Bağımsız gazetecilik alanında faaliyet gösteren bazı kurumların temsilcilerine göre Google Türkiye geçtiğimiz günlerde algoritma değişikliğine giderek bağımsız medya kuruluşlarının ‘Google Haber’ ve ‘Google Keşfet’teki görünürlüklerini azalttı. İnternet üzerinden yayın yapan medya kuruluşlarının, bu değişiklik sonrası reklam gelirlerinde ciddi oranda düşüş meydana geldiği belirtiliyor. Büyük şirketlerden ilan alamayan bağımsız ve eleştirel medya, ‘Google Reklamlar’ı aktif hale getirerek, tıklanma sayılarına göre gelir kazanıyor. Google Türkiye’nin değişikliğine birçok gazeteci tepki gösterdi. Gazeteci, akademisyen Can Ertuna ile Google’ın algoritma değişikliği üzerine konuştuk.
Son günlerde bağımsız medya kuruluşlarının okur trafiğinin ciddi oranda düştüğü belirtiliyor. Buna gerekçe olarak da Google News ve Google Keşfet’teki algoritma değişiklikleri gösteriliyor. Nasıl bir mekanizma işliyor?
Bağımız medya kuruluşlarının çok önemli gelir kaynağı doğrudan Google Reklamlar. Türkiye’de, dijital yayıncılık yapılmaya başlandıktan sonra pazarın hakimi, dünyanın da en büyük reklam vereni Google’dan sayfa trafiği üzerinden reklamlar aldıklarını ve bunun aslında bütçelerinde önemli bir pay sağladığını biliyoruz. Ancak burada gelir kalemlerini çeşitlendirebilen bazı medya kuruluşları var ve çeşitlendiremeyenler var. Bunu detaylı ele almak gerekiyor. Google’ın algoritma değişikliğine ayak uyduramayan, dezavantajlı duruma düşen bağımsız medya kuruluşları, diğer dolaylı gelirlerden de oluyorlar ve kaybediyorlar.
Google sizi ne kadar görünür kılıyorsa reklam ortaklığından da o kadar pay veriyor. Ancak aynı zamanda sayfaya gelen trafik, haber sayfalarınızın tıklanması da kriter. Basın İlan Kurumu’nun (BİK) dijital haber kuruluşlarını da ilana ortak kılmasıyla birlikte belirli sayıda tık alan sayfalar BİK’in kriterlerini karşılaması halinde ilan alabiliyor. Dolayısıyla sayfa trafiğinin azalması bu ilanları da tehlikeye atıyor. Salt Google reklam gelirlerinin azalmasıyla karşı karşıya değil bağımsız haber siteleri. Ayrıca bu durum, Basın İlan Kurumu’nun gerekli kriterlerini karşılayamama tehlikesinin yanısıra bağımsız medyalara verilen fonlardan uzak kalma riskini de barındırıyor. Geliri çeşitlendiren haber sitelerinin, ayakta kalabilme ihtimalleri artıyor. Fakat gelir modelini çeşitlendiremeyen haber siteleri, sadece Google reklamlar üzerinden ilerleyenler için risk daha büyük. Dolaylı yoldan tüm haber sitelerini etkileyebilir. Ancak şunun da altını çizmek lazım, sektörden gelen bilgiler sadece bağımsız, eleştirel medya kuruluşlarının bu konuda dezavantajlı duruma düşmediği yönünde.
Google bir düzenleme yaparken ‘eleştirel medyayı etkilesin, onun dışında iktidara yakın medyayı etkilemesin’ kriterini bildiğimiz kadarıyla hayata geçirmiyor. Tüm sitelere benzer bir politikayla yaklaşıyor. Keza bazı uluslararası haber kuruluşlarının da sayfa trafiğinin düştüğünü biliyoruz. Lakin bu Türkiye’de daha geniş bir kitleyi etkiliyor olsa dahi şunu da gözden kaçırmamak lazım, bağımsız medyanın gelir kaynakları yaygın medya kuruluşları ya da iktidara yakın medya kuruluşları kadar çeşitli değil. Örneğin, reklam verenler bağımsız medya kuruluşlarını tercih etmeyebiliyorlar. Büyük medya holdinglerinin aldığı reklamları zaten alamayan bağımsız medya kuruluşları için Google reklamlar ve algoritmaları can suyu.
