CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özel, şunları kaydetti:CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Meclis’te bir süreç yürütülmesine, şeffaf, samimi olunmasına, toplumsal mutabakat aranmasına sahip çıkıyoruz. Ne yaptığımızı biliyoruz” dedi.Özel Bahçeli'ye de yanıt verdi.
“Umudumuz barıştır, kardeşliktir. Bu, Meclis’te olacak, şeffaf olacak, samimi olacak ve mutabakatla olacak. Şehit ailelerinin ve gazilerin rızası alınmadan asla olmayacak. Sözüme değer veren, bu iktidara güvenmeyen muhalefete ve partimdeki tüm üyelere, partime oy veren herkese sesleniyorum: Bir büyük oyun var. Bugün o oyunun ne olduğu çıktı. Açıkça söyledi: ‘Anayasa’yı değiştirsek fena mı olur? Çıksa umut hakkından yararlansa. Anayasa’yı değiştirsek fena mı olur? Recep Tayyip Erdoğan bir daha seçilse ne olur?’ Hesap bu. Bir al-vere girmişler. Bir pazarlık etmişler. Belki o pazarlıkta nihayete ermişler ya da eremeyip bir yerde tıkanmışlar. Şu anda ya zorlayıcı bir şantajla ya da bir algı yönetimiyle karşı karşıyayız. Karşıdaki kötü niyetliler hem ‘Abdullah Öcalan gelsin, Meclis'in kürsüsüne varsın. Buradan konuşma yapsın’ diyor hem de öbür yandan Esenyurt'a, Mardin'e kayyum atayıp ‘Biz terörle mücadele ediyoruz’ görüntüsü veriyor. Burada onların kitlesi, Abdullah Öcalan'a ip atınca da ayağa kalkıp alkışlıyor, Abdullah Öcalan'a halı serip davet edince de alkışlıyor. MHP grubundan bahsediyorum. Veya AK Parti'nin çevresinden onlara oy verenlerden her ihtimalde, her ihtimalde bir destek alma ve bu desteği sürdürmeye oynayan ama milletin aklını küçümseyen, vicdanını küçümseyen bir yaklaşım var."
Özel şöyle devam etti:
"Kürtlere saygılı olarak, demokrasiyi savunarak, eşit yurttaşlığı savunarak, terörü bitirmeyi hep beraber konuşarak Kürtleri de bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunan herkesi de gerçek ve demokratik bir standartta buluşturmak mümkündür. Bunun da adı CHP’dir. İki talebim var. Birincisi; uyanık olalım, akıllı olalım, oyuna gelmeyelim. Teröre destek gibi görüntülenecek görüntülere ya da vatandaşımızın vicdanını yaralayacak görüntülere çok aç, çok meraklı, bunun için çok hesaplı bir yandaş medya ordusu görevlendirilmiştir. Bilhassa tepki ve protesto haktır ancak karşı taraftaki polisler hepimizin evladıdır. O polisin bir annesi, bir evladı, bir kızı, bir oğlu, evde bekleyen bir eşi vardır. Verilen kanunsuz emir vardır. Onu koruyan bir Anayasa vardır ama uygulanmamaktadır. O polisin evine ekmek götürme mücadelesi vardır. O polis mobbinge uğramaktadır. Ve o polis akşam eve gidip çocuklarının yüzüne bakacaktır. O yüzden hiçbir protestonun bir tek polis evladımızı, bir jandarma erimizi inciterek yapılmaması gerekmektedir. Asla ve asla haklıyken haklı duruma düşmeyeceğiz. Buradan ‘Eylem yapmayacağız, sokağa çıkmayacağız, oyuna gelmeyeceğiz’ deyip oyuna gelmeme oyununa gelmeyeceğim. Hakkımızı arayacağız, tepkimizi göstereceğiz ancak demokratik sınırların dışına çıkmayacağız."
"İkinci talebim, sıkı duralım. Biz ne yaptığını bilen, bütün oyunlarına rağmen 31 Mart'ı kazanan, bugüne kadar birinci parti olan, eğer biz birliğimizi, bütünlüğümüzü, özgüvenimizi kaybetmezsek ilk seçimlerde iktidara gelecek olan, bu ülkenin yoksulunun, işsizinin, güvencesisizinin, gençlerinin yüzünü güldürecek olan bizleriz. Kavgayı bitirecek olan, şehit annesinin yüzünü de güldürecek olan Kürt vatandaşımızın evladının da yüzünü güldürecek olan, kendisinin de yüzünü güldürecek olan bizleriz. Meclis’te bir süreç yürütülmesine, şeffaf samimi olunmasına, toplumsal mutabakat aranmasına sahip çıkıyoruz. Ne yaptığımızı biliyoruz. Ne Kürtleri ikinci sınıf görmeye, onları itmeye-kakmaya ne de diğer taraftan milli hassasiyetleri yaralamaya asla niyetimiz yoktur. Bunu ancak kendine güvenen, partisine güvenen, yöneticilerine güvenen, grubuna güvenen, genel başkanına güvenen Atatürk'ün partisi başarabilir. Bunu yapacağız.”