Açlık grevlerinin Öcalan’ın çağrısının ardından son bulması ile Kürt sorununda yeni bir sürecin başladığı yönündeki tartışmalar haftanın ilk gününde köşe yazarlarının gündeminde. Kürşat Bumin, Çamlıca projesini eleştirmiş, Tarhan Erdem, Ayazağa’ya dikkat çekiyor.
Çandar: Oslo böyle bir şeyin yapılabileceğini gösterdi
Cengiz Çandar, açlık grevlerine ilişkin temel bir algılama hatasının, grev emrinin Kandil’den geldiği algısı ile yaşandığına dikkat çekerek cezaevlerinin Kürt siyasi hareketinde özel bir ağırlığı olduğunu belirtiyor. Çandar, “Onlar, özelliklerinden ötürü, Kandil'in doğrudan komutasına tabi olmamışlardır, olmazlar ve olamazlar. Ama onlar için Abdullah Öcalan tartışılmaz. 'Açlık grevleri'ni de onlar başlattılar ve sürdürdüler. Yani 'tutuklular'... Yani ortada 'aldatılmış çocuklar' yoktu. Sadece Abdullah Öcalan 'Bırakın' derse bırakırlardı ve öyle oldu” diye kaydediyor.
Bir takım dersler çıkarmak gerektiğini ifade eden Çandar, şunları ifade etti;
“Abdullah Öcalan ve onun mensup olduğu 'kuşak', Kürt sorununun 'makul' biçimde ve 'Türkiye denklemi' içine alınarak konuşulabilmesi şansını ifade ediyor.
Abdullah Öcalan'ın 'Kürt I siyasi hareketi' üzerindeki kimileri 'içerden' kırmaya çalışsa bile, otoritesi ve nüfuzu görülmüş olmalıdır.
Bu özellikleri sayesinde, Abdullah Öcalan, bundan böyle 'sorunun tarafı' olmaktan çıkarılarak 'sorunun çözümünde ortak' olarak değerlendirilebilir.
Olmaz, olamaz denemez; 'Oslo', bir noktada tıkanmış olsa da böyle bir şeyin pekâlâ 'olabileceği'ni gösterdi. 'Oslo emsali' önümüzde duruyor. O 'süreç'in Türkiye ortamı bugün yaşananlara tercih edilmez mi? “
Akyol ve Çakır’dan açlık grevi dersleri
Hürriyet’ten Taha Akyol’da açlık grevlerinin sona ermesi ile önemli bir krizin sona erdiğine dikkat çekerek Öcalan ile görüşme trafiği ve Ankara’nın nabzını yazmış. Akyol, “Öcalan ile görüşme trafiğini Öcalan açlık grevlerini yanlış bulduğunu İmralı'daki kurum müdürüne söylemiş, bu bilgi Ankara'ya iletilmişti. Peki. Öcalan la kim görüşecekti? Adalet Bakanlığına göre kardeşi Mehmet Öcalan. BDP'lilere göre bir avukat... Sonunda kardeşinde karar kılındı. BDP'liler Mehmet Öcalan'ı getirdiler. Bakanlığın temin ettiği tekne ile İmralı'ya gitti, Abdullah Öcalan bilinen açıklamasını yaptı. Öcalan'ın sözleri ulaşınca BDP'liler açlık eylemlerinin sona ermesi için çağrıda bulundular ve mutlu sona ulaşıldı. Şimdi Sağlık Bakanlığının hekimleri gerekli tıbbi bakımı yapıyorlar” diye yazdı.
Akyol, Ankara kulislerinde başlayan olumlu havanın sabote edilebileceği endişesinin hakim olduğunu belirterek Öcalan’ın aktif tavır alması halinde demokratik sürecin gelişebileceğini belirtmiş.
Vatan’dan Ruşen Çakır’da ‘açlık grevlerinden çıkarılacak dersler’i köşesine taşımış. Çakır, köşesinde “Kürt siyasi hareketinin Türkiye’yi istikrarsızlaştırabilecek yegane en azından birinci güç olduğu bir kez daha kanıtlandı, PKK’nın Öcalan’a rağmen, hatta ona karşı hareket etmeye başladığı iddiaları boş çıktı, Öcalan’ın liderliği etrafındaki kuşkular sona erdi, BDP bir altın fırsatı daha kaçırdı, BDP’liler kaybetmeye ihtimali en yüksek olan tarafta oynayıp bir kez daha kaybetti, Hükümet kriz yönetiminde sınıfta kaldı, Aydınların Kürt sorununun çözümünde pek bir işlevleri kalmadığı anlaşıldı” tespitlerine yer verdi.
