Hrant Dink'in fikir dünyası, maruz kaldığı soruşturmalar ve zamanın "ruhu"

13-18 Ocak tarihleri arası 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı'nda, Hrant Dink’in öldürülmesinin 18. yılında, onun gazeteciliği süresince yürüttüğü hakikat, adalet ve yüzleşme çabalarına odaklanan bir dizi söyleşi ve etkinlik gerçekleştiriliyor. 16 Ocak Perşembe günkü ‘Zamanın Ruhu’ başlıklı söyleşide Gazeteci Ali Bayramoğlu, Dink ailesi avukatlarından Hülya Deveci ve İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, 19 Ocak 2007’de Hrant Dink’in öldürülmesinden önceki süreci ve hedef gösterilme sürecindeki toplumsal gelişmeleri, sosyal ve siyasi iklimi, o dönemin ruhunu konuştu. Söyleşinin moderatörlüğünü Işın Eliçin üstlendi.

İlk konuşmacı İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu'ydu. 

Kaboğlu Başbakanlık’a bağlı İnsan Hakları Danışma Kurulu bünyesinde hazırlanan "Azınlık ve Kültürel Haklar Raporu"nu Prof. Dr. Baskın Oran ile birlikte kaleme almış, raporun  2004 yılında açıklanışı milliyetçi bir grubun saldırısına sahne olmuştu. O dönemi de hatırlatan Kaboğlu Dink ile o zamanlarda tanıştığını söyledi. Kaboğlu şöyle devam etti: 

“Hrant Dink ile hayatımda çok anlamlı kesişmeler oldu. Katledildiği sırada Paris Üniversitesi XII'de ders veriyordum. Ders arasında Hrant Dink’in öldürüldüğü mesajını aldım. Bir anda bağırmışım. Üzüntü ve şoktan ne yaptığımı bile hatırlamıyorum. Sonrasında  İstanbul Valiliğindeki gizli dosyayı avukat arkadaşlarım aracılığıyla okuma fırsatım oldu. Trabzon’dan İstanbul’a kamu görevlilerinin ihmalkarlığı göze çarpıyordu. Tabii ki bu dosyanın bize verdiği bazı ipuçları var. Bunun yanında adalet sürecinin nasıl siyasetin rüzgarı etkisinde kaldığını görüyoruz."

Başkanlığını yaptığı İstanbul Barosu'na bugünlerde açılan soruşturmayı da hatırlatan Kaboğlu  "Bu olaylara baktığımızda 20 yıl önce ile paralellik görüyoruz" dedi. 

Kaboğlu 2004 öncesindeki 1982 Anayasası'nı tadil etme sürecini hatırlattı ve "2006’ya kadar anayasacılığın zirvesine gelindi fakat sonra gerilemeler yaşandı. 2018’den sonra ise artık tamamen yürütme kısmının ortadan kalktığını görüyoruz. Eskiden bütün kabahatler FETÖcülere  yüklenirdi. Şu an  bilhassa  liyakat kısmında aynı yöntemleri iktidarının uyguladığını gördük. Liyakat 20 yıl öncesinin çok daha gerisinde" diye konuştu. 

Kaboğlu  "Buradan Anadolulu ve Türkiye yurttaşı Hrant Dink’e sevgilerimi ileterek konuşmamı bitirmek istiyorum. Hrant Dink Anadolulu ve Türkiyeliydi" dedi. 

Hrant Dink’in yakın arkadaşlarından Ali Bayramoğlu da şunları söyledi:

“Hrant’ın hayatındaki son 3-4 yılda çok yakındık. Ben , Etyen Mahçupyan ve Hrant bir politik çekirdek gibiydik. Her konuda aynı düşünmesek bile çok konuşurduk. Hrant kendi dönemi içerisinde yeni Türkiye açısından kurucu çabaya yakın duran biriydi.  Hrant’ı var eden 3 unsur vardı: İlki Türkiyeli Ermeni kimliği ve varoluş çabası. Ama Hrant sadece Ermeni kimliği ve soykırım ile uğraştığı için entelektüel sayılmadı. O Türkiye açısından demokrasi imkanlarını sonuna kadar kullanmanın çabasındaydı Bu da bu unsurlardan ikincisidir. Sonuncusu da Hrant’ın evrensel oluşu. Diasporadaki Ermenileri merkeze aldı ve Diaspora tarafından da merkeze alınan bir Ermeni oldu. O dünyadaki Ermeni kimliğinin değişimi için de çabalar yürüttü."

