dönemden beri Moskova’nın tanık olduğu en geniş katılımlı protesto gösterisi olmasıydı. Son yıllarda hızla apolitikleşen Rusya halkı, artık siyasi bir uyanış yaşıyordu.
6 Mayısta tutuklanan tüm muhaliflerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz
“Muhalefet”ten kasıt…
Hemen belirtmek gerek; Rusya’da “muhalefet” [oppozitsiya] adıyla genellenen bu grup, ideolojik ve sınıfsal açıdan aslında birçok farklı alt gruba ayrılıyor. Liberaller, komünistler, sosyalistler, Slavcılar, herhangi bir siyasal görüşe ve partiye mensup olmayanlar, antifaşistler ve hatta “faşistler” gibi çok farklı kesimlerden oluşan bu “parlamento dışı muhalefet hareketi”ni birleştiren şey “Putin karşıtlığı”ydı. Ön plana çıkan başlıca talepler de “adil seçimler”, “Putin’siz Rusya” ve “demokrasi” idi. Tüm bu talepler esasında, ülkede demokrasi yönetimi yerine; “yönetilen demokrasi” biçiminin hakim hale gelmesine olan itirazlardan doğuyordu. Bunda ayrıca - Putin iktidarında içiçe geçen mafya-bürokrasi-siyaset ilişkilerine ve giderek artan yolsuzluk ve rüşvet eğilimine duyulan tepki de saklıydı. Ancak ilk protesto dalgası diye adlandırabileceğimiz Aralık-Mart dönemindeki muhalif harekete asıl yön verenler daha çok Rusya’nın yeni orta sınıfı olarak bilinen ve siyasi/ekonomik/sosyal açıdan Avrupa standartlarını benimseyen liberal gruplardı.
Protesto vatanseverdir. Protesto akılcıdır. Protesto yasaldır. Protesto seksidir.
İktidarın ilk muhalif dalgaya tepkisi
Birkaç ay sonra gerçekleşecek seçimlerde rotasyon yapacak olan Dmitriy Medvedev ve Vladimir Putin tandeminin kendilerine muhalif olan bu harekete ilk yaklaşımları neredeyse kayıtsız ve alaycıydı. Hatta Putin, canlı yayında,“Adil Seçimler İçin” [Za çestniye vıbori] platformundaki liberal grupların kendilerine sembol olarak benimsediği “beyaz kurdaleleri”, ilk gördüğünde, AIDS’le mücadeleye dikkat çekme kampanyalarında kullanılan “prezervatifler” sandığını söylemişti. Muhalif gruplardaki kararlılığın iyice anlaşılmasının ardından bu tutum değişmeye başladı. Putin, sıkça kullandığı “dış mihraklar” söylemini yine devreye soktu. Putin’in dış mihraklar olarak adres gösterdiği ülke ise ABD’ydi. Protesto gösterilerinin ABD tarafından teşvik edildiğini söyleyen Putin, Washington’ın Rusya’daki birçok STK'ya milyonlarca dolar aktardığını dile getirdi. Putin için mitinge katılanların hepsi değilse de çoğu para karşılığı meydanlara inen “yabancı güçlerin maşaları”ydı.
4 Mart 2012 Başkanlık Seçimleri: Putin’in ikinci zaferi
4 Mart 2012 tarihinde yapılan başkanlık seçimlerinden Vladimir Putin beklendiği üzere zaferle çıktı ve %63,6 gibi büyük bir oy oranıyla 3. kez devlet başkanlığı koltuğuna oturdu. Bu gelişmeyi izleyen süreçte muhalif hareket, ilk etapta eski etkisini ve güncelliğini yitiriyor gibi görünmüştü. Bunda, özellikle Rusya Komünist Partisi olmak üzere -parlamentoda temsil hakkı olan partilerden oluşan- sistematik muhalefetin, parlamento dışı muhalefetin mitinglerini desteklememe kararı alması etkiliydi. Ayrıca birçok farklı gruptan oluşan parlamento dışı muhalefetin en güçlü kanadı liberal kesimde bile örgütlenme sürecinin yaşanamaması, muhalif oluşumun giderek kan kaybettiği yorumlarına neden oluyordu.