Alkan: PKK halklar ilişkiler kampanyasında başarılı oldu
Zaman’dan Ahmet Turan Alkan, “PKK ve uzantıları, ilginç bir “halkla ilişkiler kampanyası” düzenlediler ve başarılı oldular; bu başarıda en büyük pay, Türk basınında ve kamuoyunda ustalıkla yönlendirdikleri vicdancı liberal entelektüellere aittir” dedi. Hükümeti de eleştiren Alkan, “Hükümetin, bu saçma-sapan ortam içinde nasıl bunaltıldığını kenardan görüp üzülüyorum; bu zorlu ve kirli psikolojik savaştan zihnî selâmetle çıkabilecek donanıma sahip değiller. Yürütme gücünü kullanabilmek, iktidarın tamamını kullanabilmek anlamına gelmiyor demek ki. Basit ve aslında tutarsız bir halkla ilişkiler operasyonu ile hükümet, bu tür bir psikolojik operasyona karşı hiçbir savunması olmadığını açık etti” ifadelerine yer verdi.
Bulaç: Türkiye ve Mısır ne yapacak
Zaman’dan Ali Bulaç, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırısını köşesine taşımış. Bulaç, İsrail’in asıl hedefinin ama asıl hedef, Suriye’deki iç savaş sürerken, Hamas’ın elinde bulunan silah stokunu imha etmek olduğunu belirtiyor.
Türkiye ve Mısır’ın durumuna ilişkin tespitler yapan Bulaç,” Eğer Filistin direnişinde Türkiye ve Mısır, İran’ın yerini almak istiyorlarsa, maddî karşılığı olmayan retoriklerin ötesinde İran’ın direnişe sağladıklarının fazlasını sağlamaları beklenir: Daha çok ve daha etkin silah tedariki, parasal ve diplomatik destek vs.. İki ülkenin uluslararası konumları ve takip ettikleri stratejiler açısından bakıldığında güçleri ve imkanı buna yeter mi? Bu şimdilik muallakta bir soru. Açık olan şu ki, Filistin, sorunların anasıdır” tespitinde bulundu.
Bumin: Çamlıca yolunda
Yeni Şafak’tan Kürşat Bumin, Çamlıca tepesine yapılmak istenen cami projesini gündemine taşıdı. Bumin, cami için yapılan yarışmanın ‘tuhaf’ bir yarışma olduğuna dikkat çekerek, “Önümüze getirilen işin ciddiyetten uzak bir hayal gücünün örünü olduğu muhakkak. 30 bin kişinin ibadet edebileceği böyle devasa bir cami projesinin ('devasa' olması da ayrı bir mesele) 10 yıl kadar önce mimarlık diplomalarını alan (ve bugüne kadarki mesleki hayatlarının bir bölümünü de 'belediye'de geçiren), mesleki müktesebatları hakkında hiçbir bilgimiz olmayan iki genç mimara havale edilmesinin onaylanabilecek bir yönü olmadığı apaçık” değerlenmemesini yaptı.
Erdem: Yasa yapabilir idare yetkisiz diyor
Radikal’den Tarhan Erdem Şişli’den alınıp Sarıyer Belediyesi’ne bağlanan Ayazağa’da hafta sonu yapılmak istenen eğilim yoklamasının yasaklanmasını eleştirmiş. Erdem, “Ele aldığımız olayın asıl önemli yanı, eğilim yoklamasının kaymakamlıkça iptalidir. İdarenin, yasada 'Belediye ... yapabilir' dediği bir çalışmayı önlemesi, anayasaya ve Belediye Kanunu'na aykırıdır. İdare, açıkçası hükümet, bazı sakıncalar görerek, önlemek istediği bir davranışı yasalarda anlamsız bir hüküm bulup, doğru yanlış ben yaparım anlayışıyla, bazı hakları iptal etmekte, sonra o iptal bütün ülkede uygulanmaktadır” değerlendirmesini yaptı.