Gizem Asya Genç, 27 Kasım 1937’de vefat eden 'Ermeni edebiyatının yaramaz/hoyrat çocuğu', ardında Türkçeye çevrilmesi elzem olan birçok şiir bırakan Yeğişe Çarents’i anlatıyor, anımsatıyor bize.
Gizem Asya Genç
giz_genc@hotmail.com
Türkçeye çevrilmediği için dile küstüren yazarlar/şairler vardır, hiç çevrilmemiş olmasından duyduğumuz hicap yetmiyormuş gibi, ölüm yıl dönümleri yaklaştığında sanki acil müdahale edilirse yaşamaya devam edeceklermiş gibi telaşa kapılırız. Yine öyle bir zamandayız. 27 Kasım yaklaşıyor. Aklım, yüreğim Yeğişe Çarents'in dizeleriyle dolu.
Biliyor musun? Şimdi, burada...
Harabe olmuş şehrim Nairi'de
Ve uzak, çok uzak
Kızıl Moskova'nın içinde
Sarı Tibet'te
San Francisco'da, devasa Londra'da
Ve Singapur'da
Bütün mevkilerde, bütün istikametlerde
Dünya, alışılmamış bir şarkıya gebedir...
Nasıl olur deniz aşırı ülkelerin leblebi tozu gibi boğazımızdan geçmeyen, hükmü dahi olmayan, sözümona 'entelektüel' salonların muhabbet mezesi kitaplar çevrilir de, Kars'ta doğmuş, orada büyümüş, bambaşka dillerde okunduğunda dahi insanın yüreğine dokunan bir şairin şiirleri Türkçeye çevrilmez?
Boris Pasternak, Louis Aragon, Anna Ahmatova, Valery Bryusov edebiyatın az biraz kıyısından geçmiş kimselerin hiç okunmasa da aşinası oldukları isimlerdir. Birçok ortak noktaları var bu isimlerin, fakat konuya ilişkin ortak noktaları hepsinin Yeğişe Çarents'in çevirilerini yapması. İnsan hayıflanıyor, bu da aklımızın alıp, dilimizin diyemediği birçok mevzudan yalnızca biri diye geçiştiriyorum.
Tam “Üstad Yeğişe!” diyecek oluyorum bir dize çarpıyor gözüme:
Binlerce ama binlerce kitap okudum!
Ama hangisi Sayat Nova kadar yüreğime dokunabildi?
O zaman anlıyorum nasıl boyumdan büyük bir işe kalkıştığımı fakat yılmıyorum. Cahil cesareti galip geliyor, “dilimin döndüğünce anlatacağım ben” diye inatlaşıyorum. Kars'ın Sukapı mahallesinde şimdiki adı ile Demirköprü, eski adıyla Vartan köprüsünün karşısındaki evde, 1897'de tüccar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi Yeğişe Soğomonyan. Eserlerinde Çarents soyadını kullandı. Ermenilerin Nâzım Hikmet'i diye anıldı seyrek kalabalıklar tarafından Türkiye'de...
Rus fütürizminden, çağdaşı Mayakovski'den, François Villon, Victor Hugo, Dante gibi isimlerden etkilendi. Öyle ki bu Dante hayranlığı ona Dantesque Legend'ı yazdırdı.
20. yüzyıl Ermeni edebiyatının önde gelen şair/yazalarından Çarents, Türkçe hariç birçok dilde çok yazıldı, konuşuldu, eleştirildi. Kadim Ermeni şiirine bağlı olduğu kadar sıkı bir modern edebiyat savunucusuydu, hızlı bir aktivist, ateşli bir devrimciydi. Bu sebeplerden olsa gerek 'Ermeni edebiyatının yaramaz/hoyrat çocuğu' dediler onun için.
Yaşamı boyunca sosyalizm savunucusu oldu, sanatı ile her daim devrimi yüceltti. Rusya'da eğitim aldığı sırada birçok eyleme katıldı, Ermenistan'da aktivitelerini sürdürdü, Kızıl Ordu'da gönüllü olarak görev aldı. Fakat o da Stalin döneminde çağdaşı aydınlar gibi devrime dair yaşadığı hayal kırıklıklarını yüksek sesle söylemekten çekinmedi. Dönemin birçok aydını gibi o da Stalin ve onun akıl almaz politikalarının karşısında durdu. Nasyonal sosyalist, Ermeni yurtseveri gibi ithamlara maruz kaldı.
“Bir Ermenistan var, o var” diyerek selamladı Sovyet rejiminin en naif getirisi olan Ulusların Kaderini Tayin Hakkını yok sayanları. 7 Kasım 97'de, Hrant Dink belki de en güzel soruyu sordu bu konuya ilişkin: “Stalinist diktatörlüğe karşı da bayrak açmış olan bu devrimcinin ulusalcı yanı da devrimci bir öze sahip değil miydi?” Öyle ya, devrim ozanı denmişti bir kez Çarents için. Sisteme muhalif olduğu gerekçesiyle yazıları sakıncalı bulundu. Bu dönemde Van kökenli bir ailenin kızı, Çarents'in dostu olan yazar Regina Ghazaryan şairin birçok şiirini muhafaza etti.
Çeşitli dönemlerde Kızıl Ordu ve Kafkas Cephesi’nde savaştı, savaşın getirdiği yıkımı şu dizelerle anlattı:
Bir savaş yüzyılında yaşıyorsun
Ve sana hiçbir şey ebedi görünmedi.
Yakın ve uzak yaşıyorsun
Hiçbir şey sana ebedi görünmedi.
Düşüşü ve yenilenmeyi yaşıyorsun
Tuhaf, sıradışı kuruluşların dışında
Savaşın dışında hiçbir şey sana sonsuz görünmedi
Çarents 2 yıl sonra aynı kaderi paylaşacağından bihaber şöyle seslenecekti Gomidas'ın ardından:
...
Senin o büyüleyici fikirlerin yaşayacaktır.
Senin fikirlerin yükselen bir şarkıya, bizim fikirlerimiz ise toprağa dönüşecek!
Stalin döneminde Büyük Temizlik'te idamına karar verilen aydınlardan biriydi. Tutuklu bulunduğu cezaevinin hastanesinde son buldu yaşamı. Ardında 2 kız çocuğu ve Türkçeye çevrilmesi elzem olan birçok şiir bıraktı.
Bırakıp ardımda yuvamı
Nehir kıyısındaki harap evimi
Bırakıp Kars kentini
Bahçelerini ve derin mavi göklerini.
…
Gezinip dururum şimdi hep başka şehirlerde
Anayurdum gözlerimin önünde.