Putin Rusya'yı terk etmek için iyi bir sebep
6 Mayıs 2012: Rusya’da muhalif harket ve siyasi baskı sürecinde dönüm noktası
Putin’in resmen iktidara gelmesinden bir gün önce 6 Mayıs 2012 tarihinde Moskova’da düzenlenen miting, muhalif grupların pes etmeye niyetli olmadığını gösterdi. Yaklaşık 60 bin kişi, Putin’in yeni dönem başkanlığını, “Putinizm” olarak da adlandırılan yönetim şeklini protesto etmek için yeniden meydandaydı. Diğerlerinden farklı olarak polisin bu mitinge tepkisi çok sert oldu. 650 kişi göz altına alındı, birçokları geceyi karakolda geçirdi. Bu olaylı günün ertesinde, yemin törenine gidecek olan Vladimir Putin’in kortejinin, olası protestoları engellemek için polis tarafından muhalif-yandaş her tür insandan “temizlenmiş” boş yollardan geçmesi, yeni dönemde muhalif harekete karşı bir temizlik operasyonuna girişileceğinin bir göstergesiydi adeta.
Sol Cephe Lideri Sergey Udaltsov
Muhalif harekette sol söylem giderek hakim hale geliyor
Ancak 6 Mayıs’ta protestocular ile devletin güç birimleri arasında yaşanan bu “sıcak temas”, parlamento dışı hareketin özellikle sol kanadına büyük bir itici güç verdi. Dünyanın birçok noktasında devam eden “occupy/işgal et” hareketi sol grupların girişimiyle Moskova’ya da taşındı.
6 Mayıs’tan günümüze kadar devam eden bu ikinci protesto dalgasında öne çıkan söylem sadece “adil seçim talebi” değildi; Rusya muhalefetinde giderek sol söylemlerin ön plana çıktığı görülüyor. Bunun arkasında ise Putin’in yeni başkanlık döneminde devletin sosyal niteliğinin giderek altını kazan ekonomi politikaları yatıyor.[1] Ayrıca Rusya’nın kısa sure sonra bir Dünya Ticaret Örgütü üyesi ülke haline gelecek olması[2] nedeniyle, ekonomide neo-liberal politikalara geçiş sürecinin hızlanması ve birçok yerel sektörün risklerle karşı karşıya kalacak olması da sol hareketin tepkisine neden oluyordu.
Yeni izinsiz miting yasasına protesto. Pankartta; 'Ben mitingde değilim. Bu pankart değil. Sadece geziyorum, 300 bin rublem yok' yazıyor. |
Muhalif harekete karşı tutuklama dalgası
Mayıs ayında, muhalif harekete katılanlara yönelik ilk tutuklamalar da gerçekleşti. 18 yaşındaki (occupy hareketine de katılan) aktivist Aleksandra Duhanina, 6 Mayıs’ta katıldığı eylemlerde “kamu düzenini bozmak amacıyla kitlesel eylemde bulunmak” ve polise karşı şiddet uygulamak suçu işlediği gerekçesiyle 27 Mayıs’ta hapis cezasına çarptırıldı. Tutuklamalar haziran ayında da devam etti. Hapse mahkum edilenlerin çoğunluğu sol görüşten olmakla birlikte, aralarında ilk kez sokağa çıkarak siyasal eylemde bulunan kişiler de vardı. Rusya’da şu an muhalif eylemlere katılmış 19 kişi tutuklu bulunuyor.
Katı yasal tedbirler
Bu arada muhalif mitinglere katılanlara karşı daha katı yasal önlemler de alındı. Haziranın ilk haftasında Vladimir Putin tarafından izinsiz gösterilere katılanlara verilen cezayı 100 kata kadar artıran yasayı onaylandı. Ayrıca, yabancı ülkelerden gelen parayla finanse edilen STK’ları “yabancı temsilci” olarak ilan eden ve tüm STK’ların maddi gelir raporlarını kamuoyuna sunmasını zorunlu hale getiren yasa da yine Rusya başkanı Putin tarafından onaylandı. İnsan hakları savunucuları yasanın tüm karşıt görüşlüleri ezmek için kullanılacağına dikkat çekerek yasaya tepki gösterirken; ABD başta olmak üzere birçok “dış mihrakın” Rusya’nın içişlerine karıştığını savunan Putin ise bu yasal düzenleme ile hem içerideki hem de dışarıdaki muhaliflerine büyük bir mesaj verdi.