Bayramoğlu sözlerine şöyle devam etti: 

"Biz o dönemlerde dünyanın iyiye gittiğini düşünüyorduk. Örgütlenmeler artmıştı, dünyada -yanlış anlaşılmasın siyasi açıdan- 'liberal'  bir rüzgar esmişti. O dönemin öne çıkan bazı özelikler vardı: İlki eleştirel tutumun yanında kurucu bir tutum. İkincisi devlet merkezi siyasi değerler yanında toplum merkezli sivil değerlerin daha öne çıkması. Üçüncü unsur şimdiki zaman fikriydi. Yani yarına dair bir şeyler inşa etme fikri. Bir de çok kültürlülük.  O zamanlar kültüre daha çok yer açılmıştı. Kimlikçi olmadan kimliği merkeze alan, bunu yeniden yapılandırma umudu, zannedersem o zamanın ruhudur. Hrant duygu olarak değil, varoluş olarak empatiyi hissederdi. Kendi kimliğine bakışı başka kimliklerin penceresinden de şekillenirdi. Hrant sayesinde bir dönem Boğaziçi Üniversitesinde şimdiye kadar yazılmamış birçok tez yazılmıştır.”

Dink'in maruz kaldığı davalar ve cezasızlık

Dink Ailesi avukatlarından Hülya Deveci konuşmasında Hrant Dink'in 2002'den bu yana açılan davalar ve soruşturmalarla nasıl adım adım hedef haline getirildiğini örneklerle anlattı. Kamu görevlilerinin yargılandığı davada taleplerinin kabul edilmediğini ancak bazı sanıklar açısından davanın Yargıtay'dan döndüğünü ve bu dosyada 7 Şubat'ta karar verileceğini hatırlatan Deveci,  “Hedef haline getirilme sadece bir ya da iki olaydan ibaret değil. Birçok kamu görevlisi davada ceza alsa da gizli kısmı henüz ortaya çıkarılamadı. 7 Şubat'ta verilecek karar buzdağının bir kısmını ortaya çıkarmış olacak. Ancak inanıyoruz ki zamanla buz dağının diğer kısımlarını da ortaya çıkaracağız" dedi.

Deveci cinayetten 3 gün sonra sonra dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın daha soruşturma şekilenmemişken "Örgütsel bağlantı yoktur" diye açıklama yapmasının  tüm soruşturma/kovuşturmaları etkileyen bir söz olduğunu vurguladı.

Deveci Hrant Dink'in Sabiha Gökçen hakkındaki yazısının Hürriyet gazetesinde yayınlanmasından sonra  Genelkurmay Başkanlığı'nın sert bir bildiri yayınladığını, bu bildiriden sonra Agos önünde gösteriler olduğunu, aynı günlerde Dink'in Genelkurmay talimatıyla İstanbul Valiliği'ne çağrıldığını hatırlattı. Bu görüşmede MİT üyelerinin de olduğunu belirten Deveci, "Bu görüşmede Özel Yılmaz Handan Selçuk yer almıştır. Ama biz bu isimleri yıllarca öğrenemedik. 11 yıl sonra Özel Yılmazın ifadesi ile öğrenebildik" dedi.

Deveci "Şimdiye kadar Türkiye tarihinin görmediği kadar kamu görevlisi bu dosya kapsamında yargılandı. Buna rağmen biz yargılamama refleksinin tüm dava sürecine yansıdığını görüyoruz. Cezasızlık faktörü karşımıza bu davada zamanaşımı ile beliriyor. Bu cinayeti sadece FETÖ işlemedi. Arkasındaki diğer örgütleri ortaya çıkarması gereken devlet, bu örgütleri ortaya çıkarmıyor" deye konuştu.

Etkinlikler dizisi ise  devam ediyor. 17 Ocak Cuma günü, ‘Hrant Dink'in Çalışma Odası'ndan Ermeni Kültürü ve Tarihine Bir Bakış Atölyesi’ başlıklı etkinlik, Hrant Dink’in odasındaki imgeler ve onların arasındaki ilişkiler ekseninde Ermeni kültür ve tarihine kapı aralamayı amaçlıyor. Atölye katılımcılarıyla birlikte duvarda yer alan portreler, resimler, objeler üzerinden insan hikayeleri ve Ermeni kültürüne dair anlatımlar ele alınacak. Atölye, 15:00-17:00 saatleri arası, 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekanı’nda yapılacak.

18 Ocak Cumartesi günü saat 15:30’da ‘Sebat Apartmanı Yansıtması Üzerine’ başlıklı söyleşide, bu yıl bina üzerine yansıtmayı hazırlayan sanatçı Memed Erdener konuşmacı olarak katılacak. Aylin Vartanyan’ın moderatör olacağı söyleşi saat 15:30’da başlayacak. Yansıtma, 18 ve 19 Ocak’ta 19:00-23:00 saatleri arası yapılacak.

Söyleşilere ve etkinliklere katılmak için kayıt yaptırabilirsiniz. 

Kategoriler

Genel


Yazar Hakkında