Mevcut duruma dair nasıl bir tablo var?
İçeriden gelen bazı bilgileri sosyal medyada duyduk, kendi yazımda da duyurdum. T24’ten Sibel Yükler ve Gazete Duvar’dan Bahadır Özgür, bu sürecin aşılamaması durumunda bu tür yayın kuruluşlarının ciddi bir varlık krizi yaşayabileceğini, iflasla karşı karşıya kalabileceğini söylüyorlar. Bu önemli bir veri. Şunun altını çizmek gerekiyor, bazı teknolojik ayarlamalarla halkın haber alma hakkı tehlike altına giriyor.
Google’ın bu yönde tutum sergilemesi doğacak ekonomik sorunların dışında ifade özgürlüğü kapsamına da girer mi?
Bildiğimiz kadarıyla sıfırlanması küresel ölçekte söz konusu değil. Ciddi bir düşüşten bahsediyoruz. Fakat burada temel mesele şu, bu düşüş neden oldu? Benim gerek sektörden kişilerle yaptığım görüşmelerden anlayabildiğim, gerek Google’ın bu tür düzenleme ve değişikleri duyurduğu blogunda yaptığım bazı araştırmalar sonrası tek bir sonuca ulaşmak mümkün değil. Siz Google reklamları sitenize entegre ettiğiniz andan itibaren Google ile iş ortağı haline geliyorsunuz. Ortağınız birtakım değişiklikler yapıyor, siz bunu gözden kaçırıyorsunuz ya da sizin buna kısa sürede uyum sağlayabilecek bir altyapınız olmuyor daha sonra karanlıkta yönünüzü bulmaya çalışıyorsunuz.
Aslında Google’ın şeffaflık politikasında bir sorun var ve bu ilk defa olan bir şey değil. Geçtiğimiz yıllarda da bu tür dalgalanmalar gerçekleşmişti. Ancak ideal olan elbette ki kurumlara ya da kurumların yöneticilerine önden ulaşıp, ‘Sayfalarınızda şöyle unsurlar var. Biz yeni kriterlerimizi bu şekilde belirleyeceğiz. Lütfen buna karşı hazırlıklarınızı tamamlayın, mağdur olmayın’ şeklinde düzenli bir iletişim kanalının açık olması. Gözüken o ki böylesine şeffaf bir iletişim kanalı yok. Dolayısıyla bir süre sonra neyin olduğu anlaşılsa dahi ortada ciddi bir gelir kaybı söz konusu oluyor. Bu zaten çeşitli güçlüklerle ayakta kalmaya çalışan haber sitelerinin can suyunun da belirli bir süre kesilmesi demek. Bu elbette ki halkın haber alma hakkı hürriyetinin de akamete uğraması demek oluyor. Türkiye gibi Basın İfade Özgürlüğü Endeksi’nde dünya sıralamasında en alt sıralarda yer alan bir ülkede bağımsız haber sitelerinin varlığı çok önemli.
Peki kopyala-yapıştır haberciliği, görünürlüğün azalmasında etkili mi?
Tabii. Şöyle söyleyebilirim, kopyala-yapıştır haberciliği, tık avcılığı dediğimiz yanıltıcı başlıklarla siteye okuyucu çekilmesi, reklamların yerleşimine kadar aslında hepsi, sitelerin arama motorunda veya Google’ın çeşitli hizmetlerinde görünür olması ya da bastırılmasının sebeplerinden bazıları. Ancak şikayet yükselten birçok site farklı habercilik yaklaşımları sunabiliyorlar. Türkiye’de kopyala-yapıştır haberciliğinin ötesinde iyi habercilik yaptığını bildiğimiz ya da evrensel basın ilkeleri çerçevesinde internet yayıncılığını sürdürmeye çalıştığını bildiğimiz siteler de bundan şikayetçi. Dolayısıyla burada ‘cezalandırma’ kriterinin ne olduğu net değil. Mesele kurumların bu duruma düşürülmemesi.