Siyasal baskı aracı olarak yargı ve medyanın kullanılması
Temmuz ayının sonlarındaysa liberal görüşlere sahip birçok popüler muhalif figür aleyhinde farklı yolsuzluk iddialarıyla dava açıldı. Bunların en öne çıkanı mitinglerin önde gelen isimlerinden liberal mualif lider Aleksey Navalny’e açılan davaydı. Navalny, Kirov bölgesindeki bir projede danışmanlık yaptığı yıllarda devleti hortumlamakla suçlanıyordu. Rusya Soruşturma Komisyonu Navalny’ye yurtdışı çıkma yasağı getirdi. Kendi blog sayfasında daha önce birçok kez çeşitli devlet adamlarının yolsuzlukları ifşa eden Navalny ise bu davanın siyasi amaçlı olduğunu belirtti ve düzmece iddialarla bastırılmak ve itibarsızlaştırılmak istendiğini söyledi.
Protestonun Anatomisi Belgeseli
Özellikle sol grupları hedef alan baskı uygulamalarında ise medya operasyonları önemli bir yer tutuyor. 5 Ekim tarihinde Rusya’nın en büyük televizyon kanallarından olan NTV’de[3], “belgesel araştırma” türünde çekildiği belirtilen ve Sol Cephe lideri Sergey Udaltsov başta olmak üzere, muhalif hareketi “vatan haini”, “casus”, “düşman güçlerin maşası” olarak lanse eden “Protesto’nun Anatomisi-2” adlı bir program yayınlandı. Bu filmde, içinde Sergey Udaltsov’un, Sol Cephe aktivisti Leonid Razvojayev’in, Rusya Sosyalist Hareketi üyesi Konstantin Lebedev’in ve Gürcistan başkanının yakın danışmanlarından Givi Targamadze’nin yer aldığı bir sohbet kaydı yer alıyor. Söz konusu kişiler, kayıtta Gürcü yetkiliden “Rusya’nın istikrarını bozmak için” para alırken gösteriliyor.
Konstantin Lebedev ve Leonid Razvojayev’e tutuklama
Bu kayıt, görüntülerdeki netsizliğe ve sesin montajla eklendiği yönünde itirazlar olmasına rağmen, videoda yer aldığı belirtilen kişilere karşı suç davası açılmasında gerekçe olarak kullanıldı. Ardından Konstantin Lebedev 17 Ekim’de göz altına alındı ve tutuklandı. Sol cephenin lideri Sergey Udaltsov açılan soruşturmanın ardından Moskova dışına çıkmamak şartıyla serbest bırakıldı. Ukrayna’dan siyasi sığınma hakkı talep eden Leonid Razvojayev ise Rusya Özel İstihbarat servisi tarafından Kiev’in merkezinde kaçırıldı. Ardından şiddet ve tehditler sonucunda görüntülerde yer alanın kendisinin olduğunu kabul etti; Udaltsov ve Lebedev ile birlikte yabancı istihbarat servisleriyle anlaşarak silahlı eylem planları kurduğunu da “itiraf etti”. Razvojayev şu anda hâlâ tutuklu bulunuyor. Başta Razvojayev olmak üzere avukatları ve insan hakları savunucuları Razvojayev’in şiddet ve baskı altında böyle bir ifadede bulunduğunu belirtiyor. Ancak bu duruma rağmen hakkındaki tutuklama kararı iptal edilmiyor.