Yapay zeka sohbet robot ChatGPT’nin arama motoru eklentisi yakın zamanda Google Chrome’da yer almaya başladı. Kullanıcılar bu eklentiyi, ücretsiz bir şekilde Chrome tarayıcısına ekleyebilir. Bunun kullanılabilirliğinin artması gelir kayıplarında ciddi sonuçlara yol açar mı?
Açıkçası Google’ın bağlı olduğu Alphabet şirketinin yapay zeka uygulaması Gemini; ChatGPT Microsoft ile birlikte yoluna devam eden ve şu an itibariyle en çok kullanılan büyük dil modeli ve önemli bir tehdit söz konusu olabilir. Çünkü bir süre sonra arama motorlarının yerini bu büyük dil modelleri aldığında size yaratılmış, çeşitli kaynaklardan derlenmiş ancak sizi o kaynaklara götürmeyen, link olarak karşınıza o kaynakları çıkarmayan, ortalama bir yanıtı adeta bir ‘hub’ gibi verebilecek bir sistemin egemen hale gelmesinden bahsediyoruz. Bu olursa internet haber sitelerinin içeriğinden beslenen büyük dil modelleri veya yapay zekanın, beslendikleri kuruluşlara hiçbir trafik yönlendirmemesi de söz konusu olabilir. Bu da elbette ki bağımsız haber kuruluşları olmak üzere medyanın genelde gelirlerini önemli ölçüde kaybetmesine yol açar. Çok büyük bir tehlike ufukta bizi bekliyor, gerekli düzenlemeler yapılmazsa.
Medya kuruluşları az hasar alarak kurtulmak için ne yapmalı?
Bu çok zor. Ancak kaçınılmaz olarak kısa ve orta vade de bir tane kurtuluş yolu var gibi gözüküyor. Birincisi, medya kuruluşları yeniden aracısız bir biçimde okurla ‘konuşabilmeyi’ öğrenmeli. Nasıl ki internette ilk dönemlerinde haber sitelerine doğrudan erişim sağlanıyorsa, nasıl ki ana sayfalarında ya da haber sayfalarında dolaşarak trafiği doğrudan onlara yönlendiriyorsak, aslında Google ve Meta gibi aracı kuruluşlar üzerinden değil, doğrudan haber sitelerinin içeriğine ulaşabilecek bir okur ve yayıncı ilişkisinin yeniden tesis edilmesi, sayfalardaki trafiği organik olarak arttırır. Bir diğer konu ise geliri çeşitlendirmek. Siz gazeteyi bayiden ücretsiz almıyor, parasını verip alıyorsunuz. Bu alışkanlık terk edildiyse aslında bir şekilde nitelikli habercilik yapacağınız sözüyle birlikte okurun karşısına çıkıp yeniden okur tarafından fonlanmak, kitle fonlamasıyla ve kitle abonelik modelleriyle doğrudan kendinize gelir yaratmaya çalışmak hem editoryal hem teknolojik altyapı anlamında önemli gözüküyor. Çünkü ne olursa olsun büyük teknoloji şirketleri üzerinden var olmaya çalışırsanız o asimetrik güç dengesi altında eziliyorsunuz. Son günlerde şahit olduğumuz tartışma gibi yeni medya patronluğuna dönüşmüş bu platformlar öyle bir değişiklikler yapıyor ki siz ayak uydurana kadar iflas noktasına gelebiliyorsunuz. Böyle bir risk hep var. Bu asimetrik durumu ortadan kaldırabilecek gerek küresel ölçekte birbirini etkileyebilecek düzenlemeler, gerek ulusal ölçekte ama eşitlikçi bir telif düzenlemesi söz konusu olabilir. Her telif düzenlemesi bağımsız ve eleştirel medyaya fayda sağlayacak diye bir kural yok, hassasiyetle incelenmesi gerekiyor. Okuyucuyla doğrudan, aracısız ilişki kurma yöntemlerini geliştirmek için yavaş yavaş artık dirsek çürütmeye başlamak gerekiyor diye düşünüyorum.