Protesto’nun Anatomisi davasının en çarpıcı noktası ise; “Rusya’ya karşı komplo kurulduğu” gerekçesinden yola çıkan savcılığın, 3 kişiyi de -önceki vakalarda olduğu gibi- “kamu düzenini bozmak amacıyla kitlesel eylemde bulunmak”la suçlaması oldu. 6 Mayıs’taki sürecin ardından yaşanan ilk tutuklamalar ile bu son tutuklamalar bir bütün olarak okunduğunda, farklı dava süreçleri ile aslında büyük ve göstermelik bir dava mekanizması oluşturulduğu ve kamuoyunda muhalif hareketin Rusya’nın aleylehinde komplolar kurmayı amaçladığı kanısını yaygınlaştırılmaya çalışıldığı görülüyor.
Alternatif internet üzerinden seçim girişimi
Ekim ayının sonlarına doğru, Rusya muhalefetinin liberal kanadının öncülüğünde muhalefetin örgütlenmesini sağlamak amacıyla internet üzerinden bir seçim organize edildi. 3 gün süren ve yaklaşık 80 bin kişinin oy kullandığı seçimlerin sonucunda muhalefetin lideri Aleksey Navalny olurken; muhalefetin koordinasyon grubu için 45 kişi de belirlendi. Ancak sol gruplar başta olmak üzere birçok kesim bu seçimleri desteklemedi. Bu gruplara göre seçimlerin düzenlenmesindeki amaç örgütlenmekten ziyade; aleyhinde açılan dolandırıcılık davası nedeniyle itibarı zedelenen Navalny’nin meşruiyetini yeniden sağlamlaştırmasını sağlamak ve sol Cephe Lideri Sergey Udaltsov’un önüne geçmekti.
29 Kasım - 2 Aralık “uluslararası dayanışma çağrısı”
Tüm bu gelişmelerin ardından (Sol Cephe ve Rusya Sosyalist Hareketi başta olmak üzere) Rusya’daki sol görüşlü muhalif gruplar şu anda uluslararası dayanışma günü hazırlıklarında... Tutuklananların çoğunluğunun sosyalist görüşe sahip olduğuna dikkat çeken Rusya’daki sol hareket, 29 Kasım-2 Aralık tarihlerinde tüm dünya ülkelerini kendilerine destek vermeye çağırıyor.[4]
Sol gruplar, Rusya sınırlarının ötesine uzanan bir destek arayışındayken Rusya içindeki muhalefetin birleşme olasılığı ise pek mümkün görünmüyor. Çünkü ne sol ne de sağ grupların Putin karşıtlığı dışında ortak bir noktası var. Ayrıca kendi içlerinde de bölünmeler yaşamaları örgütlü bir yapıya kavuşmalarının önüne bir set daha çekmiş oluyor. Diğer yandan genel olarak muhalif diye adlandırdığımız bu kesim itirazlarını (çeşitli gruplara göre farklılaşsa da) net bir şekilde ortaya koyarken; çözüm önerileri, alternatif politikalar gibi herhangi bir somut program da sunmuş değil. Tüm bu noktalar muhafetin ilk etapta yakaladığı ivmeyi ve desteği giderek yitirmesine sebep oluyor. Sonuç olaraksa Rusya siyasetinde değişim, reform, demokrasi, hak söylemleri değil; statüko, istikrar ve güç söylemleri hakim olmaya devam ediyor.
[1] Rusya’da eğitime federal bütçeden ayrılan pay 2012’te 627 milyar rubleye, 2015’te ise 592 milyar rubleye inecek. Devletin sağlık harcamaları da 2012’de 554 milyar rubleye, 2015 yılında 383 milyar rubleye düşecek. Öte yandan savunmaya ayrılacak bütçe ise 2012’de 1.9 trilyon ruble olacakken, 2015’te 2.9 trilyon rubleye çıkacak.
[2] Rusya 22 Ağustos 2012 tarihi itibariyle resmen DTÖ üyesi oldu.
[3] Oligark Vladimir Gusinsky’nin MostMedya Grubuna dahil olan ve Rusya’nın en çok izlenen özel televizyon kanallarından olan NTV, 2. Çeçenistan Savaşı sırasında Putin’i ve devleti eleştiren haberler yayımlamış; kısa bir süre sonra da Putin’in “oligarklarla savaş” politikası kapsamında devlete ait Gazprom şirketinin eline geçmişti.
[4] Aytıntılı bilgi için: http://klebedev.org/turk/